Sürekli Yorgun Olduğunu Söyleyen İnsanlara Karşı Nasıl Davranmamız Gerekiyor?

Günümüzde insanların büyük bir kısmı kendilerini yorgun hissediyorlar. Onlara “Biraz yorgun görünüyorsun, bugün nasılsın?” diye sorduğunuzda, aldığınız cevaplar sizi tatmin etmeyebilir. Peki modern hayatın yükü altında, artık çoğu şeyden pes etmiş gibi görünen bu insanlarla nasıl iletişim kurmak gerekiyor?

Aslında çevremizdeki insanlarla kurduğumuz iletişim sırasında, onların ruh sağlığına dair pek çok ipucu alırız. Önemli olan bu ipuçlarını doğru şekilde değerlendirip, onlara en güzel şekilde davranmaktır. Artık gün geçtikçe daha fazla insanın kendisini yorgun ve bitkin hissetmesi dikkatinizi çekiyor mu? Onlar bizim dostumuz, kardeşimiz, annemiz ya da babamız olan insanlar. Böyle durumlar karşısında onlara karşı nasıl tavır yakınmamız gerektiğini bilmek gerekiyor. Bir insan “Önemli bir şey yok, iyiyim. Sadece yorgunum” dediğinde aslında size “Sana ihtiyacım var” diyor olabilir. 

Twitter profili üzerinden sosyal ilişkilerimize ve iletişim metodlarımıza ilişkin hatalarımızı sık sık gündeme getiren sanat yönetmeni PJ Palits, kendisini sürekli yorgun hisseden insanlar hakkında bazı önemli uyarılarda bulundu. Bu insanların akıl sağlığı ile ilgili sorunlarına ve dolayısıyla, karşılarında nasıl davranmamız gerektiğine değinen Palits’in açıklamalarını sizin için derledik. 

Şimdi yavaşça arkanıza yaslanın ve bu insanlarla empati kurmanın ne demek olduğunu anlayın. Başlıyoruz:

Pek çok insan onlara nasıl olduklarını sorduğunuzda “iyiyim, sadece yorgunum” cevabını veriyor. Bu cevabı alanların büyük çoğunluğu duyduklarıyla yetinip, o insanları yargılamaya başlıyor. Oysa ki “yorgunum” bir şikayet kelimesi ya da kötümser bir karakterin belirtisi değil. Bu sadece hayatın bir gerçeği.

Kendisini yorgun hisseden insanlar, kendi beyinlerine ve toplumsal beklentilere sürekli olarak karşı çıkan bir yapıya sahiptirler. Genelde geceleri beyinlerindeki birikmiş düşünce yığınlarından dolayı uykuya dalmakta zorlanırlar. Oysa bir bireyin uykuya dalma süresi ortalama 7 dakikadır. Bu insanların uykuya dalmaları ise 1 saati bulabiliyor. Bu süre yataktan her stres dolu ayrılıklarında yeniden başa sarıyor.

Uykuları sık sık bölünen ve geceleri dinlenmek yerine yataklarında debelenen insanlar, bazen gürültüden, vücutlarındaki ağrı ve acılardan şikayet ediyorlar. Hatta bir kısmı kafalarının içerisinde yüksek sesler duyduklarını bile söylüyorlar. Bu olayların peşini gerçekçi ve rahatsız edici rüyalar, ani uyanmalar takip ediyor. 

Bu tip insanlar, yıllardır uykudan sonra kendilerini dinlenmiş olarak hissetmeyen insanlardır. Okul çağlarından yetişkinliklerine kadar, neyi nasıl yapacaklarını bilmeleri beklenen bir dünyada, çok seçenekli talimatları yerine getirme ve hatırlama becerisine sahip olmaları bekleniyor. Haliyle bellek sorunları ve unutkanlıklar da beraberinde geliyor.

Böyle insanlar, kendi düşünceleri ve korkularıyla savaşan, kendi beyinleriyle sürekli çarpışan kişilerdir. Aynı zamanda diğer insanların kararları ve anlayış eksiklikleriyle sürekli olarak mücadele etmek zorunda kalırlar.

Diğer insanların “Sadece başa çıkmak istemiyorsun”, “Disiplinli değilsin”, “Her şey senin kafanda olup bitiyor”, “Çok kötümsersin”, “Tembel olmayı bırakmalısın” gibi tepkileriyle karşılaşmak zorunda kalırlar. Bu tepkiler, kendilerini sürekli yorgun hisseden insanları duygusal olarak aşırı yüke maruz bırakır. 

Giyecekleri kıyafetlerden, yiyecekleri yemeklerden, çevrelerindeki gürültülerden ve korkularından dolayı bu insanlar, sürekli bombardıman altında kalan bir şehirdeki savaş mağdurları gibi olurlar. Haliyle kendilerini anlamayan insanlara karşı savunma yapmaktan da yorulurlar. Diğer insanlar, onların korkularını ve endişelerini aptalca ve mantıksız bulurlar.  

Rüzgarda sallanan bir köprünün halatlarından birisinin üzerinde yaşamak zorunda olduğunuzu düşünün. Her şeyden korkarsınız. 

Böyle insanlar, diğerlerinin beden dillerini anlamak için çok miktarda enerji tüketirler. Hatta bir şey karşısındaki tepkilerinizi de merak ederler, sonraki konuşmalar boyunca tepkileri tahmin eder öyle davranmaya çalışırlar. Çoğu zaman bu tepkiler dahil her şeyde, neyin gerçek neyin sahte olduğuna ilişkin çıkarım yapmakla uğraşırlar.

Bu insanlar sürekli kas ağrıları yaşayan, bir yerlerini sıkmaktan yorulmuş biyolojiye sahiptirler. Sık sık baş ağrısı ve migren sorunu yaşarlar, iştahları kaçar ve bağışıklık sistemleri bozulur. 

Birisi size yorgun olduğunu söylediğinde cevapların ötesine bakmanız gerekir. O sadece yorgun mu? Sadece fiziksel olarak dinlenmeye mi ihtiyacı var? Yoksa aslında sadece tek ihtiyacı olan siz misiniz?

Bu nedenle eğer birisi size yorgun olduğunu söylüyorsa, lütfen onu tembellikle ya da gerçeklikten kopmuş gibi davranmakla suçlamayın, negatif bir tavır çizmeyin. Bunun yerine hayatınızı yüksek ve rüzgarda sallanan bir köprünün halatlarından birisi üzerinde geçirdiğinizi düşünün. Böyle bir denge mücadelesi içerisindeyken birisi size suçlayıcı tavırlarla gelirse nasıl hissedersiniz?

İçinde kendi sessiz savaşını veren herkes adına yalvarıyorum, lütfen sabırlı ve empatik olun. Başkasının dünyasını tecrübe etmemiş olmanız, onun gerçeklikleri hakkında yargı yapma hakkını vermez.