Dünya’nın, Güneş’ten gelen zararlı radyasyondan korunmak için sahip olduğu ozon tabakasına benzer şekilde Güneş Sistemi de, yıldızlararası ortamda bulunan zararlı radyasyonlardan korunmak için bir heliosfere sahiptir.
Güneş tarafından uzaya saçılan yüklü parçacıkların oluşturduğu heliosfer, Güneş rüzgarının etkisi ile şişme eğiliminde olmasına rağmen, yıldızlararası radyasyonun etkisi ile kısmi bir denge halinde bulunmaktadır.
Yeni araştırmaya göre heliosfer, aşağıdaki gibi bir şekle sahip
Bilim insanları şu ana kadar heliosferin burun benzeri oval bir baş kısmına ve yıldızlararası ortamın etkisiyle uzayan bir kuyruğa sahip olduğunu düşünüyorlardı. Bir başka deyişle bilim insanlarının tahminine göre Güneş Sistemi, devasa bir kuyruklu yıldızdı.
Voyager, Cassini ve New Horizons görevlerinden elde ettikleri verileri analiz eden NASA’daki bilim insanları, heliosferin bir kuyruklu yıldızdan ziyade kabarmamış bir kruvasana ya da bir başka deyişle bir hilale benzediğini ortaya koydu.
Şu ana kadar heliosferin böyle bir şekle sahip olduğu düşünülüyordu
“Heliosferin şekli, diğer dünyalardaki yaşam arayışında yapbozun önemli parçalarından biri” ifadelerini kullanan NASA, galaktik kozmik ışınların Dünya’daki yaşamı bitirebileceğini, bu nedenle yaşamın var olması konusunda heliosferin büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti.
Heliosferin Güneş Sistemi’ni nasıl koruduğunu ve geçmişte ne gibi değişimler geçirdiğini bilmenin, yaşamı destekleyebilecek diğer yıldız sistemlerini keşfetme konusunda büyük bir öneme sahip olduğunu belirten NASA, kendi yıldız sistemimizin nasıl korunduğunu bilmenin hangi yıldızlarda yaşam aramamız gerektiğini belirleyebileceğini ifade etti.
