Tümü Webekno

Kategoriler

Hakkımızda Yazarlar Ödüllerimiz Künye Gizlilik İletişim
  1. Webtekno
  2. Yaşam

Ünlü ve Zenginlerin Gittikleri Lüks Mekânlarda "Telefon Yasağı" Nasıl Uygulanıyor? Nasıl Tek Bir Fotoğraf Bile Sızmıyor?

Gazeteci Mehmet Akif Ersoy hakkındaki iddialardan sonra gündem olan lüks mekânlarda uygulanan katı telefon yasağının detaylarına iniyoruz. Nasıl oluyor da gizliliğe ultra önem veren bu tür mekânlarda içeriden tek bir kare bile nasıl sızmıyor?

Ünlü ve Zenginlerin Gittikleri Lüks Mekânlarda "Telefon Yasağı" Nasıl Uygulanıyor? Nasıl Tek Bir Fotoğraf Bile Sızmıyor?

Gazeteci Mehmet Akif Ersoy hakkındaki soruşturmada ortaya çıkan detaylar, gözleri İstanbul’un "gizli" kalmış noktalarına çevirdi. Dosyadaki tanık ifadelerinde adı geçen tabelası bile olmayan, girişin sadece referansla sağlandığı mekânlar, aslında uzun zamandır var olmalarına rağmen son günlerde sosyal medyanın en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Bu mekânların en dikkat çekici özelliği uyguladıkları demir yumruk niteliğindeki kurallar.

Dünyada "speakeasy" olarak bilinen dışarıdan bakıldığında sıradan bir kapı gibi görünen, ancak içeri girildiğinde bambaşka bir dünyanın kapılarını aralayan bu mekânlarda ana kural net: Telefon kullanımı ve görüntü almak yasak. Peki herkesin elinde 4K kayıt yapan cihazların olduğu bir çağda, bu mekânlar içeriden tek bir kare fotoğrafın bile sızmasını nasıl engelliyor? İşte çoğunlukla ünlüler ve zenginlerin tercih ettiği, gizliliğe ekstra önem verenlerin gün geçtikçe daha çok ziyaret ettiği mekânlardaki "gizlilik" teknolojileri ve psikolojik baskı yöntemleri.

İçeriden görüntü sızmasını engelleyen "sessiz" sistemler

Başlıksız-1

Girişte telefonları toplayıp bir kasaya kilitlemek artık "eski moda" sayılıyor. İnsanların anksiyete yaşamaması ve acil durumlarda telefonlarına ulaşabilmesi için mekânlar daha hibrit yöntemler geliştirdi. Bu yöntemlerin başında ise kamera kapatıcı özel sticker'lar geliyor. Dünyada ve Türkiye'de yaygın olan bu yöntemde, güvenlik görevlileri girişte telefonunuzun hem ön hem de arka kamerasını özel bir etiketle kapatıyor.

Başlıksız-1

Bu etiketler kırtasiyeden alınanlardan epey farklı; söküldüğünde telefonda iz bırakır veya parçalanarak etiketin açıldığı anında belli olur. Eğer içeride tuvalette veya loş bir köşede "çaktırmadan" etiketi söküp fotoğraf çekmeye çalışırsanız, çıkışta veya güvenlik kontrolünde bu durum anında fark edilir. Sonuç mu? Tartışmasız bir şekilde mekândan çıkarılmak ve bir daha o kapıdan içeri girememek. Bu, özel referanslarla girebildiğiniz bir mekanda başınıza gelmesini hiç istemeyeceğiniz bir şey...

Yondr keseleri ve dijital kilitler

Başlıksız-1

Daha çok Dave Chappelle gibi dünyaca ünlü komedyenlerin gösterilerinde görsek de aşırı özel partilerde Yondr sistemi devreye giriyor. Girişte telefonunuz neopren bir kılıfa konuyor ve manyetik olarak kilitleniyor. Bu teknolojiyi mağazalarda kıyafetlere takılan kilitlere benzetebilirsiniz. Telefon bütün gece cebinizde, ağırlığını hissediyorsunuz ama kullanamıyorsunuz.

Türkiye'deki gece kulübü kültüründe, insanlar sürekli mesajlaşmak veya sosyal medyada olmasa bile WhatsApp'tan "mekân çok iyi" yazmak istediği için bu yöntem operasyonu biraz yavaşlatıyor. O yüzden işletmeciler genellikle sticker yöntemini ve birazdan bahsedeceğimiz insan faktörünü tercih ediyor.

"Gözcü" ve sosyal mühendislik baskısı

Başlıksız-1

Teknoloji bir yere kadar engelleyebilir, asıl kilit nokta insan faktörü. Mehmet Akif Ersoy olayında duyduğumuz "tanıdık vasıtasıyla" girilen yerlerde gözcü sistemi işliyor. Sivil giyimli güvenlikler, garsonlar ve barmenler sürekli kalabalığı tarıyor. Karanlık bir ortamda havaya kalkan parlak bir telefon ekranı, lazer güdümlü füze gibi tüm dikkatleri üzerine çeker.

Telefonunu çekim açısına getiren biri görüldüğü an, en yakın personel kibarca ama net bir dille uyarır. Hele ki yanlışlıkla flaş patlatmak, o kişinin o gece mekândaki sosyal hayatını bitiren hareket olabilir.

Referans faktörü: "Beni mahcup etme"

sd56f45s6d45fds5f6ds54

İşin en can alıcı noktası burası. Bu mekânlara elinizi kolunuzu sallayarak giremiyorsunuz. İçeriden birinin veya işletmecinin tanıdığı olmanız, yani bir referans ile gitmeniz gerekiyor.

Eğer siz içeride kural ihlali yapıp gizlice fotoğraf çekerseniz, sadece siz atılmazsınız; size referans olan kişinin de mekânla arası bozulur, kredisi yanar. Bu "sosyal baskı", hiçbir teknolojik kilidin sağlayamayacağı bir otokontrol sağlıyor. Kimse o elit çevrede "kuralları bilmeyen, görgüsüz" olarak etiketlenmek istemez.

Dünyadan örnekler: Berghain ve Soho House

jksdhfkjdshfkjdshjkfds

Bu kültür sadece Türkiye'ye has değil. Dünyanın tekno müzik mabedi sayılan Berlin'deki Berghain, kapıda telefon kameralarına çok sıkı sticker'lar yapıştırır. İçeride fotoğraf çektiği görülen kişi, kim olduğuna bakılmaksızın kara listeye alınır. Benzer şekilde global üyelik sistemiyle çalışan Soho House'un da katı bir "No Photo" politikası vardır; kural ihlali, üyeliğin iptaline kadar gider.

Ancak şunu özellikle söylememiz gerekiyor: Bu mekânların tercih edilme sebebi her zaman "yasa dışı" veya "ayıplı" eylemler değildir. Gizliliğine ekstra önem veren kişiler ya da sokakta yürürken bile her anı kaydedilen popüler isimler; kravatını gevşetip, kimsenin kendisini videoya çekmediğinden emin olarak eğlenmek için bu "kör noktaları" tercih ediyor.

YORUMLAR

(0)
Yorumunuz minimum 30 karakter olmalıdır. (0)
Henüz yorum yok. İlk yorumu sen yaz!