Sürekli Erteleme Hastalığından Kurtulmanın 7 Etkili Yolu

34
12
10
5
4
Erteleme durumu, neredeyse herkesin hayatının bir döneminde boğuştuğu bir alışkanlık. Başarının önünde büyük bir engel oluşturan bu davranış biçiminden, duygusal zekayı kullanarak kurtulmanın 7 yolunu derledik.

Hayat, koşuşturma içinde geçen bir maraton. Herkesin farklı hedefleri, farklı sorumlulukları var. Okul hayatı, iş hayatı, özel hayat derken o kadar çok yerine getirilmesi gereken görev var ki başarı şansı çok düşük görünüyor. Başarı için genel olarak hedefler belirleyip, bu doğrultuda yapılan disiplinli bir çalışmanın iyi sonuçlar getireceğine inanılır. Başarıya giden yol konusunda, herkesin yöntemi farklı olabilir ancak başarısızlık konusunda ortak bir düşman var: Ertelemek

Ertelemek, insanların sorunlardan geçici olarak kurtulmak için kullandıkları bir kaçış yöntemi. Bir işi hemen yapmaya koyulmak yerine, daha sonraya bırakmak, anı kurtarmak için mantıklı bir gerekçe gibi gözükse de aslında hedeflerinizi baltalamanın en direkt yolu. Yapılan bir araştırmaya göre, davranışlarınızda yapacağınız 7 ufak değişiklik sayesinde, bu huyunuzdan tamamen kurtulmanız mümkün. 

1- Büyük resmi görün

İnsanlar, sonuçlarını çabuk elde edebilecekleri konulara dair çok daha çabuk aksiyon alıyorlar. Olumlu sonucu hayal etmek, kişilerde odaklanmayı kolaylaştırırken, görevin tamamlanması için gereken enerjiyi sağlıyor. Bu durum uzun vadeli getirileri olan konularda ise bu şekilde işlemiyor. Kişiler, sonucunda tam olarak ne getiri alacaklarını bilmedikleri konularda veya sonucun faydalarını uzun vadede görebilecekleri zamanlarda odaklarını kaybediyorlar.

Uzmanlara göre, bu problemi aşmanın yöntemi bakış açınızı değiştirmek. Harcanan hiçbir çabanın boşa olmadığını, atılan her bir adımın hedefe giden bir taş olarak döşendiğini hayal etmek, motivasyonu arttıran en önemli unsurlardan. Bu nedenle ilk olarak verilen tavsiye: Hedefinizi başardığınız an hissedeceğiniz mutluluğu hayal etmek. 

2- En kolaydan başlayın 

Bir görevi tamamlamak için atılması gereken en zor adım ilk adımdır. “Başlamak bitirmenin yarısıdır” sözü de bu durumu ifade eden en güzel cümlelerden biridir. Uzmanların belirttiğine göre, yeni bir işe atılmak için duygusal ve psikolojik olarak bünyemiz direnç gösterir. Bu direnç, yapılacak işin büyüklüğünü ve zorluğunu düşündükçe artar, artar ve sonunda başlaması çok güç bir hal alır. Bu nedenle, psikolojik olarak hazır olmak, oluşacak direnci azaltabilmek açısından oldukça önemli. Uzmanlar, yapılacak bir işe en kolay kısmından başlamanın, gereken itme kuvvetini getireceğini söylüyorlar. Kişinin bir defa harekete geçtiği zaman, adımları tamamladıkça motive olacağı ve devam edecek gücü kendisinde bulacağı da bilimsel olarak kanıtlanan veriler arasında yer alıyor. 

3- Görevleri küçük parçalara ayırın

 

Tıpkı bir önceki maddede belirtildiği gibi bu madde de kişilerin, psikolojilerini göreve uygun hale getirmek açısından önem taşıyor. Bir işe başlamadan önce o iş hakkında uzun uzun düşünmek, işin olduğundan da büyük gözükmesine neden oluyor. Bu nedenle beyin, o an ki sıkıntıdan kurtulma yöntemi olarak “ertelemeyi” çözüm görüyor. Bu duruma çözüm olarak, yapılacak işin parçalara ayrılması öneriliyor. Küçük parçalar halinde düşünülen görevler, hem başlamayı kolaylaştırıyor hem de her bir parça tamamlandığında mutluluk hissi oluşturarak motivasyonu arttırıyor. 

4- Dikkat dağıtıcılara bariyer koyun 

Çalışmalarınız esnasında sık sık dikkati dağılan, kendini farklı bir konuyla uğraşırken bulan bir kişi iseniz bu öneri sizin için. İnsanların çoğu zaman tam da motive olmuş ve işin akışına kendini kaptırmış oldukları zamanlarda, dış etkenler tarafından uyarıldıklarını söyleyen uzmanlar, bu konuya çok basit bir çözüm olduğunu söylüyorlar. Hedeflenen bir işe başlamadan önce, dikkat dağıtıcı her ne varsa ondan uzaklaşmak gerekiyor. Sadece cep telefonu, internet gibi dikkat dağıtıcı etmenler değil aynı zamanda insan faktörünün de oluşturabileceği etkileri önceden yönetmek, planlamayı buna göre yapmak gerekiyor. 

5- Çalışmak için kendinize uygun ortamı bulun

 

Uzmanlar, yapılan araştırmalarda doğru bilinen bir yanlışın altını özellikle çiziyor. Çalışmak için en ideal ortamın, sessiz yerler olduğu kanısının, aslında kişiden kişiye değişebileceğini belirtiyorlar. Kimi insanların sessiz ortamlarda psikolojik olarak daha rahat hissettiklerini gösteren araştırma, kimi bireylerin ise sessizlikten rahatsızlık duyduklarını hatta uyurgezer bir moda büründüklerini işaret ediyor. Bu nedenle kişilere kendi uygun çevrelerini keşfetmeleri ve ideal ortamlarında çalışmaları tavsiye ediliyor. 

6- Kendinize ödüller koyun 

Yapılması gereken iş her ne ise, bu işi bölümlere ayırın. Bu madde zaten söylenmişti demeyin çünkü bu defa işin ucunda bir ödül var. Tamamlanan her bölümden sonra, kendinize ufak ödüller tanımlayın. Kısacası kendinizi şımartın. Bu sayede beyniniz, bu durumdan kaynaklı olarak motive olacak, bir sonraki görev için bahaneler üretmeyecek bir hale gelecek. Aynı zamanda mutluluk hormonu salgılayacak olan bedeniniz, çok daha dinç bir şekilde görevinize devam etmenize yardımcı olacak. 

7- Mükemmeliyetçi olmayı bırakın 

Mükemmeliyetçilik, kelime olarak çok olumlu bir kavram gibi gözüküyor olsa da aslında çoğu zaman başarının önünde duran bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Bir işi mükemmel yapma arzusu, onu hatasız yapma anlamına geliyor. Hata yapma korkusu ise kişileri, işe başlamaktan alıkoyan en önemli unsurlardan biri oluyor.  Uzmanlar, insanların hatalarından ders çıkararak öğrenebilen varlıklar olduklarının unutulmaması gerektiğinin altını çiziyor. Bu sebeple de bir işe başlarken, hata yapacağınızı bilerek, bunu kabul ederek ve her defasında tekrar kalkıp daha iyisini yapmayı hedefleyerek yola çıkmayı öğrenmeniz gerekiyor.

Kaynak : https://www.fastcompany.com/90292753/7-ways-to-use-emotional-intelligence-to-beat-procrastination
34
12
10
5
4
Emoji İle Tepki Ver
34
12
10
5
4