Mobil cihaz kullanan ve dijital trenleri takip eden herkesin aklında tek bir soru var: Zaten düzenli olarak para ödediğim operatör şirketim, kişisel bilgilerimi farklı gelirler elde etmek için kullanıyor mu? Ya da en basitinden, böyle bir duruma ilişkin şu ana kadar örnek teşkil eden olaylar yaşandı mı?
Geçtiğimiz yıl ABD merkezli mobil iletişim operatörü Verizon, abonelerinin trafik işlemlerini izinsiz olarak izlediğine dair iddilar ortaya çıkınca soruşturmaya maruz kalmıştı. Sonuç olarak söz konusu verileri reklam verenlere pazarladığı ortaya çıkınca FCC tarafından cezaya çarptırıldı. Ardından benzeri uygulamalara karşı farklı ülkelerde çeşitli yasalar gündeme getirildi. Buna rağmen endişeler devam ediyor.
Ortaya çıkan yeni iddialar ise bir teknoloji şirketi kurucusu olan Philip Neustrom tarafından blog yazısı aracılığıyla paylaşıldı. Yazıda, faturalandırmaya ilişkin posta kodları, gerçerli anlık konum bilgileri ve daha pek çok şeyin izinsiz olarak paylaşılabileceği vurgulanıyor.
Bu iddialara ilişkin sadece ABD merkezli operatörler endişe yaratmıyorlar. Ülkemiz dahil daha birçok yerde kullanıcı verilerimizin para kazanmak amacıyla satıldıklarına ilişkin çok fazla dosya var. Bu veriler, kendi çalışanlarını kontrol etmek isteyen dev şirketler için de önemli.
Bu konuda hizmet veren Payfone şirketinin COE’su Rodger Desai bir açıklamada bulunuyor:
"Güvenlik ve veri gizliliği konusunda çok titiz bir çerçeve mevcut. Esas mesele, dolandırıcıların girdiği meşru mobil değişim olaylarıyla gündeme gelmeli. Örneğin, bugün bir mobil bankacılık uygulaması indirirseniz, banka sizin yeni telefonunuzda olup olmadığından veya sizin gibi davranan birinin yalnızca dolandırıcı olduğundan emin olamaz. Bu durumda banka size şifre girmeniz için ekran açar. Bunlar yeni teknolojiler olduğu için güvenlik endişelerini arttıracak teknikler hala kullanımdalar."
Açıklamada, mevcut güvenlik önlemlerinin özellikle banka uygulamaları gibi kritik işlemler saylayan uygulamalar adına yeterli kalmadığı vurgulanmış. Yani bankaların bizi mağdur etmemek adına, bizim hakkımızda daha çok veriye ihtiyaçları var. Bu doğal bir durum, ancak söz konusu pazar bir defa açıldığında farklı alanlarda hizmet veren şirketler de sürece dahil olabilirler.
Çok katı onay standartları olmadan mobil operatörler, savunma grupları tarafından görevlendirilmeden verileri satıyor olabilirler. Halihazırda bu yoldan sıyrılmak için bir seçenek de bulunmuyor.
Kısaca, kişisel güvenlik endişelerinin ve bu konuda mobil operatör şirketlerinin sorumluluk üstlenerek güven sağlayıcı açıklamalar yapmaları gerekiyor. Eğer endişeler tırmanırsa tüketicilerin güvenlik tercihleri ağır basabilir ve sektördeki dengeler değişebilir.
