NASA'nın Bilim Kitaplarını Değiştirecek Kadar Önemli 10 Keşfi

61
18
3
3
1
Evren hakkında bildiğimiz çoğu şeyi NASA’ya borçlu olduğumuzu söylemek, sanıyorum yanlış bir değerlendirme olmaz. 1958 yılında kurulan uzay ajansı, 13.7 milyar yıllık bir geçmişe sahip olan bu yaşlı evrenin gizemlerini hala çözmeye çalışıyor. Biz de bundan yola çıkarak, NASA’nın bilim kitaplarını değiştirecek kadar önemli 10 keşfini sizler için kaleme aldık.

Yıldızlar, gezegenler, kara delikler, asteroitler, galaksiler ve daha nicesi, büyüklüğüyle akıllara durgunluk veren evreni oluşturan çarkların başında geliyor. Yaklaşık 14 milyar yaşında olan evren, sahip olduğu bilinmezlik ve gizemlerle, insanoğlunun her zaman en büyük meraklarından bir tanesi olmuştur. Hadi gelin, NASA'nın evrenle ilgili ufkumuzu genişleten en önemli keşiflerine yakından bakalım.

Karanlık enerji, evrenin genişlemesini hızlandırıyor

nasa

NASA’nın emektar uzay teleskobu Hubble olmasaydı, evren hakkında çok daha az şey biliyorduk olurduk. Zira Hubble’ın yaptığı pek çok keşif, evrene dair bakış açımızı önemli ölçüde genişletti.

Hubble Uzay Teleskobu’nun gerçekleştirdiği en kritik keşiflerden biri de karanlık enerjinin varlığı olsa gerek. NASA, evrendeki tüm enerjinin yaklaşık yüzde 70’inin karanlık enerjiden oluştuğunu söylüyor ve ekliyor: “Karanlık enerji, zamanla evrenin daha hızlı genişlemesini sağlıyor”

Süper kütleli kara delikler

nasa

Kara delikler, Hubble Uzay Telekosbu’nun yaptığı keşiften önce bilim kurgu kitaplarındaki bir hipotezden ibaretti. Geçtiğimiz yıllarda Dünya’ya 87,5 milyon ışık yılı uzaklıkta olan süper kütleli bir kara delik keşfeden NASA, bilime yeni bir perspektif kazandırmıştı. 

Hatırlayanlar olacaktır, bu yılın başlarında yedi gökbilimciden oluşan bir araştırma ekibi, Dünya'nın farklı bölgelerinde yer alan 13 teleskop kullanarak, yaklaşık 53 milyon ışık yılı uzaktaki bir süper kütleli kara deliğin ilk kez fotoğrafını çekmişlerdi. Güneş'in 6,5 milyar katı bir kütleye sahip olan kara delik, ünlü fizikçi Albert Einstein’ı bir kez daha haklı çıkarmıştı.

Plüton’da okyanus olabilir

nasa

NASA, 2015 yılındaki New Horizons adındaki uzay görevi ile Plüton’da geniş bir havza olduğunu keşfetti. Yüzeyden gelen fotoğrafları inceleyen gökbilimciler, Plüton’un yüzeyini kaplayan dev bir buz kabuğunun olduğunu düşünmeye başladı. 

Bu da gezegenin eskiden büyük bir okyanusa sahip olduğu anlamına geliyor. Hatta bazı araştırmalar, cüce gezegenin suyun donmadan sıvı halde kalmasını sağlayacak yalıtkan bir gaz katmanıyla sarılı olduğu yönünde fikir belirttiler. Bu kanıtlandığı takdirde, Dünya dışı yaşamın da ilk bulgularına ulaşabiliriz.

Plüton cüce gezegendir

nasa

Plüton’un cüce bir gezegen olduğu şimdilerde herkes tarafından biliyor; ancak Plüton uzun bir zaman boyunca güneş sistemimizde gerçek anlamda bir gezegen statüsüne sahipti. Hem de tam 76 yıl boyunca.

Hubble Uzay Teleskobu ve Hawaii'deki bir gözlemevinden toplanan verilerle birlikte Plüton’un aslında bir cüce gezegen olduğu belirlendi. Fakat hala bu gerçekle yüzleşmek istemeyen bazı isimler bulunuyor. Örneğin, NASA Başkanı Jim Bridenstine.

Bilim insanı olmadığı halde NASA’nın başına getirildiği için Amerikan kamuoyunda sıkça eleştirilen Bridenstine, yakın zaman önce yaptığı açıklamada, Plüton’u gezegen olarak ilan etmişti.

Plüton, 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği tarafından alınan karar gereği, ‘cüce gezegen’ olarak tanımlanmıştı.

Mars’ta yaşam olabilir

nasa

2018 yılında NASA’nın Curiosity adlı gezicisi, Mars'ta iki şaşırtıcı keşfe imza attı: Organik madde ve metan gazı. Araştırmacılar, söz konusu keşiflerin Dünya dışı yaşamın varlığını kanıtlama yolunda çok önemli bir kilometre taşı olduğunu belirtiyor.

Elbette tüm bu bulgular, Kızıl Gezegen’de yaşam var demek için yeterli değil; ancak yapılan yeni keşifler, bu çıkarıma adım adım yaklaştığımızı gösteriyor.

Jüpiter'in halkaları tozdan oluşuyormuş

nasa

1989'da NASA'nın Galileo Uzay Aracı, evrenin en ilginç çarklarından biri olan Jüpiter’i incelemeye gönderildi. Gezegen hakkında birçok heyecan verici keşif yapan uzay aracı, Jüpiter’i çevreleyen halkaların tozdan oluştuğunu keşfetti. Ayrıca Jüpiter'in dış halkasının aslında iki halka olduğunu da ortaya çıkardı. 

Kloroflorokarbon gazları, ozon tabakası için zararlıdır

nasa

Küresel ısınmanın başlıca sebeplerinden biri olan kloroflorokarbon gazları, atmosfere parfüm ve deodorant gibi ürünlerden yayılıyor. Ozon ile tepkimeye giren bu gazlar, doğaya salındıktan sonra 100 yıl boyunca kaybolmuyor. 

Kloroflorokarbon gazlarının zararlı olduğu, NASA’nın atmosferle ilgili yaptığı çalışmalarla ortaya çıktı. NASA’nın devrim niteliğindeki çalışmaları kloroflorokarbonları yasaklayan 1989'da uluslararası bir antlaşmanın önünü açtı.

Uzayda volkanlar var

nasa

Bir zamanlar, Dünya'nın volkanik aktiviteye sahip tek yer olduğuna inanırdık. Ta ki 1979'da NASA'nın Voyager 1 uzay aracının çektiği resimlere kadar. Jüpiter’in yüzeyinden çıkan gaz yığınlarını kaydeden Voyager 1, bilim insanlarına toprak ve dünyaların nasıl oluştuğu hakkında fikir verdi.

Güneş Sistemi’nde keşfedilecek daha çok şey var

nasa

Şu ana kadar Güneş Sistemi’nde 150 gezegen keşfeden NASA, gelecek yıllarda bu sayıyı artırmayı umuyor. Bilim insanları, 2003 yılında uzaya gönderilen kızılötesi uzay teleskobu Spitzer sayesinde Samanyolu galaksimizin spiral yapısını, yıldızları ve asteroitleri inceleme fırsatı yakaladılar. 

En az 200 milyar yıldız içeren sarmal bir gökada olan Samanyolu, sahip olduğu pek çok gizemle hala keşfedilmeyi bekliyor. 

Evren düşündüğümüzden daha büyük

nasa

Bir zamanlar evren hakkında bildiklerimiz, Güneş Sistemimizdeki gezegenler ve Güneş’ten ibaretti; ancak NASA, evrende çok daha fazlası olduğunu kanıtladı. Birçok bilim insanı ve diğer uzay ajansları ile ortaklaşa çalışan NASA, gözlenebilir evrende 200 milyar galaksi sistemi bulunduğunu tahmin ediyor.  

Kaynak : https://www.rd.com/culture/nasa-discoveries-changed-science-textbooks/
61
18
3
3
1
Emoji İle Tepki Ver
61
18
3
3
1