'Bu benim doğrum' adlı yeni bir çalışma, düşünme süreçlerinin, beyni nasıl eğip bükebileceğini araştırdu. Ben-Gurion ve Hebrew Üniversitesi'ndeki psikologlar, 'önyargı ve görüş' olarak adlandırılan şeylerin bizleri gerçeğe ulaştırmak için çok hızlı bir şekilde çalışan organizmalar olarak tanımlıyor.
Ekip birçok konu hakkında deneyler yaptı. Deneyin katılımcıları, bazı dil bilgisi konuları hakkında hızlı cevap vermek zorunda bırakıldı ve sonrasında sonuçlar incelendi.
Bilim insanları, deney boyunca katılımcıların kişisel görüşleri ile dil bilgisi aynı olduğu zaman olaya daha doğru yaklaşabildiklerini buldu. Daha açık bir şekilde açıklamamız gerekirse öğrencilerin düşündükleriyle olanlar aynı olunca, öğrenciler doğruyu ve yanlışı daha kolay ayırt edebiliyordu.
Diğer bir deneydeyse araştırmacılar, yarı doğru yarı yanlış 88 dil bilgisi sorusuna maruz bırakıldı. Cümleler 2 saniye boyunca ekranda belirdi ve bir cevap verildikten sonra da ekranda 2 saniye kaldı. Katılımcılar, cümlenin doğru ya da yanlış olduğunu kısa bir süre içerisinde çoğunlukla bulabildi.
Bu görevden sonra ise katılımcılara tümüyle doğru cümleler gösterildi. Araştırmacılar, iki testi ilişkilendirerek değerlendirdi. Psikologlar, bunun sonucunda görüşleri sorulduğu zaman katılımcıların cevaplama süresinin uzadığını gördü. Yani bilinçsizce verdiğimiz cevapların doğruluk oranı çok daha iyi ve kısa süreli.
Psikologlara göre insan çok da kendinin farkında bir varlık değil. Bununla birlikte kendinin farkında olmak, insan için kimi zaman olumsuz bir sonuç doğurabiliyor. Ancak gerçek şu ki; bazen fikirlerimiz doğruların önüne geçebiliyor.
