Herkesin aklında o meşhur Black Mirror bölümü var, değil mi? Hani insanların birbirine sürekli puan verdiği, puanı düşenin kahve bile alamadığı ve hayatının yavaş yavaş karardığı o distopik dünya. Çin’in Sosyal Kredi Sistemi denilince de çoğu kişinin, özellikle de Batı medyasının etkisiyle, aklına hemen bu korkutucu senaryolar geliyor.
Sokaklarda yürürken puanınızın başınızın üzerinde belirdiği, yanlış bir adım atarsanız trene binmenizin yasaklandığı veya komşunuzla tartıştığınız için sistemden silindiğiniz bir evren hayal ediliyor ancak işin aslına indiğimizde durumun o kadar da bilim kurgu filmi tadında olmadığını, hatta meselenin daha çok bürokratik düzenlemeler, mahkeme kararları ve şirket denetimleriyle ilgili olduğunu görüyoruz. Yani gelin şehir efsanelerini bir kenara bırakıp bu sistemin perde arkasındaki gerçeklere, yani işin biraz daha "sıkıcı" ve gerçekçi kısmına yakından bakalım.
Puanlama sistemi sanıldığı gibi değil

Sosyal kredi sistemi hakkındaki en büyük yanılgı, Çin'deki her vatandaşa tek bir "puan" verildiği iddiasıdır. Aslında ortada herkesin puanını tutan merkezi, devasa ve tek bir puanlama sistemi bulunmuyor. Medyada gördüğümüz o renkli puanlar ve seviyeler genellikle özel şirketlerin (örneğin Alibaba'nın finans kolu Ant Financial tarafından geliştirilen Sesame Credit gibi) sadakat programları veya bazı yerel belediyelerin kendi küçük çaplı denemeleridir.
Hükûmetin asıl amacı, vatandaşlara bir "karakter notu" vermekten ziyade, şirketlerin ve bireylerin yasalara uyup uymadığını denetleyen dağınık veri tabanlarını bir araya getirmektir. Yani sistem, sizin ne kadar "iyi" bir insan olduğunuzla değil, borçlarınızı ödeyip ödemediğinizle veya şirketinizin vergilerini zamanında yatırıp yatırmadığıyla ilgileniyor.
Borcunu ödeyemeyenlere yaptırımlar uygulanıyor

Sistemin "Black Mirror" tarafı olarak lanse edilen cezalar ise aslında çoğu ülkede var olan "kara liste" mantığının biraz daha katılaştırılmış hâlinden ibarettir. Örneğin sistemin en çok konuştuğumuz "seyahat yasağı" uygulaması, genellikle mahkeme kararına rağmen borcunu ödemeyen kişiler için devreye giriyor. Çin hükûmeti bu kişilere "güvenilmez borçlular" diyor ve borçlarını ödemeye zorlamak için onları lüks harcamalardan, uçak veya hızlı tren biletlerinden men ediyor.
Bu durum, birinin sokakta yere tükürdüğü için uçağa binememesi anlamına gelmiyor; aksine daha çok, parası olduğu hâlde borcunu ödemeyenlerin yasal yaptırımlarla sıkıştırılması anlamına geliyor. Dolayısıyla sistem, bir ahlak polisliğinden çok, yargı kararlarının uygulanmasını sağlayan dijital bir icra memuru gibi çalışıyor.
Tabii ki tamamen masum bir sistem değil

Elbette bu sistemin tamamen masum ve sadece bürokratik bir veri tabanı olduğunu söylemek de safdillik olur. Çin hükûmetinin gözetim teknolojilerine ne kadar meraklı olduğunu ve bu verileri toplumsal kontrol için kullanma potansiyelini göz ardı edemeyiz ancak sistemin şu anki işleyişi, distopik bir bilim kurgu senaryosundan çok, finansal kredi notu sisteminin daha kapsamlı ve kamu düzenine uyarlanmış bir versiyonunu andırıyor.
Çin halkının büyük bir kısmı da bu sistemi bir baskı aracı olarak değil, ticari güveni artıran ve dolandırıcılığı engelleyen bir güvenlik mekanizması olarak görüyor. Özetle Çin'in sosyal kredi sistemi, korku filmlerindeki gibi insan avlayan robotlardan ziyade, kurallara uymayan şirketleri ve borçluları dize getirmeye çalışan devasa, karmaşık ve evet, biraz da "sıkıcı" bir dosyalama sistemidir.

