Tümü Webekno

Kategoriler

Hakkımızda Yazarlar Ödüllerimiz Künye Gizlilik İletişim
  1. Webtekno
  2. Mobil

Paranızı Sokağa Atmayın: Yeni Akıllı Telefon Alırken Neredeyse Herkesin Yaptığı 5 Ölümcül Hata

Yeni bir telefon alırken yapılan hatalar, genellikle büyük pişmanlıklara yol açıyor. Öte yandan; piyasada yüzlerce model varken doğru seçimi yapmak da çok zor. İster Android ister iOS olsun, bütçenizi aşmadan, marka takıntısına kapılmadan ve teknik özelliklere boğulmadan en doğru telefonu nasıl seçeceğinizi bu içerikte detaylıca anlatıyoruz.

Paranızı Sokağa Atmayın: Yeni Akıllı Telefon Alırken Neredeyse Herkesin Yaptığı 5 Ölümcül Hata

Yeni bir akıllı telefon almak, teoride heyecan verici bir süreç olmalı. Ancak vitrinlere baktığınızda, karşınıza çıkan Pro, Ultra, Lite ve Max modelleri arasında kaybolmamanız işten bile değil. Her yıl yüzlerce yeni model piyasaya sürülüyor ve bu durum, "en doğru" telefonu bulma sürecini adeta bir işkenceye çeviriyor.

Peki bu karar karmaşasında insanlar en çok nerede yanlış yapıyor? Kimi isim yapmış bir markanın büyüsüne kapılıyor, kimi de aslında hiç kullanmayacağı özellikler için bütçesini sonuna kadar zorluyor. Gelin bu yaygın hatalara birlikte bakalım ve bir sonraki telefonunuzda pişman olmamanız için nelere dikkat etmeniz gerektiğine yakından bakalım.

Marka ve ekosistem takıntısına kurban gitmek

Başlıksız-1

Kabul edelim hepimizin sevdiği markalar var. Ancak "ben X markasından başkasını almam" inadı, çoğu zaman daha iyi özellikleri daha ucuza sunan alternatifleri görmezden gelmenize neden oluyor. Sırf elma logosu var diye aslında ihtiyacınız olmayan bir Pro modele bütçenizi zorlamak ya da "Y" markasının ekosistemine kilitlendiğiniz için çok daha iyi bir fiyat/performans telefonunu es geçmek, telefon alırken yapabileceğiniz en temel hatalar arasında.

Marka sadakati güzeldir ancak konu teknoloji olunca, "fanboy" olmak cüzdanınıza zarar verir. Telefonu bir yatırım olarak değil, bir araç olarak görün. İhtiyaçlarınızı belirleyin ve hangi marka bu ihtiyaçları en uygun fiyata karşılıyorsa, önyargılarınızı kırıp o modele bir şans verin. İnanın, alıştığınız arayüzden farklı bir arayüze alışmak, boşa giden binlerce liranın acısından daha kolaydır.

Bütçeyi aşan amiral gemisi hayalleri kurmak

Başlıksız-1

En pahalı telefon, her zaman sizin için en iyi telefon demek değildir. "Amiral gemisi" olarak tabir edilen tepe seviye modeller, genellikle profesyonel düzeyde fotoğrafçılık, en üst düzey mobil oyunculuk veya yoğun iş ihtiyaçları için tasarlanır. Siz telefonunuzu sosyal medya, gündelik fotoğraf, bankacılık uygulamaları ve video izlemek için kullanıyorsanız, o 200 MP kameraya veya en son çıkan işlemciye gerçekten ihtiyacınız var mı?

Günümüzde orta-üst segment telefonlar, birkaç yıl önceki amiral gemilerinin sunduğu deneyimi, hatta daha fazlasını çok daha uygun fiyatlara sunuyor. Bütçenizi belirleyin ve o bütçenin "kralı" olan fiyat/performans cihazlarına odaklanın. Kredi çekerek veya maaşınızın tamamını vererek aldığınız o "Ultra" modelin size sağlayacağı tek ekstra, muhtemelen ay sonu stresi olacaktır.

İşlemci, RAM ve depolama üçgenini hafife almak

Başlıksız-1

"8 GB RAM aldım, canavar gibi" cümlesini çok duyuyoruz. Ancak telefonun hızını belirleyen tek şey RAM değildir. O RAM'in hangi işlemci ile çalıştığı, verilerin hangi hızda yazıldığı çok daha kritiktir. Kötü bir işlemciye sahip 12 GB RAM'li bir telefon, iyi optimizasyonlu bir işlemciye sahip 6 GB RAM'li bir telefondan daha yavaş kalabilir.

Satıcıların "RAM ve depolaması yüksek" tuzağına düşmeyin. İşlemcinin modeline mutlaka bakın. Daha da önemlisi, depolama tipini (UFS 3.1, UFS 4.0 gibi) sorun. Yavaş bir depolama, en hızlı işlemciyi bile bir kaplumbağaya çevirir, uygulamaların açılış süresini uzatır ve genel deneyimi baltalar.

"Kamera" tarafında sadece megapiksele bakmak

Başlıksız-1

Pazarlaması en kolay özellik: Megapiksel. 108 MP, 200 MP... Rakamlar havada uçuşuyor. Ancak yüksek megapiksel, yüksek kaliteli fotoğraf anlamına gelmez. Fotoğraf kalitesini belirleyen asıl unsurlar sensörün fiziksel boyutu, lensin ışık alma kapasitesi ve en önemlisi "görüntü işleme yazılımıdır".

Google Pixel telefonlarının yıllarca 12 MP sensörle harikalar yaratmasının veya iPhone'ların rakiplerinden daha düşük MP değerlerine rağmen en iyi video çeken telefonlar olmasının sebebi budur. Rakamlara değil, o kameranın gerçek dünya testlerine, özellikle "gece çekim" performansına bakın.

Batarya kapasitesine kanıp, optimizasyonu sormamak

Başlıksız-1

Tıpkı megapiksel gibi, bataryada da "5.000 mAh" sihirli bir rakam gibi pazarlanır. Ancak 5.000 mAh'lık bir bataryaya sahip Android telefonun, 4.000 mAh'lık bir iPhone'dan daha erken şarjının bittiğini görebilirsiniz. Neden? Çünkü asıl mesele kapasite değil, o pili yöneten "yazılım optimizasyonu" ve "işlemci verimliliğidir".

Batarya kapasitesine bakarken, telefonun kullandığı işlemcinin ne kadar güç tükettiğini (nm değeri ne kadar düşükse o kadar verimlidir) ve yazılımın ne kadar optimize olduğunu araştırın. Ayrıca, hızlı şarj desteğini es geçmeyin. Gün içinde 10 dakika şarjla sizi yüzde 50'ye ulaştıran 120W'lık bir teknoloji, devasa ama yavaş dolan bir bataryadan çok daha hayat kurtarıcı olabilir.

Sonuç olarak, mükemmel telefon yoktur; sizin ihtiyaçlarınıza ve bütçenize en uygun telefon vardır. Marka takıntısından kurtulup, kağıt üzerindeki rakamlara aldanmayıp, gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu belirlediğinizde en doğru seçimi yapmamanız için hiçbir neden yok.

Peki siz son telefonunuzu alırken bu hatalardan birini yaptınız mı? Sizin için olmazsa olmaz kriter nedir?

YORUMLAR

(0)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır. (0)
Henüz yorum yok. İlk yorumu sen yaz!