Portsmouth Üniversitesi’nden David Martill, Detroit Mercy Üniversitesi’nden Nizar Ibrahim ve Baylor Üniversitesi’nden Megan Jacobs’tan oluşan araştırmacı ekip tarafından, dinozor, balık, kaplumbağa ve timsah fosilleri açısından verimli bir nehir ekosisteminde pterosaurus ailesine ait üç türün fosili bulundu.
Yaklaşık 100 milyon yıl önce Afrika’da yaşayan pterosauruslara ait bulunan yeni fosiller, diğer kıtalarda bulunan pterosaurus fosillerine büyük benzerlikler gösteriyor. Kuzey Afrika'da pterosaurus fosillerin bulunması, Afrika’nın az bilinen evrimsel tarihine önemli bir katkı olarak değerlendiriliyor.
Uçan yırtıcılar olan pterosauruslar, gagalarında bulunan dişleri ve kanatlarında bulunan eller ile tanınıyorlar. Etçil dinozorlar ve timsah benzeri avcıların dünyasında yer alan pterosaurusların arasında nadirde olsa otoburlar bulunuyordu. Ancak türün birçok üyesi genellikle balıkla besleniyordu.
Araştırmacılardan Profesör David Martill, pterosaurus fosilleri bulunması açısından önemli bir dönem yaşadığımızı söyledi. Martill, sadece 2020’nin ilk üç ayında üç yeni pterosaurus türüne ait fosil bulunduğunu söyledi.
Fas’ın Kem Nehir Yatakları isimli bölgesinde bulunan çene ve diş parçası fosillerinden yola çıkan araştırmacılar, pterosaurusların kanatlarının üç ile dört metre genişliğinde olduğunu tespit ettiler. Pterosauruslar, uçarken diş bulunan gagaları ile balıkları avlıyorlardı. Pterosauruslar, devasa kanatları ile günümüzde yaşayan albatroslar gibi büyük alanlarda yiyecek arıyorlardı.
67 Milyon Yıllık Bir Dinozor Fosili Bulundu
Detroit Mercy Üniversitesi’nde görevli araştırmacı Nizar Ibrahim, bulunan pterosaurus fosillerinin Afrika’nın pterosaurus dünyasına dair önemli bir pencere açtığını söyledi. Avrupa ve Asya’daki pterosauruslar hakkında çokça bilgi olduğunu söyleyen Ibrahim, Afrika’da bu avcılara dair örneklerin bulunmasının heyecan verici olduğunu söyledi.
Fas’ta fosilleri bulunan pterosaurus türlerinden Anhanguera türü daha önce Brezilya’da da bulunmuştu. Benzer şekilde Ornithocheirus isimli türün fosillerine de daha önce İngiltere ve Orta Asya’da rastlanmıştı.
