Yıllardır Toplumdan İzole Şekilde Yaşayan Çiftin İbretlik Hikayesi

154
18
8
6
4
Reuters’ın pandemi gündemiyle alakalı sosyal izolasyon konusunda ustalaşmış bir çift ile yaptığı röportajı sizler için Türkçeleştirdik. Wendell ve Mariann çiftinin 80’li yıllardan bu yana toplumdan uzak ve izole bir şekilde nasıl yaşadıklarına gelin beraber tanık olalım.

Sosyal izolasyon konusunun önemli olduğu şu günlerde, hayatları boyunca bunu yaşam biçimleri halie getiren Wendell ve Mariann çiftinin oldukça ilginç bir hikayesi var. 80’li yıllarda tanışıp insanlardan uzak yaşamaya karar veren çift, hemen ardından ABD’nin New Mexico bölgesine yerleşiyor.

Yaşadıkları bölgede neredeyse her şeylerini kendileri üretiyorlar. Günümüzün pandemi şartlarındaki en popüler gündemlerinden biri olan sosyal izolasyon konusunu geçmişten bu yana bir yaşam stili haline getirmişler. Biz de sizler için dünyanın en köklü haber merkezlerinden biri olan Reuters’ın bu çiftle yaptığı röportajı Türkçeleştirdik. Dilerseniz içeriğin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Yıllardır Toplumdan İzole Şekilde Yaşayan Çiftin İbretlik Hikayesi

Wendell ve Mariann çiftinin izole olma hikayesi nasıl başladı?

Birbirleriyle henüz tanışmadan önce, ikisi de ABD’nin Arizona eyaletindeki Tucson şehri sınırlarındaki bir dağın eteğinde, kırsal bölgedeki kütük kulübelerde yaşıyorlardı. Fakat yaşadıkları bölge yine de yeteri kadar izole değildi, hafta sonları bölgeyi gezmeye gelen birçok insan oluyordu.

Bir gün Wendell kendine bir iş buldu, bu bulduğu yeni iş Mariann’in ailesiyle yaşadığı evin pencerelerin montajını yapmaktı. Başlarda utana sıkıla konuşuyorlardı. Her ikisi de kalabalık yerlerden hoşlanmıyor, böyle ortamlarda rahat olamadıklarından bahsiyorlardı. Bir öğle vakti Mariann, Wendell’i evine bir şeyler içmeye davet etti. O esnada Wendell, Mariann’e onunla birlikte buradan uzaklarla gitmeyi isteyip istemediğini sordu. İkisini de heyecanlandıran bu açık uçlu soru, yalnızlık özlemi çeken bu çiftin arasındaki birlikteliğin başlangıcını oluşturdu.

izole

1985 senesindeki düğünlerinden kısa bir süre sonra, kendilerine uygun, insanlardan uzak izole bir yer bulmak üzere yola çıktılar. Arayışlarını ABD’nin en kırsal bölgelerden biri olan New Mexico’daki Catron ilçesinde sonlandırdılar. Buradaki geyikler bile insan nüfusunun dört katıydı. Trafik o kadar seyrekti ki bölgede tek bir trafik lambası bile yoktu. Hatta bazı çocuklar, okul otobüslerini beklerken ortalarda dolanan kurtlara karşı önlem olarak tellerle çevrili ahşap bir kafesin içinde alınıyordu.

1986 senesinde nehire yakın 25 dönümlük bir arazi satın aldılar. Arazinin emlak vergisinin ödemesi, içine koyup göndereceği zarf için lazım olan posta pulunun ücretinden daha az tutuyordu.

güneş enerjisi

Çiftin evlerini inşa etmesi 10 yıl sürdü. Kendi elektriklerini kendileri üretiyorlar. Arazilerinin etrafına avcıları dışarıda tutmalarına yarayan, geyiklerin mahsüllerini yememeleri sağlayan çit inşa ettiler. Arsalarının etrafındaki çelik armatürlerin birçoğunu eski bir tenis kortunun ışık direklerinden yaptılar. Şu anda tamamen şebekeden bağımsız, güneş enerjisiyle çalışan bir evleri var.

“Eğer şehirde yaşasaydım ne yapardım bilemiyorum, ama burada güvenli hissediyorum.”

izole

Giriş kapısının üzerinde yıllar önce Mariann tarafından dövülmüş olan demir levhada İspanyolcada “hiçliğin ortası” anlamına gelen “El Medio de Nada” yazılı. “Eğer eşinizle burada anlaşabiliyorsanız bizim gibi, olay budur” diyor Wendell ve “Her sabah mutlu bir şekilde uyanıyorum.” ekliyor.

“Bizim gibi yaşayan insanlara daha yakın hissediyoruz” diyor Mariann; “Başkalarıyla irtibat kurduğumuzda, daha fazla anlam ifade ediyor” diye ekleyerek izole bir yaşantının insan ilişkilerinin değerini anlamasına yardımcı olduğunu vurguluyor: “Eğer şehirde yaşasaydım ne yapardım bilemiyorum, ama burada güvenli hissediyorum.”

Wendell nehri, vadiyi, dağları ve ovaları göstererek: “Benim için çekici olan şeyler bunlar” diyor.

izole

Wendell ve Mariann’in seçmiş olduğu bu izole yaşam beraberinde çeşitli zorluklar ve tehlikeler de getirdi. Evlerinin yakınlarındaki nehir yükseldiği zamanlar, haftalarca hatta aylarca set çekmeye uğraşıyorlar. Birkaç yıl önce de Mariann büyük bir dağ aslanı tarafından takip edildiğini söyledi. Neyse ki köpekleri aslanı korkutup kaçırmış, Mariann’in ateş etmesine gerek kalmamıştı.

Kimseni olmadığı izole bölgelerde yaşıyor olmanın avantajları da yok değil: “Sanki gördüğün her şey sana aitmiş gibi hissettiriyor” diyor Wendell. Ay olmayan karanlık geceler için, “Yıldızların ötesinde yıldızları görebilirsiniz” diye ekliyor Mariann.

“İzole edilmişseniz hayatı düşünmek, kendinizi ve diğerlerini daha mutlu etmek için neleri değiştirebileceğinizi düşünmek için daha fazla zaman ayırabiliyorsunuz.”

izole

Yıllar sonra ortaya çıkan bir pandemi, sosyal mesafenin önemini tüm dünyaya bir kez daha hatırlattı ve dünyadaki ölüm sayısı arttıkça, gerçek yüzümüze çarptı: Bu virüs için etkili bir tedavi veya aşı bulunmadıkça, toplumdaki diğer insanlarla mesafeyi korumak bu pandeminin yayılmasını durdurmanın tek yoluydu. Böylelikle sosyal mesafe hayatlarımızın olmazsa olmazı haline geldi.

Salgının ortaya çıkması, çifti hiç paniğe sokmadı, çünkü panik yapmalarını gerektirecek bir sebep yoktu. Her şey ellerinin altındaydı. Besledikleri tavukları, ektikleri mahsülleri hatta ufak bir yer altı mahzenleri bile var. Pille çalışan bir asansörü olan yer altı mahzenleri sayesinde buraya gıda stoklayabiliyorlar. Mahzene dikkatli bakıldığında, sanki küçük bir yeraltı süpermarketini andırıyor. Peki gerçek bir süpermarket buradan ne kadar mı uzak? Arabayla yaklaşık 3 saat.

izole

2019 senesinde yer altı mahzenlerini tamamen doldurmaları yaklaşık bir aylarını aldı. Bu sırada herhangi bir elektrik kesintisi olmaması için yeterli enerjiye sahip olup olmadıklarını sürekli olarak kontrol etmek durumundalar. Evlerine yıllardır bir tesisatçı veya bir elektrikçi adımını dahi atmamış. Wendell, buralarda bir şeyler ters giderse aranacak ilk kişilerin kendileri olduğunu belirtiyor. Wendell bir tasarımcı ve mühendis; Mariann ise bir elektrikçi, tesisatçı ve aynı zamanda bir bitki yetiştiricisi olduğunu söylüyor.

“Wendell’in hayatının geri kalan günlerini burada geçirmek istediğini biliyorum. Deneyeceğiz. Biz zaten birbirimizi dünyanın sonuna kadar takip ettik.”

izole

Mariann’in dizleriyle ilgili bir rahatsızlığı var,  zaman zaman tekerlekli sandalyeye ihtiyaç duyuyor. Wendell'in ise daha ciddi sağlık sorunları var. 2002'den beri vücudunda demirin birikmesini sağlayan, organlarını ve eklemlerini etkileyen genetik bir bozukluk olan hemokromatoz adına bir hastalığa sahip. Hastalığın teşhisi konulduktan sonra tedavi görmek için neredeyse her hafta birkaç saat uzaklıkta olan bir hastaneye gitmek zorunda kaldılar. Wendell hastalık için, “Kelimenin tam anlamıyla sizin içinizden dışınıza kadar paslanmanıza sebep oluyor” diyor.

Şimdilik çok ciddi bir sorunu olmasa da Wendell, diyabet hastası olduğu için insüline bağımlı. Duyma yetisini yavaş yavaş kaybediyor ve yer altı mahzenlerinin bacası ayağına düştüğünden beri topallayarak yürüyor. Mariann, Wendell’in sağlığına kavuşmasına bildiği birtakım yöntemler sayesinde tekrar tekrar yardım etti. Peki ama bu böyle ne kadar sürecek?

izole

“Biliyorsunuz ki burada da insanlar ölüyor” diyor Wendell; “Burası bir mezarlık. Bunun için şehirde veya kasabada olmanıza gerek yok.” Mariann, Wendell ile birlikte hayatlarının sonuna kadar burada kalmak istiyor: “Wendell’in hayatının geri kalan günlerini burada geçirmek istediğini biliyorum. Deneyeceğiz. Biz zaten birbirimizi dünyanın sonuna kadar takip ettik.”

154
18
8
6
4
Emoji İle Tepki Ver
154
18
8
6
4