Dünyadaki Tüm Oksijen 5 Saniyeliğine Yok Olsaydı Ne Olurdu?

278
21
11
10
8
Daha önce nefesinizi ne kadar uzun süre tutabileceğinizi hiç denediniz mi? Bir dakika? 45 saniye? En kötü senaryoyu düşünelim: 5 saniye boyunca nefesinizi tutabilir, yani oksijensiz kalabilirsiniz, öyle değil mi? Peki, Dünya bunu başarabilir mi?

Belirli bir süre için oksijensiz kalabilsek de onsuz yaşayamayacağımızı biliyoruz. Peki, oksijen yalnızca aldığımız havanın içerisinde mi bulunuyor? Dünya yalnızca beş saniye için oksijenden mahrum kalsaydı bunun götürüleri ne olurdu? ‘Oksijen’ derken oksijeni küçümsüyor muyuz?

İsterseniz daha fazla vakit kaybetmeyelim. Hâlâ yapabiliyorken derin bir nefes alın, çünkü bu distopik soruların cevabı nefesinizi kesebilir.

Nefes tutmak mı? O iş kolay:

Bunu hemen deneyelim isterseniz. Derin bir nefes alın... Durun durun, işi daha da zorlaştıralım. Böyle bir duruma hazırlıksız yakalandığınızı düşünelim. Unutmayın aniden 5 saniye sürecek oksijensiz bir Dünya var olacak. Böyle bir duruma ciğerleriniz oksijen doluyken yakalanmak şans işidir. Ciğerlerinizi boşaltarak nefes tutmayı deneyin...

Çok da zor değil, öyle değil mi?

Beş saniye, fazlasıyla kısa bir süre olduğu için nefes almış da olsanız, vermiş de olsanız hiçbir sorun olmadan bu işin içinden sıyrılabilirsiniz.

Siz yapabiliyorsunuz ancak yer yüzünde bu 5 saniyeyi ciddi hasarlarla atlatacak çok fazla şey var.

Oksijen yalnızca havayı ve aldığımız nefesi etkilemiyor:

NASA’nın verilerine göre Dünya’nın atmosferinin yüzde 21’i oksijenden oluşuyor. Yani atmosferin 5'te 1'inden fazlası oksijen.

Tüm bunların yanı sıra oksijen bize "hayat" vermekten çok daha fazlasını gerçekleştiriyor.

Bırakın beş saniyeyi, bir saniye bile yok olursa ciddi sorunlar da bizi bekliyor. Yavaştan başlayalım…

Işıklara elveda, karanlığa merhaba:

Güneş’ten gelen ışık, havada bulunan parçacıklar aracılığıyla dağılır. Atmosferin %21’ini ortadan kaldırmaktan bahsediyorsak, parçacık sayısını da beşte bir oranında düşürmekten bahsediyoruz demektir. Bu sebepten dolayı hava nispeten daha karanlık olur.

Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı olmadığını düşünüyoruz. En nihayetinde havanın aydınlık olup olmaması sizin için hayati bir durum teşkil etmeyecektir. Bu sırada gökyüzündeki tüm uçaklar yere doğru "dökülmeye" başlar, çünkü motorları durur.

Oksijen yoksa ateş de yok:

Birçoğumuzun bildiği üzere ateşin oluşması için oksijen gerekiyor. Bunun yanı sıra tüm benzinli araçlar da benzin yakarak çalışıyor. Oksijen yoksa yanma faaliyeti de yok. 

Maalesef daha yeni başlıyoruz.

Beton, metal farketmeksizin etrafınızdaki bütün binalar yıkılmaya başlıyor: 

Oksijen bizlere soluyabileceğimiz bir hava sağlamanın yanı sıra, beton yapılar için bir bağlayıcı materyal görevine sahiptir. Bu sebeple oksijen olmazsa beton yapılar da olmayacaktır.

Etrafınızdaki tüm binaların yerle bir olmasının çıkaracağı muazzam sesi tahmin edebiliyor musunuz?

Bir iyi, bir de kötü haberimiz var: İyi haber şu ki düşündüğünüz kadar yüksek seslere maruz kalmayacaksınız. Neden mi? O zaman kötü haberi de verelim:

İç kulağınız basınç değişikliğine dayanamayarak çoktan patladı bile:

Atmosfer, vücudumuza belirli bir basınç uygular. Çok daha basit bir örnek verelim:

Suyun altına daldığınız zaman kulaklarınızdaki oluşan basıncı hatırladınız mı? Suyun basıncı havadan daha yüksek olduğu için kulaklarınıza biri bastırıyormuş gibi hissedersiniz.

Bunun sebebi kulağınızın dış ortam basıncına ayak uydurmaya çalışmasıdır.

Bu durumun daha ciddi örneklerini vermek için suyun biraz daha derinliklerine inelim. 

Eğer bir anda derine inerseniz kan basıncınız artar. Bunun sebebiyse derine indikçe sudaki basıncın artmasıdır. Vücudunuz, basıncı dengelemek için belirli değişiklikler göstermeye başlar ve bunun sonucunda farklı tepkiler verir.

Bu çok hızlı bir şekilde gerçekleşirse de su içerisinde ‘vurgun yemek’ ismi verilen olayı yaşarsınız.

Denge mevzusuna biraz daha açıklık getirdiysek hemen kulaklarınıza neler olacağından bahsedelim.

Tıpkı bir anda binlerce metre sudan çıkmış gibi hissedeceksiniz!

Atmosfer basıncında beşte birlik bir değişiklik olacağı için iç kulağınız bu ani değişimi kaldıramayacak ve patlayacak.

Başka bir deyişle dıştaki basınç azaldığı için kulak zarınız hızla dışa doğru genişleyecek. 

Böylece işitme yetinizi kaybedeceksiniz.

Daha bitmedi...

Evet, yanlış duymadınız. Gerçi kulak zarınız patladığı için duyamıyordunuz ama yine de…

Yazımızın başından beri oksijeni bir gaz olarak ele aldık. Peki, suyun formülü neydi?

H2O dediğimiz bileşenin üçte biri oksijenden oluşuyor. Bu da oksijen yoksa su da yok demek oluyor. Başka bir deyişle dünya üzerindeki tüm su, oksijen yok olduğunda yalnızca serbest dolaşan hidrojen atomlarına dönüşüyor.

Hidrojen en hafif gaz olduğu için troposferin üst katmanlarına kadar çıkıyor.

Yaşayan canlılar oksijen atomuna sahip olduklar için, aniden yok olduğunda ne yazık ki hızla genişleyip patlayacaklar. Yani işitme kaybından sonra sizi acı dolu bir son bekliyor.

Bu aşamadan sonrasında da yaşadığınızı varsayarsak...

...yer kabuğu aniden kırılmaya başladığını göreceksiniz:

Yer kabuğunun %45’ini oksijenin oluşturduğundan bahsetmiş miydik?

Dünya üzerindeki oksijen yok olduğu zaman yer kabuğu paramparça olacağı için yüzeydeki her şey magmaya doğru serbest düşüşe geçecek.

5 saniye, oksijenin yokluğunda oldukça uzun bir süre. Bu sürenin ardından okisjen geri gelse de Dünya eskisi gibi bir yer olmayacak. 

Şimdi nefesinizi tutmayı bırakın, hazır bahar gelmişken dışarıya çıkıp bol oksijenin tadını çıkarın.

Kafam Deli Sorular yazı dizimiz için siz de önerilerde bulunabilirsiniz: 

Bunun için aklınızdaki en "deli" soruyu yorumlarla ya da e-posta yoluyla bize bildirin. Araştıralım, gerekirse işin uzmanına danışalım. Yeter ki kafanızdaki o sıra dışı sorulara, içinizdeki meraka ışık tutalım.

278
21
11
10
8
Emoji İle Tepki Ver
278
21
11
10
8