Bundan 100 yıl önce savaş gemileri ve denizaltıların görünümüne baktığımızda çok hantal ve temel mimari ile tasarlanmış yapıları görüyoruz. Günümüzde bu olayların çok daha ötesine geçtiğimizi söyleyebilsek de geleceğin nasıl olacağını bilmiyoruz. İngiltere Kraliyet Donanması’na göre gelecek çoktan hazırlanmış durumda.
Genel hatları ile balıkları örnek alan yeni donanma, önümüzdeki 50 yıl içerisinde okyanuslarda gezmeye başlayacak. Nautilus 100 isimli donanmada, fütüristik tasarımı ile denizaltılar ve mikro-dronlar bulunuyor. Tasarımlar, dünyanın ilk nükleer denizaltısı olan USS Nautilus’un onuruna yaptırıldı.
Kraliyet Donanması’nın filo robot sorumlusu Peter Pipkin, “Sualtı savaş alanı çok zor bir çevredir ve daha uzun süreler boyunca böyle kalmaya devam edecek” dedi. Bu yüzden gelecekte kullanılan araçların daha özerk olacağını belirten Pipkin, tasarıma göre bir ana gemi ve bu ana gemiden fırlatılabilen çeşitli özerk araçlardan oluşacağını belirtti.
Bir araç ailesi yaratarak, insansız su altı araçlarının kullanılmasıyla okyanusları bir ağ gibi öreceklerini belirten Pipkin, ana gemi Nautilus 100’ün 1000 metreye kadar dalabilen özel bir akrilik malzemeden yapıldığını belirtti. Aracın içerisinde, beyin arayüzünü kullanarak tüm sistemi kontrol eden 20 kişilik alanın olduğunu belirten Pipkin, kraliyet donanmasına katılacak yeni denizaltının bir kontrol noktası olarak hareket edeceğini belirtiyor.
Donanma, geminin iki sistemle çalışacağını belirtiyor. Yüksek hızlara çıkabilen bir versiyon ve hiç kimsenin fark etmemesi için düşük hızlı sessiz modu. Nautilus 100, daha çok dronlar olarak bilinen insansız su altı araçlarıyla(UUV) ortak çalışacak. Bu araçlar gemiden fırlatılarak geminin ulaşamadığı noktalara ulaşmaya çalışacak. Bu küçük dronlar yardımıyla pek çok gizli göreve çıkılabilecek ve düşmanlar, sorunsuz bir şekilde dinlenebilecek.
Denizaltının ana silahı, “uçan balık dron” isminde bir silah olacak. Bunlar torpido ve füze sistemlerinin yerini alacak ve deniz canlılarını taklit ederek ilerleyecekler.
Projenin şu an için önümüzdeki 10-20 senede hayata geçmesi zor gibi gözüküyor. Yine de ülkelerin elinde olan teknolojileri tam olarak bilmediğimiz için bir şey söylemesek daha iyi olacak.
