Tarih Boyunca Güzelleşmek Uğruna Uygulanan Acı Verici Yöntemler

Çeşitli kültürlerde görülen bu işlemlerin çoğu, kadınların acı çekmelerine yol açıyor. Peki ama bu kadar olumsuz ve acı verici deneyimler neden tercih ediliyor?

Farklı kültürlerde kadınların güzellik amacıyla bedenlerinde farklı şeyler deneyip uyguladıkları daima görülmüştür. Modern kültürle büyüyen insanlara bunlar çirkin geliyor olsa da bazı kültürlere göre bir güzelliği yansıtıyor.

Lotus ayak bağı, uzun boyun halkaları, kirpiksiz gözler ve dudak plakaları tarih boyunca kadınların güzelleşmek uğruna uyguladıkları birbirinden ilginç işlemlerden yalnızca birkaçı.

Şimdi bu uygulamaların güzellik uğruna kadınlara neler yaptığına bir bakalım. Lotus ayak bağı, bunlar arasındaki en çarpıcı olanlardan biri.

[BLUR][BLUR-IMAGE:/images/editor/default/0003/61/0c001a9c6985e3e4397b4fd81b278b43c94eabe6.jpeg][/BLUR-IMAGE][IMAGE-CONTENT:HASSAS GÖRÜNTÜ][/IMAGE-CONTENT][/BLUR]

Lotus ayak bağları bizlere, Hong Kong’da yüzyıllardır Çinli kadınların ayaklarının güzellik uğruna ne derece acı verici deneyimlerden geçtiğini anlatıyor. Bu deneyim, esasında genç kadınların ayaklarını sakatlamaya yol açıyor. Bu geleneğin uygulanmasının nedeni, kadınların daha iyi bir evliliğe ve daha iyi bir yaşama sahip olması içindi.

Kadınlar ayak parmaklarını ve ayak kemerlerini kırıp ayak tabanına bağlanan bezle bu görünümü elde ediyor. Bu uygulamadaki asıl amaç ise erkekleri memnun etmek. Çünkü erkeklerin, küçük ayaklara daha fazla ilgi duyacağı düşünülmekteydi.

Kadınların bunu yapmasının ardında başka sebepler de olabileceği düşünülüyor.

Bossen adlı bir antropolog, bu gelenekle ilgili yanlış bilinen bazı durumların olduğunu söylüyor. Bossen’e göre, kızların ayaklarının işkencevari biçimde bağlanması ve iyi niyetlerle yapılması başka bir amaca hizmet ediyordu. Bu amaç, kızların hareketsiz oturması yerine aileleri için bir gelir kaynağı oluşturmalarının istenmesi.

Özellikle kırsalda bu amacın önemli bir yeri olduğu söylenebilir. Çünkü kırsalda ailelerin gelir kaynağı iplik, hasır, ayakkabı, kumaş ve balık ağları gibi eşyalardan oluşuyordu. Aileler kızlarından bu işlere yardım etmelerini istiyordu ve lotus ayak bağları sayesinde kızlar bu işleri daha kolay gerçekleştirebiliyordu.

Yine Bossen, lotus ayaklı kadınların, lotus ayak bağlarını göstermekten çekinmediklerini gözlemlemiş ve bu nedenle bunun bir fetişi andırabileceği konusunda şüpheci olduğunu ifade etmiştir. Bossen, kadınların sadece güzellik temelinde böyle bir deneyimden geçtiğinin düşünülmesinin tarihin çarpıtılması olduğunu söylüyor. Kadınlar, sanayi işlerinde çalışıyordu ve o nedenle kadınların ayaklarını bu hale getirmesinin tek sebebi kozmetik sebepler değildi.

Bu gelenek son zamanlarda oldukça az görülmeye başlamış, nedeni de artık fabrikalaşmayla birlikte lotus ayak bağlama geleneğinden çok daha kullanışlı ve dayanıklı alternatiflerin ortaya çıkması olmuştur. Yani kadınlar evde kumaş gibi mallar üretmemeye başladığı için bu gelenek azalmış da diyebiliriz.

Lotus ayakların oldukça eski bir kökeni var. 

Lotus ayak bağı, Song (960-1279) hanedanlığına kadar uzanan bir gelenektir. Özellikle saray çevresinden seçkin aristokrat kişilerin uyguladığı bir gelenek olarak başlaması ilgi çekicidir. Ardından kırsala yayılmış ve 19. yüzyılda Çin’in neredeyse tamamında popülerleşmeye başlamıştır. Lotus ayak bağı uygulamasının, 20. yüzyılın ilk yıllarında azaldığı söylenebilir. Uygulamanın azalmasının nedeni, Komünizm'in getirdiği yasaklardır.  

Bir diğer güzellik yönteminde ise kadınlar boyunlarını uzatıyor.

Kuzey Tayland’da uzun boyunlu Karen insanlar olarak da bilinen Kayan kabilesinde kadınlar, boyunlarına taktıkları halkalarla dikkat çekiyor. Bu kabilede kadınlar, erkekler tarafından yapılan burmalı halkalar takıyorlar. Üstelik bu boyun halkaları pirinçten yapılıyor ve kadınların boyunlarını uzatıyor.

Kayan kabilesinin inanışına göre, bir kadının boynu ne kadar uzunsa o kadın o kadar güzeldir. Kayan kabilesinde kadınlar güzelleşmek için daha 5 yaşında bu halkaları takmaya başlıyor. Ne kadar yaş alırlarsa boyunlarına o kadar halka daha ekleniyor. Hatta her iki yılda boyunlarına yeni bir halka ekledikleri de söyleniyor.

Aslen Myanmarlı olan bu kabile, 1980’lerin sonlarında Myanmar ile isyancı güçlerin savaşından kaçarak Tayland sınırına sığınmıştır. Sınırda mülteci kamplarına yerleştirilen bu halk, uzun boyunlu kadın gelenekleri nedeniyle kısa sürede büyük ilgi gördü.

Tayland’da kalmalarına neden olanlardan biri de kadınları güzelleştirmek için uyguladıkları bu gelenekti. Çünkü turistler bu durumun ilgi çektiğini düşünüyordu. Hatta 40.000’den fazla turistin, her yıl bu kadınları görebilmek ve onlarla resim çektirebilmek için yaklaşık 8 ila 16 dolar para ödediği tahminler arasında. Oldukça ilginçtir ki kadınlar uyurken bile boyunluklarını çıkarmıyorlar.

Kadınlar, bobin denen bu halkaları güzelleşmek için takıyor.

Kayan halkı, kadınların neden bu bobinleri taktıklarına dair somut bir şey söylemiyor. Ancak yerlilerin inanışına göre, pirinçten yapılma bu halkalar, kadınları diğer kabileler tarafından kaçırılmaktan koruyor. Birtakım inanışa göre ise boyunluklar kaplan saldırılarından koruyordu.

Günümüzde ise bu halkaların Kayan kültürünün korunması için takıldığı söyleniyor. Sadece koruma veya kültür amaçlı değil, estetik amaçlarla da bu halkaların takıldığı ifade edilmektedir.

Kayan’lı kadınlar, boyunlarına taktıkları uzun halkalardan dolayı ‘’zürafa kadınları’’ olarak adlandırılıyor. Bu boyun halkalarına diğer adıyla ‘’Padaung’’ da deniliyor.

Güzellik uğruna kadınların boyunlarının uzatılması sağlık risklerine yol açabiliyor!

Devamlı olarak boyun bölgesinde halkaların kullanılması, omurgadaki omurların çökmesine neden oluyor. Bu nedenle, boyun uzatma uygulaması sağlık açısından hiç de olumlu sonuçlar doğurmuyor. Boyun bobinlerinin bazen 20 kilogram kadar ağırlığa sahip olduğu biliniyor. Boyun yapısının kırılganlığına karşı böylesi ağır bir aksesuarı takmak, güzellik uğruna yapılan acı girişimlerden biri haline geliyor.

Ayrıca bobinlerin ağırlığı köprücük kemiğini ittiği için göğüs kafesine baskı yapıyor. Bu bağlamda da köprücük kemiğinde deformasyonların oluşması kaçınılmaz oluyor. Hatta kadınlar, köprücük kemiklerinde oluşan yaraları önlemek için uyurken boyunlarını yapraklarla dolduruyor. Bu sayede köprücük kemiğine kademeli olarak yer değiştirme işlemi uygulanmış oluyor.

Bazı kaynaklarda kadınların bu boyun halkalarını maddi kazanç için taktıkları yönünde görüşler mevcut. Bunun nedeni, yerli halkın turizm dışında bir geçim kaynağının olmamasıdır. Erkekler kadınlara boyun halkalarını takmaları konusunda baskı yapıyor çünkü kadınların mülteci statüleri iş bulmalarını zorlaştırıyor. Dış görünümlerinden başka para kazanacak alternatifleri olmadığını düşünen kadınlar da bu halkaları takarak canları pahasına yaşamaya çalışıyor.

Kirpiksiz göz ise alın bölgesinin öne çıkması için popüler olmuş bir güzellik uygulamasıydı.

Orta Çağ'da, 18. yüzyıla kadar kadınlar kirpiklerine şekil vermiyordu. Bunun nedeni, kadınların alınlarına daha fazla önem vermesiydi. Alınların ortaya daha fazla çıkması için kadınlar kaşlarını ve kirpiklerini alıyordu.

Kadınların, halka açık yerlerde saçlarını sergilemeleri hoş karşılanmıyordu. Birkaç dini emir aracılığıyla Katolik Kilisesi, saç sergilemek Tanrı’ya ve kiliseye karşı işlenmiş bir suç, bir günah olarak görmeye başladı. Bu dönemde yine makyaj yapmak sadece fahişelere özgü kılınmıştı. Kadınlarda saç, erotik bir çağrışıma neden olan bir özellik gibi algılanmaktaydı. Orta Çağ boyunca çıkarılan yasaklarla kadınlar daha az saçla varlık gösteriyordu. İşte bu durum kirpiklerin alınmasına neden olmuştu. Kadınlar güzelliğin kirpiksiz olmakta yattığına inanıyor ve kirpiklerini alıyordu.

Afrika'da kadınların dudaklarına genişletmek amacıyla takılan plakalar, güzelliğin ve saygınlığın sembolü olarak kabul ediliyor.

Afrika'da Surma, Sara ve Mursi kabilelerinde gençlik çağındaki kızların dudakları anneleri tarafından kesilerek plakalar ile genişletiliyor. Bu uygulamanın nedeni, kadınların güzelleşmelerini sağlamaktır. 

Kabileler arasında dudak plakaları hakkında görüş ayrılıkları vardır. Mursi kabilesinde güzellik için olduğu ifade edilirken, diğer kabilelerde başlık parası için olduğu ifade ediliyor. Hatta kadınların dudaklarındaki plaka ne kadar büyükse kendilerine verilecek olan paranın o kadar fazla olacağı düşünülüyor. 

Görüldüğü gibi kadınlar tarih boyunca güzelleşmek uğruna bedenlerine acı veren çeşitli uygulamalardan geçmiştir. Günümüzde de halen güzellik için bedende yaratılan bu tahribat veren deneyimler kaçınılmaz olmaya devam ediyor.

Kaynaklar: 12, 3, 4, 5