COVID-19 ilgili en önemli mücadele başlıklarından biri de yanlış bilgilerin yayılmasını engellemek. Bu kapsamda özellikle internette ve sosyal medya platformlarında çok sayıda önlem alınırken yapılan araştırmalar bu önlemlerin her zaman yeterli olmadığını gösteriyor.
İngiltere'deki Cardiff Üniversitesi Suç ve Güvenlik Araştırma Enstitüsü'nden araştırmacılar, karantina uygulamalarının ilk haftalarında Birleşik Krallık kamuoyunun yanlış bilgilendirmelere maruz kalmasına ilişkin bir araştırma yürüttü. Araştırmaya katılanların %51'i, yanlış bilgilendirmeleri ya da salgın hakkındaki sahte haberleri geçen ay içerisinde gördüklerini, %79'u da yanlış haberlerle şimdilerde geçmişe göre daha fazla karşılaştıklarını belirtti. Katılanların %12'si, geçen ay içerisinde sahte koronavirüs haberlerini başkalarıyla paylaştığını söyledi.
Yanlış bilgileri çoğunlukla gençler yayıyor:
Araştırmanın sonuçlarına göre yanlış bilgileri yayanların %28'i 18 ila 29 yaş arasında; %25'i 30 ila 39 yaş arasında; %15'iyse 40 ila 49 ve 50 ila 59 yaş arasında yer alıyor. 60 ila 69 yaş arasının yanlış bilgi yayma oranı %9'ken 70 yaş üzerinde bu oran %7'ye düşüyor. Sosyal medya platformları söz konusu olduğunda bilerek ya da bilmeyerek en az yanlış bilgi yayılan uygulama %14 ile Facebook olurken onu %18 ile Instagram ve %20 ile Twitter takip etti.
En fazla yanlış bilgi yayılan sosyal medya platformlarıysa %44 ile VK, %37 ile Weibo, %36 ile OK, %34 ile LinkedIn, %33 ile TikTok ve %30 ile Tumblr olarak sıralandı. Araştırmaya katılanların yarısından fazlası hükûmetin önlemlerini doğru bulurken COVID-19 üzerine yanlış bilgilere maruz kalan kitlenin önemli bir kısmı bunun tersini düşünüyor. Yanlış bilgilendirmeye maruz kalanların bilim insanlarına ve uzmanlara olan güvenlerinin de etkilendiği görülüyor.
Cardiff Üniversitesi'nde yapılan araştırma, 12 ülkeyi kapsayan daha geniş bir çalışmanın parçası. Bu çalışma için 21 Mart ile 5 Nisan tarihleri arasında çevrimiçi bir platform kullanılarak 722 Birleşik Krallık vatandaşına anket soruları yöneltilmiş. Bu sorular arasında medyadaki yanlış bilgilendirmeye yönelik tavırlar ve farkındalık, iç ve dış politika görüşleri, sosyal medya kullanımı ve demografik bilgiler yer alıyormuş.
