Koronavirüs Salgınında Zihinsel Sağlığı Korumanın 5 Yolu

Koronavirüsün yol açtığı tehlike ve panik, şu anda dünyanın dört bir yanını sarmış durumda. Kendimize, sevdiklerimize ve genel olarak dünyaya karşı duyduğumuz endişenin zirve yaptığı bu günlerde; psikolojimizi hiç olmadığı kadar sağlıklı tutmalıyız. Koronavirüse karşı zihinsel sağlımızı nasıl koruyabileceğimize dair önerileri sizlerle paylaştık.

Koronavirüs nedeniyle herkes stres altında ve kendini çevreden izole ederek korumaya çalışıyor. Zorunlu olarak dışarı çıkanlarda ise stres seviyesi çok daha yüksek olmaya başladı. Türkiye’de gittikçe artan vaka ve ölüm sayısı, her gün açıklanan veriler ister istemez kolektif bir panik ortamı yratıyor. Tüm bunlar daha çok endişelenmemize yol açıyor ve ister istemez psikolojimizi etkiliyor.

Elimizden geldiğince evde kalmamız gereken bu günlerde, virüsten bedenimizi olduğu kadar psikolojimizi de korumamız gerekiyor. Stresle başa çıkmak, hem kendinizi hem de çevrenizdeki insanları daha güçlü kılacaktır. Zihinsel sağlığımızı nasıl koruyabileceğimizi, stresle nasıl başa çıkacağımızı sizler için anlattık. Ufacık bir yardımı bile olsa ne mutlu bize. 

Dikkat: Salgının yarattığı stresten en çok kimler zarar görür?

Herkesin bir olaya, krize verdiği tepkiler birbirinden farklıdır. Bu tarz olaylara verdiğimiz tepkiler aslında kendi karakterimizden ve yaşadığımız çevreden etkilenir ancak normal insanlardan daha fazla etkilenebilecek kişilere de dikkat etmemiz gerekiyor. 

Yaşlı, kronik bir hastalığı bulunanlar, çocuklar, ergenler, gece gündüz demeden çalışan sağlıkçılarımız ve daha önce psikolojik sorunları olan insanlar, bu tür durumlarda daha fazla etkilenir ve zihinsel sağlıkları risk altında kalabilirler.

Dikkat: Stresin yol açabileceği olaylar nelerdir?

Eğer kendimizi bırakır ve stresin bizi ele geçirmesine izin verirsek, günlük hayatımızı aksatabilecek olaylar ve sağlığımızı tehlikeye sokacak durumlarla karşılaşabiliriz. Hem kendi hem de çevremizdekilerin sağlığı hakkında sürekli endişelenmek, bunu bir anksiyete problemine çevirmek bu durumların en başında geliyor.

Fazla stres, iştahımızı kapatıp uyku düzenimizi de mahvedebilir. Ancak bağışıklılığımızı güçlü tutmak için yemek ve uyku düzenimizin mükemmel olması gerekir. Kronik bir hastalığımız varsa, düşen bağışıklılığımız yüzünden daha da kötüleşebilir. Moral bozukluğu yüzünden kendimizi daha fazla sigara ya da alkol tüketirken bulabiliriz. 

Koronavirüs stresiyle başa çıkmanın yolları:

Yukarıda saydığımız şeylerin hem sizin hem de çevreniz için ne kadar zararlı olabileceğini tahmin bile edemezsiniz. Bütün dünya olarak kötü bir zamandan geçiyoruz, ancak şu an güçlü durmaktan başka çaremiz yok. Yapabileceğimiz onlarca şey var, sadece stresin bizi ele geçirmesine izin vermeden, duygularımızı kontrol etmeyi başararak hem kendimiz hem de çevremiz için bir moral kaynağı olmamız lazım. 

1. Haberlere bir süre mola verin

Evet, hepimiz Koronavirüs hakkında en son gelişmeleri merak ediyoruz. Ancak eğer sürekli elimizde telefon yeni kötü bir haber var mı diye kontrol edersek beynimizi negatif düşüncelerle doldururuz. Kendinize, günün bir kısmında mola verin. Bırakın kötü haberlerden bir süreliğine haberiniz olmasın. Telefonu bir kenara koyun, televizyonu sadece dizi veya film izlemek için kullanın. Bu süre 1 saat bile olsa o an sanki dünyada kötü bir şey yaşanmıyormuş gibi hayal edin.

Haberlere bakmak yerine yapabileceğiniz pek çok şey var. Sizin için hazırladığımız, faydalı vakit geçirmenizi sağlayacak pek çok liste bulunuyor:

2. Bedeninize iyi bakın

Evde durduğumuz süre boyunca her şeyi daha fazla yapmaya başladık. Daha fazla abur cubur yemeye, daha fazla yatmaya, daha az sağlıklı beslenmeye başladık. Halbuki vücudumuzu sağlam tutmak demek, aynı zamanda güçlü bir savaşçı olmak demektir. Kötü bir durumda, vücudumuzun savaşması gereken bir düşman var karşımızda. 

Gün içinde kendinize nefes egzersizi yapabileceğiniz bir zaman ayırın. Özellikle en endişeli hissettiğiniz durumlarda derin nefes alıp vermeye çalışın, etkisini göreceksiniz. En az yarım saatinizi egzersize ayırın. Vücudunuzu güzelce esnettikten sonra yapacağınız basit bir kaç egzersiz hareketi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Dilerseniz akıllı telefonları spor hocasına dönüştüren uygulamalar için buradaki listemize göz atabilirsiniz.

3. Kendinize vakit ayırın

Zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız, kendinizi içinde kaybedeceğiniz aktiviteler bulmaya çalışın. Bu kimisi için kitap okumak olabilirken bir başkası için resim yapmak olabilir. Eğer uzun zamandır ilk defa bu kadar boş vaktiniz oluyorsa, kendinize en son “keşke zamanım olsaydı da şunu yapsaydım” dediğiniz zamanı hatırlayın. “Bugün en az 1 saat bununla ilgileneceğim” tarzında hedefler koyarak kendinize meydan okuyun.

4. Sevdiklerinizle iletişime geçin

Hepimiz bu süreçte sevdiklerimizi özlüyoruz. Ancak özlem çok değerli bir duygudur, bunu unutmayın. Şu anlık onlara sarılamasak da, olabildiğince iletişim halinde olup birbirimize destek olmalıyız. Gün içerisinde sevdiklerinizle yapacağınız 10 dakikalık görüntülü konuşmalar bile size büyük bir moral kaynağı olacaktır.

Bu süreç içerisinde, sürekli negatif düşünen, istemeden de olsa panik halinde yanlış bilgi paylaşımında bulunan insanlardan bir tık uzak durmakta fayda var. Niyetleri iyi bile olsa sizleri oldukları kuyuya çekmeye çalışmaktan başka bir şey yapmayacaklardır. Sevdiklerinize ulaşmanızı sağlayan en iyi 5 görüntülü görüşme uygulamasına buradan ulaşabilirsiniz.

5. Koronavirüs hakkında doğruluğundan emin olduğunuz bilgileri sevdiklerinizle paylaşın

Bütün dünyayı endişeyle saran bu virüse karşı ne kadar hazırlıklı olursak o kadar iyi. Riskleri, karşılabileceğimiz zorlukları, virüsten korunma yöntemlerini sevdiklerimizle paylaşalım. Ayrıca virüs hakkında konuşmak korkularımızla yüzleşmemizi sağlayacaktır. Doğruluğundan emin olduğunuz, paniğe yol açmayacak tarzda bilgileri sevdiklerinizle paylaşmaktan kaçınmayın.

Bu süreçte ebeveynler neler yapabilir?

Evlerinde çocuğu olan insanlar için her şey biraz daha zorlaşıyor. Hem evdeki gergin havadan, hem de televizyonda sürekli maruz kaldığı kötü haberlerden dolayı çocuklarda ağlama krizleri, uyku ve yeme bozukluğu, odaklanma sorunları gibi problemlerle karşılaşmak mümkün. Burada en büyük görev, ebeveynlere düşüyor. 

Çocuklarınızla Koronavirüs hakkında konuşun, bilgilendirin. Aklında birçok soru olacaktır, elinizden geldiğince doğru bir şekilde cevaplamaya çalışın. Gerekli olan bütün tedbirleri alarak onlara güvende olduklarını hissettirin. Maruz kaldıkları haberleri, interneti canlarının çok sıkılmayacağı şekilde kısıtlamak, çocukları daha sakinleştirecektir. 

Okullar her ne kadar tatil de olsa bir düzen belirleyin, böylelikle çok fazla adaptasyon sorunu yaşamayacaklardır. Ne zaman ders çalışacağını, ne zaman oyun oynayacağını siz belirleyin. Çocuklarınıza sağlıklı beslenerek, uyku düzeninizi bozmayarak rol model olun. 

Salgında görev yapan kahraman sağlıkcılarımız stresle nasıl başa çıkabilir?

Salgın sırasında insanları tedavi eden doktorlar, sağlıkçılar, virüsün yayılmasını engellemeye çalışan görevliler bu durumdan belki de hem fiziksel hem de zihinsel olarak en çok zarar gören insanlardan birisi. Yaptığınız iş ne kadar zor olursa olsun, kutsal ve karşılığı hiçbir türlü verilemeyecek işler yaptığınız bilin. Acil durum planınızı belirleyin, ilk önce kendinizi korumaya çalışın. Bu süre zarfında ailenize geçici bir süreliğine pek fazla vakit ayıramaycak olsanız da, bunun geçici olduğunu ve her şeyin düzeleceğine inanın. 

Zar zor da olsa kendinize vakit ayırmaya çalışın ve bu süre zarfında sadece kendi istediğinizi yapın. Kendinize sosyal medya da dahil olmak üzere biraz mola verin, haberlerden uzak durun.

Karantinadan yeni çıkanlar için

Hasta olmasanız bile tedbir amaçlı karantinada sevdiklerinizden uzak izole bir şekilde yaşamak çok üzücü bir durum. Psikolojinizin etkilenmes çok normal, ilk önce yaşadığınız olayları benimseyin. Karantinadan çıkmış olmanın verdiği rahatlamayla birlikte artık güvende olduğunuzu kendinize kabul ettirin. Öfkenin, üzüntünün sizi ele geçirmesine izin vermektense kendinizi kontrol edin ve gerekli olan bütün tedbirleri alın. 

Bu makalede yer alan öneriler, Dünya Sağlık Örgütü tarafından buradaki resmi internet sitesi üzerinden paylaşılmıştır.