Toplumlarda genel olarak bireylerin ağlamasının ya da insanların üzgün görünmesinin, onları diğerlerinin gözünde küçük göstereceğine dair bir görüş hâkim ve ağlamanın bizi zayıflattığı düşünülüyor.
Bu fikrin nasıl ortaya çıktığı ve toplumda ne şekilde yer edindiği bilinmese de söz konusu görüşün yanlış olduğu kanıtlandı. Gelin ağlama hakkında ulaşılan sonuçlara daha yakından bakalım.
Ağlamak duygusal zekânın işareti:
İngiliz yazar Charlotte Bronte, bir sözünde, “Ağlamak, zayıf olduğunuzu göstermez. Doğumunuzdan itibaren o hayatta olduğunuzun bir işaretidir” diyor. Biz insanlar olarak ağladığımızda bedenimizi ve zihnimizi bir nevi sıfırlıyoruz ve negatif duygulardan kurtuluyoruz. Böylece gelecekte bizi üzen durumlardan nasıl kurtulabileceğimiz konusuna daha iyi odaklanma imkânına sahip oluyoruz.
Bournemouth Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünden Profesör Roger Baker, neden ağladığımıza dair bazı görüşlere sahip. Profesör Baker, ağlamanın hiç ağlamamaya kıyasla insanları daha hızlı bir şekilde işlemden geçirdiğini söylüyor ve ekliyor: “Ancak bu sadece bir ifade paketinin parçası. Babanız ölseydi, doğal tepkiniz ağlamak olurdu.”
Acının zamanla hafiflediğini de belirten Baker, bununla birlikte söz konusu durumun, duyguları ne kadar hızlı ve dürüstçe gözden geçirebildiğimiz ve işleyebildiğimizle ilgili olduğunu da ifade ediyor.
İnsanlar Neden Ağlar ve Ağlamak Ne Anlama Gelir?
Ağlamak iyi hissettiriyor:
Dr. Judith Orloff da ağlamanın insan hayatında önemli bir rol oynadığı konusu için “Bir sorun devam etse bile ağlamak bizi daha iyi hissettiriyor” diyor. Orloff, ayrıca “Fiziksel detoksa ek olarak duygusal gözyaşları kalbi iyileştiriyor. Gözyaşlarını tutmak istemiyorsun. Ağlamak hakkındaki modası geçmiş, yanlış anlayışları bırakın. Ağlamak iyi ve sağlıklı. Üzüntü ve stresi gidermeye yardımcı oluyor” görüşünü paylaşıyor.
