Battlefield 1 çok iyi bir hikâye moduna sahipti. Farklı savaş hikâyelerini bizi de çamur ve kana bulayarak aktarmıştı. Ancak bunu yaparken çoğunluk yerine kişisel hikayeler bize aktarılmıştı. Yani savaşın bütününü görmekten çok kişilerin yaşadıklarına tanıklık etmiştik. Gerçekliği içerisinde barındırsa da tabii ki bir oyundan bekleyebileceğiniz gibi “tek kişilik orduları”, tank savaşlarını, abartılmış patlamaları da eklemesiyle gerçeklikten biraz uzaklaşmıştı.
İkinci Dünya Savaşı insanların farklı farklı yorumladıkları bir savaş olduğu için EA’in bu olayı nasıl ele alacağını beklemek her zaman heyecanlı olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nı konu alan Battlefield 1 ile eski anlaşmalar uğruna binlerce insanın öldürüldüğü ele alınmıştı. Devam niteliğindeki bu oyunda ise İkinci Dünya Savaşı iyiyle kötünün savaşı olarak ele alınmış durumda. Örneğin itilaf kuvvetleri iyi bir amaç uğruna savaştıklarını bilirken Nazilerin insanlıkla hiçbir ilgisi olmayan büyüyen bir güç oldukları aktarılmış. Oyunlar uzun bir süredir bu hikaye çizgisinden sapmış değiller.
Olayın bütününü ele almaktansa kişisel tecrübelerle yürüyen Battlefield 5 bu nedenle farklı bir bakış açısı getirmekte. İkinci Dünya Savaşı’ndaki fikirlerin ve betimlemelerin aksine Battlefield 5, düşman hattındaki bir tankta mahsur kalmış bir komutanın tecrübesini yansıtmayı tercih etmiş. Oyunda Churchill’in o zamanlardan kalma kalitesi düşük ses kayıtlarını duymuyor ya da Hitler'in adının geçtiğini görmüyorsunuz. İkinci Dünya Savaşı fikirler ve görüşler açısından daha yoğun bir savaş olsa da Battlefield 5’in standardın dışındaki bu yaklaşımı oyuncular için daha farklı bir oyun ve savaş tecrübesi sunacaktır.
