Bilim insanları, okyanusların hepsine hakim olan ve standart laboratuvar koşullarında tespit edilemeyen bir virüs ailesi keşfettiler. Kafaları kurcalayan asıl açıklama ise bu virüslerin su dışında da var olduğundan şüphelendiklerini söylemeleri oldu. Hatta belki de vücudumuzun bir parçası bile olabilirler.
MIT’de görev yapan çevre mikrobiyolojisi uzmanı Martin Polz, virüslerin “okyanuslara özgü olmadıklarından” şüphelendiklerini dile getiriyor. Polz ve MIT’deki diğer bilim insanlarından oluşan ekibi, New York'taki Albert Einstein Tıp Fakültesi'nden araştırmacılarla birlikte, Massachusetts sahillerinden toplanan okyanus suyu örneklerini üç ay boyunca analiz ettiler.
Araştırmacılara göre gezegenin tamamında bulunduğu açıklanan virüslerin, çift kordonlu DNA (dsDNA) virüsleri olduğu açıklanıyor. Bu virüsler daha önce bilimsel literatüre, “kuyruksuz” (Caudovirales) sıfatıyla dahil edilmişti. Fakat durum bu kez, anlaşılması güç derecede önemli farklar teşkil ediyor.
Keşfettikleri yeni virüs türüne “Autolykiviridae” adını veren ekip, bunun için Yunan mitolojisindeki hırsız bir karakterden esinlendiklerini söylüyor. Bu karakter aynı zamanda müthiş hızından dolayı yakalanması zor bir karakterdi. Fakat sonunda yakalandı ve şimdi biliyoruz ki bu keşif, bilim insanlarının virüslerin evrimine ilişkin eksik olan halkaları tamamlamalarına yardımcı olacak.
Peki söz konusu kuyruksuz virüsler neden bu kadar garip?
Kuyruksuz virüsler, diğer virüslerdeki gibi DNA’yı kopyalayan bir protein kabuğuna sahip değiller. Bu virüsler sanki daha önce hiç tanımlayamadığımız antik bir virüs soyunu temsil ediyorlar.
Çoğu virüs sadece bir ya da iki tür bakteri ve ya hücre avlarken kuyruksuz türler, çeşitli türde onlarca farklı organizmaya taşıdığı gen kodlarını bulaştırabilirler. Bu nedenle genetik düzenleme yeteneklerinin oldukça ölümcül olduğu düşünülüyor. Elbette bu tehlike ilk etapta sadece okyanuslardaki organik yaşam için geçerliymiş gibi görünebilir.
Mikrobiyoloji uzmanı Libusha Kelly, "İzole edilen virüslerin sadece %10’u kuyruksuz virüslerden oluşurken, yaptığımız deneylerdeki mikro organizma ölümlerinin %40’ından sorumlu oldular" açıklamasında bulundu.
Bu katiller, sadece derin mavi sularda yaşamıyor olabilirler:
Eldeki verileri değerlendiren araştırmacılar, Autolykiviridae benzeri virüslerin bilim insanları tarafından başka zamanlarda da incelenip incelenmediğini anlamak için, bilimsel veritabanlarına göz attılar. Korkulan sonuç ise işte o zaman ortaya çıktı ve yapbozun eksik parçası tamamlanmış oldu.
Ekip, söz konusu virüslerin bağırsak yollarında da yaşayabileceklerini keşfettiler. Ancak insan sağlığını ne ölçüde etkilediklerine dair henüz net bir veri elde edemediler. Bu virüslerin etki alanlarının incelenmesi için yapılması gereken daha çok araştırma olduğu kesin.
Korktuk mu? E bu sefer korktuk vallahi.
