Video oyunlar hayatımıza girdiğinden beri, onları oynayarak büyüyen jenerasyon üzerinde dönemsel ve birbirinden oldukça farklı etkiler bırakıyor. Bu etkilerden en belirgin olanı oyun müziklerinde karşımıza çıkıyor. Oyuncuyu oyun süresince sıkmaması, dinamik ve 'gaza gelmiş' hale getirmesi ancak oyunun dramatik atmosferine de yeri geldiğinde uyum sağlayabilmesi gereken oyun müziklerini üretmek de haliyle epey zor.
Ancak hemen herkes, yıllar önce dahi olsa oynadığı oyunların müziklerin unutmaz ve bu da bu emeğin karşılığının alındığı anlamına gelir. Oyun müziklerinin, o jenerasyonun kişiliğine bir etkisi olduğunu bile söyleyebiliriz. Çünkü özellikle 80'li yılların sonu ve 90'lı yıllar süresince oyunlarda başlayan elektronik müzik akımı, geleceği de bir şekilde etkiledi çünkü o dönemin tüm çocukları ve gençleri elektronik müzikle tanışmış oldu.
Konuyla ilgili olarak, Red Bull Radio'da yayınlanan bir seri olan Diggin' in the Carts şahane bir kaynak. Geçmişten günümüze oyun müziklerini, bu kültürü ve oyunlarda arka fonda eserlerini duyduğumuz müzisyenleri ele alan serinin 3. sezonu bugün (27 Eylül) yayınlanacak. İlk iki sezonunda özellikle Japon bestecilere odaklanarak sürdüren seri, aynı zamanda tüm dünyada oyun müzikleriyle ilgili başarılı bir kaynak oluşturuyor.
Aynı zamanda oyun müziklerinin pek çok sanatçıya ilham kaynağı olduğu da biliniyor. Fakat tüm bunların dışında oyun müzikleri aslında büyük bir pazar oluşturuyor ve büyük bir pazarlama aracı olarak kullanılıyor. Çünkü bir şarkı ile oyunun özdeşleşmesi çok olası ve bir şarkıyı bilinir kılmak oyunu bilinir kılmaktan çok daha kolay.
