Neredeyse Her Şeyi Hatırlamak İçin Beyninizi Nasıl Eğitirsiniz?

38
15
6
5
2
Başarılı olmak, büyük oranda insanların bir şeyler öğrenebilmesine dayanıyor. Bir şeyleri öğrenebilmek kadar öğrenilen bilgiyi gereken hızda hatırlamak da büyük önem arz ediyor. Peki beynimizin bilgileri daha iyi hatırlamasını nasıl sağlarız?

Uzun yıllar boyunca bilgisayarlarımızda kullanılan Harddiskler artık yerini SSD’lere bırakıyor. Bunun nedeni ise SSD’lerin çok daha hızlı şekilde bilgi işlemesi ve bilgiyi geri çağırabilmesi. Yani bilginin hızlı işlenmesi ve hızlı hatırlanması bizim için önemli.

Beynimizi çıkarıp başka model beyin geliştiremiyoruz, o yüzden de var olan beynimizi daha hızlı hâle getirmemiz gerekiyor. Yani mekanik değil, organik bir dönüşüme ihtiyacımız var. Peki bunu nasıl yapacağız?

Daha hızlı, daha güçlü, daha uzun süreli hafıza mümkün:

hafıza

İnsanlar unutur. İnsanları, olayları, yaşadıklarımızı ya da yaşattıklarımızı unutuyoruz. Unutmak aslında sağlıklı bir süreç ancak söz konusu bilgiyse öğrendiklerimizin mümkün olduğu kadar büyük kısmını hatırlamak istiyoruz. Yapılan çalışmalar ise bir sürü şeyi unuttuğumuzu söylüyor. Yeni bilgiyi öğrendikten sonra 1 saat boyunca o bilgiyi kullanmazsanız öğrendiklerinizin yarısını unutuyorsunuz. Bu nedenle okullarda dersler iki saatlik bloklarla ayrılır ve ikinci dersin sonunda ders, kısaca da olsa tekrar edilir. 24 saat boyunca kullanılmayan bilginin unutulma oranı %70’tir. Bu süre, 1 haftaya çıkarsa oran %90’a kadar çıkabilir. Ara ara defterleri okumak, bu yüzden faydalı. 

Elizabeth Bjork ve Piotr Wozniak, uzun süreli öğrenme üzerine çalışmalar yürüttü. Öğrenmek için illa kitap bitirmeye kendimizi zorlamaktan ya da yolda giderken bir şeyler dinlemekten fazlasını yapmamız gerekiyor. Temel olarak hafızanın iki temel bileşeni bulunuyor. Biri hafızamızın bilgiyi ne kadar derin kaydettiğini gösteren hafıza kuvveti, diğeri de bir bilgiyi gerektiği anda geri çağırma hızımız yani canlandırma kuvveti

Bilgiyi işleme şekli hatırlama yeteneğini etkiliyor:

hatırlamak

Zihnimiz sürekli olarak yeni bilgileri kaydediyor. Üsküdar’a gezmeye gittiyseniz bir iki yol bulmakta yardımcı olacak noktayı aklınızda tutarsınız ama 'fırın nerede' bilgisini beynimiz hemen unutur. Her gördüğümüzde aslında dükkanların yerini öğreniriz ama önemli olmadığı için beynimiz siler geçer. 

Sürekli olarak aynı bilgileri kullanıyorsanız beyniniz bir noktada “Bunu sürekli öğrenip duruyoruz, lazım işte bunu uzun süreli hafızaya alayım ben” der. Buna kodlama adı verilir. Beynimiz bilgiyi kodlar ve kaydeder. Bu kodlama, bir dosya dizini oluşturmaya benzer. Dersler diye klasör açıp içine bütün ders dosyalarını koymak, aradığınızı bulmayı zorlaştırır ancak dersler klasörü altında fizik, matematik gibi klasörler açmak daha iyisini sağlar. Beynimizde de durum budur. 

Herman Ebbinghaus adlı psikolog, hafızayı sistematik olarak inceleyen ilk isimdir. Onun yaptığı Unutma Eğrisi adlı çalışma, zaman içerisinde hafızadan silinen bilgileri temel alır. Araştırmacıya göre tekrar edilen bilginin hafızada kalma ihtimali çok daha fazladır. 

Hayat boyu öğrenme ve hafıza:

hayat boyu öğrenme

Günümüzde modern dünyanın önderleri arasında yer almak istiyorsak hayat boyu öğrenme konusunda kendimizi geliştirmeye ihtiyacımız var. Webtekno bugün binlerce okura ulaşıyor. Günlük okunma sayısı, gazetelerin günlük tirajını geçmiş durumda. Bu da teknolojiyle mümkün oldu. Teknoloji her şeyi değiştiriyor. 

Biz, toplum olarak ne işlerin nasıl yapılacağına dair kapsamlı bilginin sahibiyiz ne de Asya ülkeleri gibi yüksek üretim imkânlarına sahibiz. Hâliyle rekabetçi olmamız, onların özelleşemeyeceği kadar özelleşebilmemizde ve yeteneklerimizle karşılaştırmalı avantajı elimizde tutmamızda yatıyor. Özellikle bilişim konusunda teknik imkânsızlıklara rağmen çağı yakalamayı bir şekilde başarıyoruz. Masomo, bu konuda başarılı bir örnek ve değerli bir girişimdir. Bu tür örnekler ülkemizden çıkabiliyor. Bu avantajı elde etmek ve kaybetmemek ise yaşam boyu öğrenme ve kendini geliştirmekten geçiyor. Gelecek, erişemeyeceğimiz bir yerde değil. Peki bu yaşam boyu öğrenmeyi nasıl kolaylaştırabiliriz? Tabii ki öğrenme biçimimizi geliştirerek. 

Öğrenme biçimimizi nasıl güçlendirebiliriz?

öğrenme

Burada kullanılabilecek ilk yöntem ise 50/50 metodu. Bir şeyi öğrenmeye çalışmak işin yarısıdır. Kalan yarısı ise öğretmeye çalışmak ya da paylaşmaktır. Aralıklı olarak tekrar yapın. Öğrenme eğrisinde kritik olan noktalarda yapılacak olan tekrarlar, bilgiyi derinleştirecek ve unutulmasını engelleyecektir. Bu da daha sonraki bilgilerin daha kolay işlenmesini sağlar. 

Einstein’ın dediği gibi "Anlatamayacağınız bilgiyi gerçekten öğrenmemişsinizdir.” Bilgi paylaştıkça çoğalmasıyla faydalıdır. Konuyu anlaşılabilir hâle getirdiğinizde kendiniz de bilgiyi daha iyi özümsersiniz. Uykuyu verimli kullanmak da öğrenme konusunda faydalıdır. Uyku sisteminin nasıl işlediğini tam olarak bilmiyoruz ancak uyku esnasında bilgilerin düzenlendiğini ve zihnimizin kategorize etme işlemini gerçekleştirdiğini biliyoruz. 1 saatten uzun kestirmek bilginin öğrenilmesini destekliyor.

Son olarak işleyen demir ışıldıyor. Zihnimizi ne kadar kullanırsak o kadar güçlü oluyor. Teknik olarak zihnimizi zorlamak ve kullanmak, ağırlık kaldırmanın beyinsel karşılığını oluşturuyor. Öğrenme tekniklerini çeşitlendirmek de önemli. Tek kas grubuna yüklenmemek gerekiyor yani. Öğrenmek, hayatın her alanında çok önemli. Bu yöntemlerle öğrenme işlemi daha verimli ve daha kalıcı hâle gelebiliyor.  

Kaynak : https://www.theladders.com/career-advice/here-is-everything-you-need-to-know-to-craft-the-perfect-introductory-email
38
15
6
5
2
Emoji İle Tepki Ver
38
15
6
5
2