Günümüzde teknolojinin inanılmaz seviyeler gelmesiyle filmlerde gerçek gibi görünen efektler görebiliyoruz. Ancak durum hep böyle değildi. Öyle ki eskiden teknoloji henüz yeterli olmadığı için bazı filmler istendiği zamanda çekilemedi, ertelenmek zorunda kaldı veya uzun süreler bekletildi.
Biz de bu içeriğimizde teknoloji yetmediği için çekilemeyen ve ertelenmek zorunda kalan filmleri listeledik. Aşağıda gördüğünüz yapımlar, teknik kısıtlamalar nedeniyle yönetmenlerin istediğinden uzun yıllar sonra film teknolojileri yeterli seviyeye geldiğinde çıkmak zorunda kaldı.
Avatar (2009)
James Cameron’ın gişede 2,9 milyar dolar kazanarak tüm zamanların en çok hasılat elde eden yapımı olmayı başaran Avatar filmi, buna en iyi örnek. Cameron, aslında Avatar’ın ilk taslağını 1994 yılında kaleme almıştı. Planı, Titanic’ten sonra Avatar’ı çekmekti. Ancak o dönemdeki görsel efekt teknolojisi, Cameron’ın zihnindeki Pandora dünyasını ve Na’vi halkının duygusal derinliğini yansıtmaya yetmiyordu. Özellikle karakterlerin yüz ifadelerini %100 doğrulukla dijital ortama aktaracak yoktu.
Bu yüzden de proje uzun yıllar rafa kaldırıldı. . 2005 yılında teknolojinin yeterli seviyeye ulaşmaya başladığında ise harekete geçildi. Film için özel kameralar ve sanal prodüksiyon teknikleri geliştirildi. 2009 yılında da nihayet vizyona girdi.
Artificial Intelligence (2001)
Stanley Kubrick, çocuk görünümüdeki yapay zekâ destekli bir robotun hikâyesini anlatan Artificial Intelligence’ın haklarını 1970’li yıllarda almıştı. Ancak film teknolojileri ve bilgisayar efektleri, hayalindeki David karakterini gerçekçi yapacak kadar gelişmiş değildi. Bu yüzden de film uzun yılar boyunca geliştirilme aşamasında kaldı.
Kubrick, maalesef 1999 yılında hayatını kaybetti ve filmi çekemedi. Ancak teknolojinin yeterli seviyeye gelmesinin ardından bir diğer efsane yönetmen Steven Spielberg filmi gerçeğe dönüştürdü ve 2001 yılında vizyona girdi.
Yüzüklerin Efendisi (2001)
J.R.R. Tolkien’ın ikonik fantastik serisi, 2000’li yılalrın başında çıkan üçlemeyle sinema tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı. Ancak seri çok daha önceden çekilmek istendi. Öyle ki 1970’lerde animasyon olarak denendi ancak teknoloji yetmediği için hikâye yarım kaldı. Peter Jackson 90’ların sonunda bu işe soyunduğunda, en büyük sorun binlerce kişilik ordu savaşlarını nasıl gerçeğe dönüştüreceğiydi. Bu sorunu aşmak için ise MASSIVE ismi verilen bir yazılım geliştirildi. Bu yazılım, kalabalık görsel efektler oluşturulmasına olanak tanıdı ve Yüzüklerin Efendisi filmlerinde kullanıldı.
The Adventures of Tintin (2011)
Tintin’in Steven Spielberg imzası taşıyan filminin animasyon mu yoksa live action bir film mi olacağı uzun süre tartışılmıştı ve nihayetinde animasyon olarak çıkışını yapmıştı. Ancak Oscar adaylığı bulunan bu filmi fazla yapay hissettirmeden sinemaya taşımak kolay değildi. noktada çözüm, hareket yakalama (motion capture) teknolojisinin olgunlaşması oldu.
Oyuncu Simon Pegg’İn aktardığına göre Spielberg, Tintin için vizyonunu gerçekleştirmek için teknolojinin yeterli seviyeye gelmesini bekledi ve filmi öyle çekti. Hareket yakalamanın iyi seviyelere gelmesiyle de film gerçeğe dönüştü.
Alita: Battle Angel (2019)
James Cameron, Alita’nın haklarını 2000'li yılların başında almıştı. Ancak önünde büyük bir engel vardı: Karakterin manga estetiğine uygun, devasa ve duygulu gözlerini gerçek insanlarla aynı karede sırıtmadan gösterebilmek. Cameron, bu projenin teknik altyapısını geliştirmeye çalışırken araya Avatar girdi ve Alita tam 15 yıl boyunca "bekleme modunda" kaldı.
Teknoloji Alita’yı tam istendiği gibi yapacak seviyeye gelince de film gerçeğe dönüştü. Cameron yönetmen olmasa da yapımcı olarak projeyi tamamladı. Weta Digital’in geliştirdiği yeni nesil doku ve gölgelendirme yazılımları sayesinde, Alita’nın tamamen dijital olan yüzü, yanındaki gerçek oyuncular kadar doğal görünmeyi başardı.

