Suriyeli Sığınmacıların Çok Çocuk Yapmasının Olası Nedenleri (Evet, Evrim ve Freud Burada da İşin İçinde!)

62
3
3
2
2
Türkiye'de bulunan Suriyeli sığınmacıların sayısı son verilere göre 3 milyon 652 bin 813'ü buldu. Bunlardan 750 bin'i ise Türkiye'de doğmuş olanlar. Yaşam standartları pek de iyi olmamasına rağmen doğurganlık oranlarının bu kadar yüksek olmasının nedenlerine gelin birlikte bakalım.

Dünya tarihi ne kadar eskiyse dünya üzerinde yapılan savaşların tarihinin de o kadar eski olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 2011 yılında başlayan Suriye İç Savaşı, Suriye'yi kasıp kavururken ardında milyonlarca sığınmacı ve mülteci bıraktı. Bunlar gittikleri ülkelerde çalıştılar, evlendiler ve kendilerine bir aile kurmaya çalıştılar. 

Türkiye-Suriye sınırından gelen ve sayıları güncel verilerde 3 milyonu geçen Suriyeli sığınmacılar da Türkiye'de benzer bir şeyi yaptılar. Bir kısmı kamplarda kendisine hayat kurdu, bir kısmı ise Türkiye'nin dört bir yanına dağılıp kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalıştı. 

Savaşların en büyük tanığı küçük çocuklar!

suriyeliler

Ardında annesiz, babasız yetim çocuklar bırakan bu savaşlar neden yapılıyor sorusuna güç, para, misyonerlik gibi farklı cevaplar verilse de "mademki savaş var neden bu çocuklar savaş ortamında doğmaya devam ediyor" sorusuna verilecek cevap ise bu kadar basit değil! Sadece savaş ortamında da değil, sığınmacılar gittikleri yerlerde sosyo-ekonomik durumları ve yaşam standartları iyi olmamasına rağmen çocuk yapmaya devam ediyor. Peki psikoloji bilimi bu durumu nasıl açıklıyor?

Bir nörolog olan ve aynı zamanda psikanaliz üzerine yaptığı çalışmalarla psikanalizin kurucusu da sayılan Sigmund Freud, insanın iki temel güdüsünün olduğunu söyler: Eros ve Thanatos. Yani cinsellik ve saldırganlık.

freud

Ona göre bu iki güdü iç içedir ve birlikte çalışır. Gelin, bunların ne olduğu üzerinde biraz daha duralım:

Adını Yunan mitolojisindeki aşk, seks ve şehvet tanrısının adından alan Eros, Freud'a göre; sevgiyi, aşkı, üremeyi, türün devamını sağlayan cinsellik içgüdüsüdür. Freud, Thanatos'u ise şu şekilde açıklıyor: Eros'un tam tersidir ve tüm yıkıcı arzular bu dürtüyle ilişkilidir. Yani ölmeye çalışmak ve var olmadan önceki hale dönmeye çalışmak arzusudur. Kendimize farkında olarak ya da olmayarak vermeye çalıştığımız zararları bu dürtü ile açıklayabiliriz.

Bu teoriden hareketle şu yorumları yapabiliriz: Savaş ortamlarında ve savaşların hemen sonrasında insanlar en ilkel güdüleriyle hareket ediyorlar, bu dürtüler de saldırganlık ile cinsellik. Bu yüzden de bu ortamlarda kontrolsüz cinsel birliktelikler oluyor ve bunun doğal sonucu olarak da doğurganlık oranları yükseliyor.

Savaştan kaçan insanların daha çok üremesini Freud'un bu teorisiyle açıklayanlar olduğu gibi farklı teorilerle açıklamaya çalışanlar da mevcut. Bu farklı teorilere göre, savaştan sonra nüfusun hızla artmasının olası nedenleri şu şekilde:

1. Çocuk sayısı ne kadar çok olursa yaşama şansı da o kadar çok olur. 

suriyeliller

Bu teori için evrimsel açıdan bakan bir teori diyebiliriz. Şöyle düşünün, savaşın sınırındasınız ve güçlü olan hayatta kalıyor. Sizin mirasınız olan genlerinizi, yeryüzünde sizden sonra taşıyacak olan kişinin ne kadar güçlü olduğunu bilmiyorsunuz. Bu yüzden ne kadar çok çocuk olursa genlerim yeryüzünde o kadar çok kalır düşüncesi bilinçaltınızda oluşabilir. 

2. İbni Haldun'un da dediği gibi, coğrafya burada kader olabilir.

mülteciler

Savaşlar günümüzde daha çok Orta Doğu'da yani genel olarak gelişmemiş toplumlarda yapılıyor. Bu toplumların önemli bir kısmında insanların övünme aracı genel olarak sahip oldukları mal, mülk ve erkek evlat sayısı. Özellikle erkek evlat sayısının çokluğunun istenmesi çocuk sayısını artırıyor olabilir. Nedeni ise örneğin 6 kız çocuğu olan bir çiftin erkek çocuk sahibi oluncaya kadar çocuk yapmaya devam etmesi. 

Bir diğer neden olarak da din söylenebilir. Suriye örneği üzerinden gidersek eğer bu toplum din olarak İslam'ı benimsiyor. İslam dininde ise Hz. Muhammed'in "Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim." (Beyhakî, VII/81) tarzındaki hadisleri de bu toplumlarda görülen yüksek doğurganlığın nedenlerinden biri olarak gösterilebilir.

Bu, sadece oralara has bir durum değil aslında. İstatistiklere bakıldığında Türkiye'nin doğusunda da hala aileler en az 8-10 çocuklu. Tabii bunun ardında başka dinamikler de olabilir. Örneğin bu bölgelerde geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olması ve bu işlerin de daha çok insan gücüne dayanması gibi. Dolayısıyla çocuklar birer işçi olmaları için doğuruluyor olabilir. 

3. Savaştan sonra gelen rahatlama hissi: Baby boom

baby boom

1946 yılında II. Dünya Savaşı bittikten sonra tüm dünyada hızlı bir nüfus artışı yaşanınca bilim insanları bu dönemi 'baby boom' olarak adlandırıp nedenini araştırmak istediler. Nedenlerinin şunlar olabileceğini buldular: askerlerin savaştan döndükten sonra üremek istemesi, ekonominin iyileşmeye başlamasıyla kalabalık ailelerin istenmesi, savaşla azalan nüfusun ve yok olan büyük ailelerin yerine konmak istenmesi, hükûmetlerin bu dönemdeki nüfusu artırmaya yönelik politikaları.

Bu nedenlerle birlikte bir diğer neden de savaştan sonra gelen rahatlama hissiydi. Dolayısıyla savaşın ağır şartlarını atlatmış Suriyelilerin, savaşın olmadığı görece daha güvenli bir ülke olan Türkiye'ye gelmeleri, kendilerini güvende hissetmelerine ve rahatlamalarına neden olmuş olabilir. Bu da tabii beraberinde burada yeni bir hayat kurmaya çalışma, aile oluşturmaya çalışma ve çok çocuk yapma olgusunu beraberinde getirmiş olabilir. Bu verileri sayısal değerler üzerinde de görebiliriz. Örneğin o dönemde yani 2015'te Suriye'de doğum oranları %2.55 iken aynı yıl Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar üzerinde yapılan araştırmalarda doğum oranlarının aslında %3.2-4.3 değerleri arasında olduğu görüldü.

4. Doğum kontrol yöntemlerine uzak kalmak

doğum kontrol

Yapılan bazı araştırmalarda, Suriyeli sığınmacıların aslında çok erken yaşlarda evlendiği/evlendirildiği yani çocuk evliliklerinin (%25) çok yaygın olduğunu göstermiş. Araştırma sonuçlarından bir diğeri de bu bireylerin aslında doğum kontrol yöntemleri hakkında da yeteri kadar bilgi sahibi olmadıkları. Bu bireylerle yapılan konuşmalardan elde edilen verilere göre erken yaştaki evliliklerin ardındaki mantık, kız çocuğuna görece daha güvenli ve rahat edebileceği  bir ortam sunmak.

Yani aileler kız çocuklarının rahat edeceğini düşünerek onları erken yaşta evlendiriyorlar. Bu durum da erken yaşta evlenen bu bireylerin eğitimlerini tamamlayamamasına, ekonomik sıkıntılarla boğuşmasına, doğum kontrol yöntemleri hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmamasına ve erken yaşta çok çocuk sahibi olmasına yol açıyor olabilir.

Tüm bunlardan hareketle bu durumun oluşmasının ardında tek bir mekanizmanın olmadığı ve yukarıda listelenenlerden farklı nedenlerin de olabileceğini söyleyebiliriz.

Not: Bu yazı herhangi bir grubu yargılamak amacıyla yazılmamıştır. Var olan bu durumun nedenleri, sosyolojik ve psikolojik analizler yapılarak bulunmaya çalışılmıştır. 

Kaynaklar: Göç Dergisi, Mülteciler Derneği, Psychology TodayNational Library of Medicine

62
3
3
2
2
Emoji İle Tepki Ver
62
3
3
2
2