Her İnsan Beyninde Bulunan Gerçek Süper Güç: Nöroplastisite

91
25
4
2
2
Süper kahramanları görmek için filmleri, dizileri beklemeyin. Milyonlarca nöronunu, birkaç ampulu aynı anda yakacak kadar güçlü elektrikle çalıştıran beyniniz var. Bugün tüm düşünce ve inançlarımızı, tüm hayallerimizi, öğrendiğimiz her şeyi, gerçeğe dönüşen ya da dönüşmeyen tüm rüyalarımızı borçlu olduğumuz beynimizin en tuhaf özelliğine yakından bakıyoruz.

Beyin travmasından sonra karakterleri değişen, beynin bir bölümü alındıktan sonra hayatına devam eden insanlar… Bazı süper güçlerin görsel efektlere ihtiyacı yok. Tüm bunların hepsi gerçek. Beyniniz, sizi hayatta tutmak için elinden geleni yapıyor. Onu istediğiniz kadar örseleyin, sarsın, yıpratın. Yine bir yolunu buluyor, düşünüyor, sorguluyor, merak ediyor.

Bir uzvunuz eksik olduğunda vücudunuz onun yerini tam olarak dolduramaz. Ancak beyniniz bunu yapabiliyor. Normal şartlarda beynimiz, bazı işlevleri bölüşüyor. Sağ ve sol lobların ve içerisindeki birimlerin görevleri farklı oluyor.

insan beyni

Peki ya hayatına devam eden o insanlar beyinlerinin bir bölümü alındıktan sonra nasıl eksik kalmadılar? Onların beyni, alınan bölgedeki görevleri, otomatik olarak başka bölümlere devretti. Buna da tıpta “nöroplastisite” deniyor. Peki bu işlev tam olarak nasıl çalışıyor? Gelin en basit haliyle, şok edici 3 araştırma üzerinden bakalım.

Vaka 1: Beyin darbesinden sonra karakteri değiştiği gözlenen ilk insan (Phineas Gage):

phineas gage

Yıl 1848. ABD’nin Vermont eyaletinde demiryolları inşaatında çalışan işçi Phineas Gage, mesaisi sırasında yol açmak için kullanılan barutu toparlıyordu. Beklenmeyen bir anda, şiddetli şekilde patlayan barut yığını etrafa şarapnel parçalarının saçılmasına neden oldu. Bu sırada yaklaşık 1 metre uzunluğunda, 2,5 santimetre genişliğinde ve 6,5 kilogram ağırlığında bir metal çubuk mızrak gibi Gage’in kafasına isabet etti. 

Metal mızrak o kadar şiddetli fırlamıştı ki Gage’in sol elmacık kemiğinin altından girip, kafasının tam üzerinden çıkarak 30 metre uzaklığa kadar fırladı. Bu ölümcül kazanın ardından Gage hayatta kaldı. Ancak artık eski alışkanlıklarından bazılarına asla bir daha sahip olamadı. Titiz ve planlı bir hayata sahip olan Gage, savruk ve sorumsuz bir insan haline gelmişti. Bu onun hatası değildi. İşçiliği bırakıp bir şoför olmak için Şili’ye taşındı. Hikâyesi sayısız bilimsel makaleye ve psikoloji kitabına girdi. 

Travmatik bir beyin darbesi, bir insanın neredeyse bütün hayatını değiştirmişti. Daha önce de defalarca sorulan bir soru tekrar akıllara geldi: Nasıl yani?

insan beyni

Beynin yaralandığı bir kazanın ardından kişilik değişiminin gözlenmesi, insan beynine bakış açımızı değiştirdi. Gage, bu hususta detaylı olarak gözlemlenen ilk hastaydı. Beyni ve kafatası, ölümünden sonra Harvard Üniversitesi’nde yer alan Warren Anatomik Müzesi’nde incelenmeye devam etti. 

Günümüzde bile Gage ve benzeri hastalar hakkında tatmin edici cevaplara ulaşılmış değil. Ancak beyin hakkında daha çok şey biliyoruz. İnsanın en gizli süper gücü beyni, 1848’den sonra çok daha yakından tanıdık.

Vaka 2: Taksiciler ve karşı koyulamaz güçteki hafızaları (Hipokampus):

taxi driver

Londra’da otobüs ve taksi şoförleri üzerinde yapılan bir araştırma yapıldı. Her iki grup da bir taşıma aracı kullanıyordu. Ancak taksicilerin beyin yapısı daha farklı çıktı.

Taksicilerin hipokampusu, otobüs şoförlerine kıyasla daha büyüktü. Bunun nedeni belirli bir güzergahta değil, mekansal hafızanın daha önemli olduğu serbest güzergahlara sahip olmalarıydı. Yani taksiciler, çevresel haikimetlerini geliştirirken fark etmenden beyinlerini de geliştirmişlerdi. (Hipokampus ise beyinde hafızadan sorumlu birimdir.)

Bir başka vaka ise hala yaşadığı için ismi açıklanmayan 4 yaşındaki U.D.’ye ait. Talihsiz çocuğun 4 yaşından 7 yaşına kadar çeşitli nöbetler geçirdiği ve giderek güçsüzleştiği gözlemlenmişti. Doktorlar, nöbetleri durmak bilmediği için U.D. için “lobektomi” işlemi yapmaya karar kıldılar. Bu işlem, çocuğun nöbet geçirmesine neden sağ beyin lobunun 3’te birini almakla sonuçlandı.

beyin

Operasyon sonucunda U.D. nöbetlerden kurtuldu. Bir insan beyninde, standart olarak beynin sağ lobu tarafından gerçekleştirilen “insan yüzlerini tanıma” gibi yetenekler, U.D. tarafından bir süre gerçekleştirilemedi. Ancak aradan geçen kısa tedavi süreçlerinin ardından U.D. insanları tanımaya devam etti. Çünkü sağ lobundan alınan kısmın görevleri, beyninin sol lobu tarafından gerçekleştirilmeye başlamıştı.

Uzmanlar hastadaki bu beklenmedik değişimini, henüz gelişim çağında olan bir çocuk olmasıyla açıkladılar. Bir bakıma yaşlılığın, beynin “nöroplastisite” kapasitesini düşürdüğü açıklandı. Yani yaşlandıkça, beynin zorunlu durumlarda yaptığı görev transferi gücü zayıflıyordu. Fakat sonradan yapılan araştırmalar, yaşlı insanların beyinlerini fazlasıyla küçümsediğimizi kanıtladı.

Vaka 3: Büyük güç, büyük sorumluluk gerektirir! Hele hele kendiniz kontrol ediyorsanız:

hipokampus

2018’de Cell Stem Cell dergisinde yayımlanan bir bilimsel makalede, bu kez bir hasta araştırmanın merkezinde değildi. Bilim insanları, hayatlarını yitiren 14 ila 79 yaşları arasındaki 28 kişinin hipokampüslerine otopsi yaptılar. Otopsiler sırasında yaşlı bireylerin hipokampüsünde binlerce gelişimini tamamlamayan sinir hücresi tespit edildi. Yani yaşlı insanların beyninde bile sinir hücresi üretimi devam ediyordu. Bu bir başka efsane beyin mitini de çöpe atmamıza neden oldu.

Sinir hücreleri de çoğalabiliyordu. Daha doğrusu yaş fark etmeksizin beynimiz, yeni sinir hücreleri üretimiyle gelişiyordu. Yani hayatımız boyunca, yaşam standartlarımıza ve alışkanlıklarımıza bağlı olarak beynimiz dilediğimiz gibi eğitmek bizim elimizdeydi. Bazı zorunlu hastalıklar haricinde hafızamızı güçlendirebilir, bazı yeteneklerimizi geliştirirken beynimizi ömür boyu genç tutabilirdik.

nöron

Madem öyle neden “nöroplastisite” gücümüz giderek zayıflıyor? Az evvel bahsettiğimiz bilimsel araştırmanın yazarı olan Maura Boldrini, bu durumu, yaşlandıkça zayıflayan kan damarı oluşumuna ve nöron bağlantılarıyla açıklıyor.

Bilim, birikimli olarak ilerler. Yukarıdaki araştırmaların sonuçları beyni daha çok tanımamıza yol açtı. Artık yeni araştırmalar, beyinde ilerleyen yaşla kaybedilen nöroplastisite gücünü geri kazanma üzerine yapılıyor. ABD’deki Tufts Üniversitesi beyin bilimcilerinin yaptığı son araştırma, gerçekten şaşırtıcı sonuçlar verdi. Bilim insanları, nöroplastisiteyi fareler üzerinde diledikleri gibi kontrol altına aldılar. Bu güce sahip olmamızı sağlayan moleküler mekanizma keşfedildi. Doğrudan bu mekanizmayı hedefleyerek, farelerin beyninde isteye bağlı olarak nöroplastisite gerçekleşmesi sağlandı.

beyin

Bir başka deyişle yaşlılıkla kaybedilen beyin aktivitelerinin, başka bölümlere aktarılabileceği ortaya çıktı. Eğer insanlar üzerinde de yapılacak deneyler başarılı olursa, beynimizin bir sınırını daha ortadan kaldırmış olacağız. Dahası, beynin bazı bölümlerini istediğimiz gibi geliştirmek ve hayatımıza o şekilde devam etmek mümkün olacak…

Şimdi durup birkaç dakika daha gerçek süper kahramanın kim olduğunu düşünün. Çok uzaklarda aramanıza gerek yok. Gerçek kahraman, kafatasınızın tam içinde. Bu satırları okurken kendisini tanıyan, şaşırmanıza neden o müthiş yapı.

Gerçek kahraman beyninizin ta kendisi, onu boşa kullanmayın. Birgün belki bakarsınız, nöroplastisite sayesinde beyninizin yeteneklerini kendiniz tasarlarsınız.

Kaynaklar: bigthink.comThe CellXsullo Instagram (Görsel),

91
25
4
2
2
Emoji İle Tepki Ver
91
25
4
2
2