Işınlanma dediğimiz taktirde birçok kişinin aklında canlanan şey, bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz, bir noktadan başka bir noktaya bir bütün halinde gönderilmek ya da gitmek geliyor. Ancak ışınlanma, tam anlamıyla bu şekilde olmayabilir.
Aslında ışınlanma, bir noktadan başka bir noktaya maddenin kendisinin değil de, bir halinin gönderilmesi üzerine dayanıyor. Bu noktada fizikçiler, faks makinesi örneğini veriyorlar. Bulunduğumuz yerden, başka bir yere faks çektiğimiz zaman, kağıdın üzerindeki yazılar, başka bir kağıda yine 'yazı' olarak aktarılıyor. Yani alıcı makine bilgiyi alıyor ve zaten kağıt formuna sahip hammaddeye bilgiyi işliyor.
Çin'in Micius uydusunda bir foton alıcısı bulunuyor. Bu sayede araştırmacılar, fotonlar uzayda daha kolay hareket edebildikleri için uydu bağlantısıyla 'fotonları ışınlama' üzerinde çalışıyorlar. Ancak her zaman başarılı olunmuyor çünkü atmosfer koşullarının değişmesi, parçacıkların yoldan çıkmasına neden olabiliyor.
Bu noktada Çinli ekip laboratuar ortamında parçacıklar yaratıp, bunları Micius uydusuna yolladılar. Uyduda hassas bir foton alıcısı bulunduğu için, alım da gerçekleşti. Böylesi bir foton ışınlaması için araştırmacılar, "Şimdiye kadar yapılan ilk güvenilir ve ultra uzun mesafeli kuantum ışınlamasıydı." dediler.
Kuantum ışınlamasının en büyük amacı ise kurulacak işletim sistemlerinde korsanların erişim sağlamasını engellemek. Ayrıca yapılacak kuantum şebekelerinde mali işlemlerin yapılmasında ve bilgilerin aktarımında kullanılabileceği düşünülüyor.
Ayrıca Oxford Üniversitesi'nden Ian Walmsley, "Aşılması gereken birçok engel bulunuyor. Ancak bazı şeylerin dönüşmesini sağlayacak değişimler bu şekilde başlar." dedi.
Şu an için, filmlerde görmeye alışkın olduğumuz gibi bir 'ışınlanma'dan söz edemiyoruz. Yine de bugün yapılabilen foton parçacığı ışınlaması, ilerleyen dönemlerde insanlar için kullanılabilecek mi? Bilemiyoruz ancak bilim ilerlediği müddetçe 'ışınlanma'nın da etkisi değişecek ve belki daha da genişleyecektir.
