Alerjik Reaksiyonları Başlamadan Sonlandıran Yeni Bir Tedavi Yöntemi Keşfedildi

Siz de sırtına alerji yükü yüklenen şanssız milyonlarca insandan biriyseniz, işinize yarayacak antihistaminik ilaçlardan başka yapabileceğiniz pek bir şey olmadığını biliyorsunuzdur.

Araştırmacılar daha etkin alerji tedavileri bulmak için çalışmalarını yürütüyorlar. Yapılan son bir çalışmada özel bir antikorun alerjik reaksiyon oluşumunun tamamen önüne geçtiğini keşfettiler.

Alerjik reaksiyon, bağışıklık sisteminin normal bir maddeye karşı aşırı tepki göstermesiyle ortaya çıkar. Kedi tükürüğünde bulunan salivada bulunan proteinlerden tutun da, ölümcül derecede reaksiyonlara neden olabilen fıstığa kadar geniş bir aralıkta yer alır alerjenler.

Vücut alerjene maruz kaldığında, bağışıklık sistemi immunoglobulin E (IgE) adı verilen özel bir antikor çeşidinden, çok fazla miktarda üretmeyebaşlar. Büyük ve Y şeklinde olan bu molekül, saldırgan yabancı maddelere saldıran kimyasallar yaymakla görevli bağışıklık sistemi hücrelerine bağlanır.

Histamin başta olmak üzere bu bileşikler, alerjinin farklı biçimlerini ortaya çıkarırlar. Bazı alerji çeşitleri burun akıntısı ve göz yaşına neden olurken, daha ciddi anafilaktik reaksiyonlara neden olan türleri de mevcuttur.

Alerji tabeltleri işte bu bağışıklık sistemine ait bileşikleriya da bunların reseptörlerini hedef alarak, alerji belirtilerini ya azaltır, ya da bütünüyle engellerler. Fakat IgE'nin kendisini hedef alırsanız, alerjik reaksiyonun gerçekleşmesine de engel olabilirsiniz.

Danimarka'da bulunan Aarhus Üniversitesi'nde görevli bir grup bilim insanı, özel bir anti-IgEantikorunun bu mucizenin gerçekleşmesini mümkün kılan bir mekanizma keşfettiğini açıkladı.

026 sdab adı verilen bu yeni antikor, öncelikle lamalardan türetildi. Bu antikorlar, kıkırdaklı balıklar ve devegillerde bulunan moleküllerle benzerlik taşıyor. 026 sdab'nin insan vücudunda çalışma şekli, IgE'nin, CD23 ve FceRI adı verilen iki özel tip immün reseptörlerine dönüşmesini engelleyerek, alerjik reaksiyonu başlamadan sonlandırıyor.

Bu yeni muhteşem tedavi yönteminin insanlarda uygulanmaya başlanmasından önce biraz daha mesafe kaydedilmesi gerekiyor. Zira güvenlik araştırmaları da dahil olmak üzere bir dizi test çalışmalarının tamamlanması gerekli.

Fakat ekibin elde ettiği bulgular, daha çok benzerlik taşıyan antikorların keşfine yönelik alanlar açarak, işlemin hızlanmasını sağlayabilir.

Söz konusu çalışma, Nature Communications adlı dergide yayınlandı.