En Sevdiğiniz Yemeğin Dolapta Beklemiş Son Porsiyonu Tadında Bir Netflix Dizisi: Cursed [İnceleme]

32
6
3
1
1
The Witcher’ın ikinci sezon çekimleri aksamışken Netflix’in yeni fantastik dizisi Cursed ortamı biraz yatıştırdı. Peki Cursed en az fragmanı kadar iyi bir dizi mi, fantastik dünyaları arasında hangi yere sahip? Netflix'in Cursed dizisini inceledik.

Hepimiz The Witcher’ın ikinci sezonunu beklerken Netflix, başka bir fantastik dizi ile karşımıza çıktı. Cursed, Orta Çağ'da geçen ve bugüne kadar defalarca kez izlediğimiz Kral Arthur hikayesini temel alan bir dizi. Kral Arthur ile ilgili geçmişte tam 21 tane uyarlama yapılmış olsa da Netflix bu listeye bir tane daha ekledi. 

Fantastik türde iş yapmak zordur. İzleyicinin evrene bağlanmasını sağlamak daha zordur. Cursed ne kadar başarılı, izleyicisini ne kadar kendine bağladı? Gelin birlikte bakalım... 

Netflix’in fantastik dizisi Cursed:

  • Yönetmen: Zetna Fuentes
  • Tür: Fantastik
  • Oyuncular: Katherine Langford, Gustaf Skarsgård, Devon Terrell, Daniel Sharman, Shalom Brune-Franklin, Lily Newmark

Nimue isimli gizemli güçleri olan bir kız, köyüne olan saldırıdan sonra sahip olduğu büyülü kılıcı Merlin adındaki bir büyücüye ulaştırmaya çalışıyor. Nimue’nin yolda çektiklerini ve kendini keşfetmesini izliyoruz.

Fantastik savaş efsanesi hanım hanımcık olursa ne olur?

Nimue’nin kendini arayışı dizide kötü aktarılmadı. Birçok yerde karakterin acısına ortak olabildik. Katherine Langford iyi bir oyunculuk sergiledi. Tek sorun bir savaş efsanesi olamayacak kadar narin bir bakışı ve yüzü var. Nimue karakterinin hırsını ve öfkesini suratında göremedik. Daha sert duruş sergileyecek bir oyuncuyla sonuç çok daha iyi olabilirdi. En azından elinde kılıç varken sırıtmayacak bir oyuncu bile kurtarırdı.

Zaten Netflix’in prensiplerinden biri de başrole tanınmış ve sevilen bir oyuncu koyup tüm diziyi onun çevresinde kurgulamak. Bunlar dışında Langford'un 13 Reasons Why dizisi ve Knives Out filmiyle oyunculuğunu geliştirdiğini söyleyebiliriz.

Dizideki Arthur karakteri ise oyunculuk haricinde tam bir facia. Milyon defa izlediğimiz Arthurian Fantazyası bu sefer Ali Cengiz oyunlarına kurban oldu. Netflix her dizisinde uyguladığı çeşitlilik politikasını bu dizide de uygulamak isteyince, ortaya garip bir durum çıktı. Binlerce yıllık Kral Arthur sokak serserisine döndü. Devon Terrell ise oyunculuk anlamında kötü bir iş çıkarmadı. Elindeki malzeme neyse ona göre oynadı. Kendisi geçmişte Barack Obama’nın biyografik filmi Barry’de Obama’yı canlandırmıştı. 

Genel olarak dizideki bütün karakterler karanlık olarak verildi. Merlin ise karakterin kişiliğinden olsa gerek daha da karanlık ve gizemli verildi. Hafif deli, nevi şahsına münhasır bir karakter Merlin. Onu anlamak uzun sürüyor. Ara ara -kamu Spotu edasıyla- çok düşündürücü cümleler söylüyor.

Merlin karakterine hayat veren Gustaf Skarsgård, böyle karakterler oynamak için doğmuş diyebiliriz. Geçmişte kendisini Vikings ve Westworld dizilerinde de izlemiştik. Cursed ile benzer atmosfere sahip olan Vikings’in Floki’si ve Cursed’ün Merlin’i birbirine çok benzeyen karakterler. Dolayısıyla da böyle bir altyapıya sahip olunca oyuncu iyi performans sergiliyor. En azından elinde kılıç varken sırıtmıyor.

Nimue için daha sert ve hırslı bir görüntü gerekiyordu. Onun dışında Nimue’nin hayat akışı dizide iyi verildi. Gerek "flashback" sahneleriyle olsun gerek çektiği acılarla olsun gelişimini iyi verdiler. Aklınızdaki bütün soruların cevabını alıyorsunuz.

Klişe ve vasatın bir tık üstünde senaryo var ama çeşitlilik çok iyi düzeyde:

Klişenin klişesi bir senaryo seyrettik. Defalarca kez çekilen Kral Arthur hikayesi de kabak tadı vermeye başladı. Cursed, artık suyu çıkan bu hikayeyi kendi karakter tasarımıyla tekrar yapmaya çalıştı. Bir nevi dünden kalan yemeği ısıtır gibi önümüze koydu. İzlerken klişe olmasın farklı bir hikaye izleyelim diyorsunuz ama daha ilk bölümden son bölümü tahmin edebiliyorsunuz. Cursed bize yeni bir hikaye sunmuyor. Milyonlarca kez uyarlanmış Kral Arthur hikayesini kendi karakter dizaynıyla uyarlıyor. 

Çeşitlilik fantastik kurgunun kalbidir. Cursed klişelerden beslense de çok detaylı bir evren oluşturmak istiyor, dolayısıyla da ırklar ve yan karakterler geniş bir yelpazeye sahip. Maskeli papa koruyucuları, hastalıklılar, farklı bir papa figürü, insan dışı varlıklar, ölüler kralı, kanatlı varlıklar dizinin üzerinde düşünülmüş bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Kılıç hikayesine bu kadar erken girmeyip ırkları daha fazla tanıyabilseydik, belki de daha farklı düşünürdük. Peri alfabesi ise dizinin tadı tuzu olmuş.

Dizi belli yerlerde sıkıyor. Hızlandırıp da izleyemiyorsunuz. Arada çok fazla kaçıracağınız detay oluyor. İşinize yarayacak ya da yaramayacak birçok detay veriliyor. Sahnelerin gereğinden fazla uzatılmasından dolayı da bayıcı bir hal alıyor. Yılların hikayesi artık ne yapsanız da sıkıcı oluyor. Daha kısa bölümler ve daha kısa sezon uzunluğuyla güzel bir iş olabilirdi.

Ben başrolüm bana dokunamazsınız kuralı yine işliyor:

Sinir bozucu mantık hataları da mevcut. Tabii bunlar bazılarımıza göre mantık hatası bazılarımıza göre artık sektörde klişe olmuş olaylar. Savaş sahnelerinden bahsediyoruz. Hanım hanımcık savaş efsanesi ablamız Nimue kargaşanın ortasına dalıyor. Etrafına "Ben başrolüm bana dokunamazsınız" der gibi bakıp ortada dikiliyor. Figüranlar da artık ne hikmetse arayıp arayıp bulamıyorlar.

Bu sahne hikayenin akışını bozuyor muydu? Bozmuyorsa neden bu klişeye izin verildi? Koreografiden ve görüntü yönetmenliğinden sorumlu kişiler aldığı paradan memnun değil mi? Dizinin başındaki kurtlardan da bahsetmesek olmaz. Sıkıştırıp saldırmıyorlar; bu da yetmezmiş gibi bir de ölmek için her şeyi yapıyorlar. 

Netflix elinde bir miktar para varsa hepsini aynı projeye yatırmıyor. Çok iyi bir film/dizi yapabilecekken onun yerine iki tane orta düzeyde film/dizi yapıyor. Bütçenin hatırı sayılır bir kısmını da aşırı ünlü bir oyuncuya ayırıyor. Tüm diziyi de onun etrafında kurduktan sonra izleyiciye sunuyor. Netflix, durmadan aynı içerikleri oluşturan bir seri üretim fabrikasına dönüyor.

Çizgi roman okurmuş gibi dizi izliyorsunuz:

Dizide belki de en dikkat çekici detaylardan birisi sahne geçişleriydi. Birçoğumuzu da diziye bağlayan, kopmamasını sağlayan türden bir detaydı. Çizgi roman ya da kitap okuyormuşçasına sayfa geçişleriyle çok hoş bir anlatım yaptılar. 

Görsel efektler ilk bölümlerde iyiydi fakat sonradan kötüleşmeye başladı. Fantastik bir dizide en çok dikkat edilmesi gereken konulardan biri gittikçe kötüleşti. Fantastik bir dizi çekmek zordur. İzleyicinin yeni yeni ırkları, gizemli ve karanlık karakterleri benimsemesi uzun sürer. Böyle kötü efektler de izleyiciyle evren arasındaki bağın kopmasına neden oluyor. Görüntüler genel olarak iyiydi fakat bazı yerlerde sanki görüntü yönetmeni tatile çıkmış koltuğunu da yeğenine bırakmış gibi hissettirdi. 

Sonuç olarak...

Cursed'ün işleyiş bakımından yer yer sıksa da kötü bir anlatımı var diyemeyiz. Küçük farklılıklarla izlenebilir hale gelebilirdi. Belki yarattığı evren için ikinci sezon beklenebilir. Sonuç olarak Cursed çok daha iyi olabilecekken harcanmış, ne iyi ne de kötü bir dizi. Eğer fantastik dünyaları koşulsuz şartsız bağrınıza basıyorsanız izleyin, ancak tam tersiyse hiç şans vermeyin.

32
6
3
1
1
Emoji İle Tepki Ver
32
6
3
1
1