Otomobil üreticileri, estetik görünüşünden ve “yüksek performans” özelliğinden ötürü özellikle spor otomobillerinde düşük profil lastikler kullanmayı tercih ediyorlar. Bu durum, arabanın performansına pozitif şekilde etki ediyor olabilir ancak çukurlar ve yolda kalan küçük taşlar, otomobillerinde düşük profil lastik kullanan sürücülerin korkulu rüyası olabiliyor.
Düşük profil lastikler, kimi zaman araçlara daha çekici bir görünüm katabiliyor. Bu tür lastikleri kullanan araçlarda genelde daha geniş jant ve lastik kullanılmakta ve bu durum; kuru zeminlerde, frenlemelerde ve virajlarda otomobilin daha iyi bir performans göstermesini sağlayabiliyor. Sürücünün yolu daha fazla hissedeceğinden ötürü düşük profil lastikler, sürücünün aracın hâkimiyetine daha fazla sahip olmasını sağlayabiliyor. Bu özellikler, piste çıkmak için gayet güzel olabilir ancak her sürücünün her günü pistte geçmiyor.
Bahsettiğimiz özellikler ilginizi çekiyor olabilir ancak düşük profil lastikler, sürücünün konforunu önemli derecede düşürüyor. Düşük yanal yükseklik ve artan lastik sertliği nedeniyle düz olmayan zeminlerde çok daha fazla titreşim yaratan bu lastikler, konforu neredeyse sıfıra indiriyor. Ayrıca bu lastiklerin desen yapısı daha sert olduğundan lastikler, girintili çıkıntılı zeminlerde daha az yer ile temas edeceğinden yol tutuşunda da bir nebze azalmaya sebep olabiliyor.
Bunların yanı sıra gündelik kullanımlarda çok daha büyük bir problem meydana geliyor. Şehir içi yollarda, özellikle İstanbul gibi bazı yollarımızın inanılmaz derecede çukurlu olduğu yerlerde bu lastikleri kullanmak, jantların çatlamasına neden olabiliyor ve bu da büyük masraflara yol açıyor.