Çin Halk Cumhuriyeti'nde ortaya çıktıktan sonra tüm dünyaya yayılan ve şu ana kadar 312.646 kişinin ölümüne neden olan yeni ölümcül koronavirüs salgını (COVID-19) ile mücadele kapsamında alınan önlemler, akvaryum balıklarını da etkilemeye başladı. Avustralya'daki akvaryum balıkları, akvaryumların ziyaretçilere kapalı olması nedeniyle insanları özlemeye başladı.
İnsanlar genellikle balıkların duyguları olduğunu düşünmez ama bilim insanları bunun doğru olmadığına dikkat çekiyorlar. Deniz biyologları, her gün sayısız ziyaretçiyle karşı karşıya gelen akvaryum balıklarında yalnızlık semptomları tespit etmeye başladılar.
Depresyona giren balıklar
North Queensland, Avustralya'daki Cairns Akvaryumu'ndaki balıkları gözlemleyen deniz biyoloğu Paul Barnes, etkinlik eksikliği nedeniyle bu hayvanların bir parça depresif göründüklerini söyledi. Akvaryum, karantina önlemlerinin alındığı mart ayından bu yana ziyaretçilere kapalı. Barnes, birçok balığın biraz tuhaf davranmaya başladığını, hatta birazcık 'somurttuklarını' söyledi.
Barnes'ın aktardığına göre, akvaryumdaki en popüler balıklardan olan devasa orfoz balığı Chang, son zamanlarda pek kendinde değil. Chang'ın birkaç hafta yemek yemeyi kestiğini belirten Barnes, birçok insanın balıkların akvaryumun dışını gördüğünü fark etmediğini ancak bu canlıların insanlarla etkileşime girmekten hoşlandığını kaydediyor.
Daha da ilginci, insan görmediği için tuhaf davranan balıklar yalnızca akvaryum balıklarından ibaret değil gibi görünüyor. Tur rehberi Dan Gabbut, Avustralya'daki ünlü mercan resifi Büyük Set Resifi'ndeki (Great Barrier Reef) bir Maori çırçır balığı olan Wally'nin de 'kalabalıkları özlediğini' belirtiyor. Balıklar, turistler tarafından yapılan uyarılmaları ve etkinlikleri özlüyor.
Sürpriz olmayan bir biçimde, balıkların bu depresif hali, onlarla ilgilenen insanları da etkilemeye başladı. Barnes, bu endüstride çalışan insanların yalnızca hayvanlara tutku beslemediklerini, bunun yanı sıra mesajı iletmek ve bu hayvanlar hakkında insanları eğitme konusunda da tutkulu olduklarını söylüyor. Barnes, bu durumun oldukça iç karartıcı olduğunu belirtiyor.
