Mor, tuhaf bir renktir. Örneğin bu rengin gökkuşağında hiçbir zaman görünmediğini farketmiş miydiniz? Bir gökkuşağı genelde havanın yağmurlu olduğu zamanlarda güneş açması ile oluşur ve birçok renkten oluşur. Bu olay, tıpkı bir kristal prizmadan güneş ışığı yansıdığında 7 adet renk yansımasıyla aynı mantığa dayanır. Peki mor, niçin bu renklerin arasında yoktur? Aslında gözlerimiz, bir ışığın dalga boyunu doğrudan ölçemez. Bu nedenle gözlerimizde bulunan konik hücreler, ışık spektrumunun belirli türlerine duyarlıdır. Eğer gözünüze kırmızı bir ışık huzmesi gelirse, hücreler beyninize kırmızı bir cisim aradığınızı söylerler. Bu mavi ve yeşil spektrumları için de böyledir. Peki ya sarı gibi bir renge bakıyorsanız?
Gözlerinizin sarı renk için konik hücreleri yoktur. Sarı renk biraz kırmızıya biraz da yeşile yakındır. Kırmızı ve yeşil ışıklarınız varsa, üst üste tutunca sarı rengi göreceksiniz. Bu durumda, kırmızı ve yeşil konik hücreleriniz aynı anda tetiklenir ve beyniniz, aslında doğrudan gözünüzle ölçümleyemediğiniz bir görüntüyü zihninizde mucizevi bir şekilde oluşturur. TV’lerdeki renklerin çalışma mantığı da budur. Eğer teker teker piksellere bakarsanız, sadece 3 adet rengin olduğunu göreceksiniz. Ancak TV görüntüleri algımızla oynayarak beynimizde birçok rengin oluşmasını sağlar.
Peki ya mor? Mor, sarı gibi bir geçiş rengi değildir. Mor, kırmızı ve mavi renklerin karışımından oluşur. Yani mavi ve kırmızı ışığınız varsa mor rengi görürsünüz. Fakat mavi ve kırmızı renkler, renk skalasında birbirinden gayet uzak renklerdir. Aralarındaki renk ise yeşildir. Peki bizim mavi ve kırmızı rengi algılayan göz hücrelerimiz tetiklendiğinde beynimiz ne yapıyor? Beyin bu noktada, kelimenin tam anlamıyla bir renk “uyduruyor”. Aslında doğada olmayan bir rengi bizlere varmış gibi gösteriyor. Biraz şaşırtıcı bir durum, ancak mor renk aslında yok!
