1972 yılında NASA tarafından temelleri atılan Uzay Mekiği Programı sayesinde 1981-2011 yılları arasındaki otuz yıllık süreçte 300'den fazla astronot alçak yörüngeye taşındı. Program, 2011 yılında son buldu.
Dünyanın iki süper gücü Amerika ve Rusya (o dönemler Sovyetler) arasında devam eden soğuk savaş, etkisini her alanda göstermekteydi. Ruslar, Dünya atmosferi dışına çıkabilen ilk insanı göndermeyi başardılar ancak Amerika bu yenilginin altında kalmak istemiyordu.
Daha büyük, daha aşılması zor bir şey lazımdı; Ay. NASA, Apollo 11 görevi ile 20 Temmuz 1969 yılında Ay'a ilk insanın ayak basmasını sağladı. Tabi bu olay günümüzde hala ciddi bir tartışma konusudur. Kimileri NASA'nın bunu gerçekten başardığını düşünse de bazılarına göre Rusya'ya karşı verilen uzay yarışında yenilgiyi kabullenemeyen Amerika, sahte bir Ay operasyonu düzenlemiş, göreve ait olduğu söylenen tüm videlar ve görseller ise bir film stüdyosunda hazırlanmıştı.
NASA'nın yanı sıra ESA (Avrupa Uzay Ajansı) ve ASI(İtalya Uzay Ajansı)'ın da katıldığı görev dahilinde Cassini, 1997 yılında Satürn'ü araştırması için fırlatılmıştır. Cassini'nin görevi 2017 yılında son bulacak.
Ancak fırlatıldığı tarihten bu yana Cassini, sadece Satürn'ün ve onu çevreleyen eşsiz halkaların şahane fotoğraflarını göndermekle kalmadı, Satürn ve onun uydularına dair önemli verilere ulaşmamızı da sağladı.
Cassini'nin Satürn konusunda yaptığı çalışmaların bir benzerini Jüpiter için Juno'nun yapmasını bekliyoruz. 4 Temmuz'da Jüpiter'in yörüngesine yerleşmeyi başaran Juno, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegen hakkında sürekli olarak veriler toplayarak bunları bizimle paylaşacak.
Güneş Sistemi'nin en uzak gezegeni olan Plüton, bu sebepten ötürü bizim için en büyük gizeme sahip gezegenlerden biri konumunda. 9 yıl boyunca yolculuğuna devam eden ve sonunda geçtiğimiz sene Temmuz ayında Plüton'un yörüngesine oturmayı başaran New Horizons, tıpkı Cassini ve Juno gibi bizlere yörüngesinde bulunduğu gezegen hakkında bilgiler sunacak.
İnsanlık için en güzel hediyelerden biri olan Hubble Teleskobu 1990 yılından beri alçak yörüngede gezinmekte ve bizlere uzayın muhteşemliği gösteren mükemmel görseller sunmakta. Üstte gördüğünüz görsel, 2015 yılında Hubble'ın 25. yaşına özel olarak paylaşılmış 'Wasterlund 2'ye ait.
Cassini ve Juno gibi görevler bizim açımızdan oldukça önemli. Ancak Voyager'ın görevi, muhtemelen insanlık adına en önemli görev olabilir. İçinde insanlığa ait pek çok bilgi barındıran Voyager, Güneş Sistemi çevresinde dolaşmakta. Voyager'ların amacı ise olası bir uzaylı ırk tarafından bulunduğunda kendimiz hakkında bilgiler sunabilmek. Yani bir nevi uzaylılarla temas için ilk adımımız.
İlki 1977 yılında, ikincisi ise 2012 yılında fırlatılan Voyager'lardan Voyager 1, Güneş Sistemi'nin dışına çıkarak 'yıldızlararası uzay'a geçmeyi başaran ilk insan yapımı şey olmayı başarmıştı.
Mart 2009 tarihinde fırlatılan Kepler, bizim açımızdan son derece önem taşıyan bir göreve sahip; Güneş Sistemi dışında yaşam belirtisi olan ya da yaşama elverişli koşulları olan gezegenleri bulmak.
Güneş'in yörüngesinde dönmekte olan ve bunu yaparken de sürekli olarak Güneş Sistemi'nin dışını araştıran Kepler, şimdiye kadar 4,696 tane potansiyel gezegen keşfetmiş durumda. Kepler'in 'yaşama elverişli koşullara sahip' olduğunu keşfettiği gezegenlerin sayısı ise 2,330.
Şu ana kadar Güneş Sistemi'nde hakkında en fazla bilgi sahibi olduğumuz gezegen şüphesiz Mars. Bunu ise 2012 yılının Ağustos ayında gezegenin yüzeyine inen Curiosity'e borçluyuz.
O tarihten bu yana Mars yüzeyinde dolaşan, veri toplayan, fotoğraflar çeken ve araştırmalar yapan Curiosity, Kızıl Gezegen'e dair muazzam şeyler öğrenmemizi sağladı ve sağlamaya da devam ediyor.
NASA dışında dört önemli uzay ajansının (Roscosmos, JAXA, ESA ve CSA) da imzasını taşıyan Uluslararası Uzay İstasyonu, 2000 yılından bu yana alçak yörüngede astronotlara bir nevi ev sahipliği yapıyor. Burada zaman geçiren astronotlar, çeşitli deneyler ve çalışmalar ile kendilerini geliştiriyorlar.
