İzmir Depreminde Bir Binanın Diğerlerine Göre Çok Farklı Yıkılmasının Sebebi Açığa Çıktı

51
10
2
2
2
İzmir Depremi’nde yan yatarak simge binalardan biri olan Yılmaz Erbek Apartmanı’nın neden yan yattığı, hangi koşullara sahip olduğu yakından incelendi. BBC’nin haberine göre bu binanın en zayıf halkası zemini olarak görünüyor.

Geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen 6,9 büyüklüğündeki İzmir depreminde özellikle Bayraklı ilçesinde pek çok binanın çöktüğünü, çok daha fazlasının ise hasar aldığını görmüştük. Bu üzücü doğal afet sonucunda binalarımızın ne kadar dayanıksız olduğunu da son derece acı bir şekilde öğrenmiş olduk. Yaşanan en ilginç olaylardan biri de Bayraklı İlçesi’nin Manavkuyu Mahallesi’nde yer alan Yılmaz Erbek Apartmanı’nın bitişik olduğu binadan ayrılıp iki kat çökerek yan tarafa eğilmesi olmuştu.

Bu durum; yandaki binalar ayakta kalırken Yılmaz Erbek Apartmanı’nın neden yat yattığını sorusunu akıllara getirdi. BBC ise yaptığı bazı araştırmalar sonucunda bu binanın neden yan yattığını açıklamaya çalıştı. Bu doğal afette zarar gören binanın durumlarına bakarak bundan sonra yapılan yapılarda bu hatalara düşmememiz gerekiyor. Gelin, neden böyle bir yan yatma sorunu olduğuna birlikte bakalım.

İzmir depremindeki Yılmaz Erbek Apartmanı neden yan yattı?

Zemin

Bayraklı bölgesinde 80’li yılların başına kadar tarımcılık faaliyetleri yürütüldü. Bu durum da bölgenin binlerce yıldır birikmiş olan ve en az 100 metre derinliğe inen alüvyonlardan oluştuğunu gösteriyor. Yumuşak bir zemin olan alüvyonlar da deprem anında binlerce tonluk binaları ayakta tutmakta zorluk çekiyor. İnşaat mühendisi Mustafa Haluk Koter, yaptığı açıklamada burada daha önce 320 metrede sondaj çalışması yaptıklarını ve o derinlikte bile ana kayaya rastlamadıklarını söyledi. Koter’e göre bu bölgelerde yapılacak binaların çok iyi bir araştırma ve mühendislik sürecinden geçmesi gerekiyor. 

Deprem dalgaları

Herhangi bir deprem anında yumuşak zeminler, oluşan dalgaları binaya çok daha sert bir şekilde hissettiriyor. Bayraklı ilçesinde çok fazla binanın yıkılması veya zarar görmesi ise doğrudan bu sebebe bağlanıyor. Deprem ilk meydana geldiğinde ortaya P dalgaları çıkıyor. Bu dalgaların hemen ardındansa asıl “yıkıcı dalgalar” diyebileceğimiz S dalgaları gelmeye başlıyor. Bu S dalgaları ise özellikle alüvyonlu zeminlerde sıvılaşma meydana getirerek taşıma güçlerini kaybetmelerine neden oluyor. 

Dokuz Eylül Üniversitesi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Hikmet Hüseyin Çatal, Yılmaz Erbek Apartmanı’nın temel projesinde veya imalat aşamasında bir hata yapılmış olabileceğini söyledi. BBC’nin açıklamasına göre diğer uzmanlar ise binanın zemininde tespit edilen bir sorun olmadığını belirtti. 

İnşaat aşaması

Türkiye’deki tüm binalar belirli bir deprem yönetmeliğine göre yapılmalı. Yılmaz Erbek Apartmanı’nın yapı ruhsatı 1 Ocak 1998 olarak görünüyor. Buna rağmen binanın projeleri 1975 yönetmeliğine göre hesaplanmış. Bunun bir çelişki yarattığını görsek de belirli bir yönetmeliğe sahip olması ve bazı artıları pek çok insanın hayatını kurtarıp binanın tamamen çökmesini engellemiş olabilir. Çünkü yapılan araştırmaya göre Yılmaz Erbek bloklarının enkazında nervürlü demir ve kaliteli beton tespit edildi. Yıkımda çalışan ekipler de malzemenin güçlü olduğunu ve yıkımın diğer binalara göre daha zor olduğunu söyledi. 

inşaat aşaması

Öte yandan binanın zemin katında bulunan 10 dükkanın 8’i birleştirilerek bir tane geniş, ikisi de birleştirilerek küçük bir işyeri yapılmış. Bu süreçte de duvarların bir kısmı kaldırılmış ve dış duvarlara camekan eklenmiş.

Prof. Çatal, bu noktada “yumuşak kat” faktörüne dikkat çekerek, “Yapı ruhsatı alındıktan sonra projede herhangi bir yumuşak kat öngörüsü yok. Ama fiiliyatta onları kaldırıyorsunuz ve orayı yumuşak kat yaptınız. Deprem yönetmeliğindeki yumuşak kat için zorlayıcı koşullar nereye gitti? Yok. İşte orada sıkıntı başlıyor. Bütün bina kullanılamaz hale gelir. Yumuşak kat kullanılan yerlerde vefat sayısı çok fazla olur” ifadelerini kullandı. Dolgu duvarlarının yapısal olarak dikkate alınmayabileceğini, ancak emniyet subabı işlevi gördüğünü söyledi. 

Bununla birlikte bir görgü tanığı binada kolon kesme yapıldığını söyledi, ancak market zinciri basın açıklaması yaparak bunu reddetti.

BİM basın açıklaması

Denetim

Elde edilen bilgilere göre bina, 2001 sonunda depremden önceki son haline getirilmiş. Tüm işyerleri ve evler 2020’ye kadar aynı kalmış. O dönemde yer alan mevzuata göre, inşaat tamamlandıktan sonra belediyenin gelip binanın projeye uygun olup olmadığına bakması gerekiyor. Bu kontrolden sonra oturma ruhsatı veriliyor. Pratikte ise binaya yerleşmek için bu tam olarak şart değil. Yılmaz Erbek Apartmanı’ndada insanlar yapı kullanım izni olmadan 5 sene oturup 2006’da ruhsatı almışlar.

Deprem denetimi

Bu noktada en büyük sorun belediye ile bakanlık arasındaki yetki karmaşası oluyor. Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, BBC’nin konuya ilişkin sorusuna “Yetki karmaşası var. Hangisi bizde hangisi değil? Belediye bu işe müdahale edebilir miydi? Hayır edemezdi. Biz metruk yapıları yıkmakla mükellefiz. Şikayetin somut olduğu kaçak yapıları yıkıyoruz biz” dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise aynı soruya verdiği yazılı yanıtta “Yetki karmaşasının olmadığını” söyledi. 

Sonuç

Yılmaz Erbek Apartmanı’nda en az 10 kişi enkazda hayatını kaybetti. Ayrıca enkazdan kurtarılan 5 kişi ise yoğun bakımda hayata veda etti. Bu süreçte 45 ev ve 2 işyeri tamamen yıkıldı. 150 kişinin evsiz kalmasına yol açan bu bina sadece 20 yıllıktı. İnşaat mühendislerine göreyse bir binanın ekonomik ömrü 70 - 75 yıl arasında hesaplanıyor. 

Kaynak : https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-54975485
51
10
2
2
2
Emoji İle Tepki Ver
51
10
2
2
2