Gelecekte Yaşlılar da Genç Görünebilir, Hem de Estetiksiz: İşte Bu Konuda Fareler Üzerinde Yapılan Çalışmalar

2
1
1
0
0
Bilim dünyası yaşlanmanın önüne geçebilmek ve bu süreci yavaşlatabilmek adına çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Yaklaşık 10 yıl önce fareler üzerinde yapılan iki farklı deney, yaşlanma sürecinin geri çevrilebilmesi noktasında bilim insanlarını bir hayli heyecanlandırdı.

İlk deneyde, farelere bir tür kimyasal veren ve bu maddenin yaşlanma üzerinde herhangi bir etkisinin olup olmadığını gözlemleyen araştırmacılar; bahsi geçen “gençlik ilacı”nın verilmesinin ardından yaşlı olanlarının, altı aylık farelerle aynı etkilere sahip olduğunu keşfetti. Bir diğer deneyde ise dört molekülün karışımından oluşan Yamanaka faktörünün farelere enjekte edilmesi, aynı şekilde hayvan hücrelerinde bir gençleşme eğilimi gösterdi.

Yaşlanmayı tersine çevirip gençleşmeyi hedefleyen bu çalışmalar, şimdilerde fareler üzerinde test edilse de bilim insanları, daha fazla çalışma ve testlerle insanlar üzerinde de bu etkinin görülebileceğini öngörüyor.

Araştırmacılar mutasyonların geri çevrilemediğini bildikleri için, mitokondri DNA’sının yaşlanmayla beraber mutasyona uğraması yoluyla, ilk etapta bu sürecin geri döndürülebilmesinin mümkün olduğunu pek düşünmüyordu. 

Prof. Dr. Sinclair ve grubu, bu ihtimalin az da olsa mümkün olabileceği düşüncesiyle laboratuvarlarında farelerden SIRT 1 genini kaldırmayı deneyerek işe başladı. SIRT 1 geni kaldırılan fareler, kısa bir sürede yaşlanma belirtileri göstermeye başlamıştı. 

Profesör ve ekibi, gen kaldırma işlemiyle farelere ait mitokondrilerin işlevlerinde bozulmalar görse de çoğu mitokondri proteininin normal seviyelerde kaldığını görünce bir hayli şaşırdı. Yalnızca bu organel genomu tarafından kodlananlarda bir düşme eğilimi vardı. 

Bu durumun bilim dünyasına aykırı olduğunu ifade eden araştırmacılar, NAD (Nikotin Amid Dinükleotit) adı verilen molekülün, hücre çekirdeği ile mitokondri genomu arasında gidip gelerek bilgi aktardığı ve koordinasyon sağladığını keşfetti. 

Hücrelerde mitokondri ve genom arasındaki akış oldukça sağlıklıydı ve bu noktada SIRT 1 geninin rolü yalnızca aracılık yapmaktı. 

Yeterli NAD seviyesinin yaşla beraber düşmesinin sebebi ise halen kesin olarak tespit edilememiş durumda. Vücutta yeterli NAD olmadan SIRT 1 proteini, HIF-1 ismi verilen yapıyı uzaklaştıramıyor ve bu durumda HIF-1’in artışıyla çapraz gen etkileşiminde bir kaosa neden oluyordu. 

Kısaca bu etkileşim bozukluğu, hücrenin enerji üretme kabiliyetini yitirmesine sebep olarak yaşlanma ve birtakım rahatsızlıklara davetiye çıkarmakta.

Bu durumda yaşanan bozulma, mitokondrinin hızlı bir şekilde fonksiyonunu yitirmesine ve yaşlanma belirtilerinin görülmesine sebebiyet verir.

Bu gelişmeleri gözlemleyen bilim insanları, hücrelerde üretilen NAD miktarını arttırarak, mitokondri fonksiyonunu hızla arttırabileceğini keşfetti. Bu maddeden günlük olarak yeterli miktarda alınırsa, yaşlanmayla gelen bazı sorunlar rafa kaldırılabilirdi

Ayrıca HIF-1 proteininin kanserle de önemli bir ilişkisinin olduğu tespit edildi. HIF-1, normal şartlarda vücut oksijensiz kaldığında harekete geçiyor ve yaşlanana kadar sessiz kalıyordu. Bu doğrultuda yaşlanma meydana geldikçe kanser riskinin artışının da HIF-1 proteinine bağlı olduğu ifade edildi. 

Fakat bilim insanları, DNA’nın zaman içerisinde zarar görmesinin ya da telomerlerin kısalmasının hiçbir zaman değişmeyeceğini ve bu ilacın tek başına “yaşlanma tedavisi” olmadığının altını çiziyor.

Konuyla ilgili çalışmalara devam eden bir diğer araştırmacı Dr. Gomes, “Yaşlanmanın birçok etkeni olduğundan ortada tedavi edilecek tek bir unsur yok. Tüm yaşlanma etkenlerini tedavi etmek de bu yüzden oldukça zor.” olduğunu ifade etti.

Bu araştırmayı en başından yürüten Prof. Dr. Sinclair ve ekibi, birkaç yıl içinde deneylere başlamak istese de; Dr. Gomes, bu tedavinin insanlarda denenmesi için daha birçok araştırma ve çalışmanın yapılması gerektiği vurguluyor. 

Prof. Dr. Tim Spector da aynı görüşü paylaşır nitelikte konu ile ilgili şunları söylüyor: “Yaşlanma sürecinin bazı kısımlarının tersine çevrilebilir olduğu bulgusu oldukça heyecan verici. Ama fareler üzerinde yapılan deneylerle insanlarda yan etki bırakmayacak şekilde yaşlanmanın gerçekten de geri alınabileceğini kanıtlamak arasında büyük fark var.” 

Araştırmacılar şimdilerde farelerde NAD üreten bileşiğin uzun vadeli sonuçlarına ve fareyi bir bütün olarak nasıl etkilediğine de bakıyor.

Bunun yanında bileşiğin nadir görülen mitokondriyal hastalıkları ve Tip 1-Tip 2 diyabet gibi daha yaygın hastalıkları güvenli bir biçimde tedavi etmek için kullanılıp kullanılmayacağının çalışmaları sürüyor. 

Prof. Dr. Sinclair, bileşiğin farelere daha sağlıklı ve daha uzun bir yaşam vadedip etmeyeceğini de çalışmalarına etkilemeyi planlıyor.

Yaşlanmayı geri çevirebilme amacıyla fareler üzerinde yapılan bir diğer deneyde ise ABD’deki araştırmacılar, sağlıklı hayvanları yaşlı hücreleri tazeleyen ve yaşlanmanın etkilerini ölçmek için kullanılan biliyolojik belirteçlere göre, daha genç yapan bir tür gen terapisi oluşturdu.

Yaşa bağlı birçok hastalığın bu yaklaşımdan yararlanabileceğini ifade eden bilim insanları, eğer bu gen terapisinin sağlık sorunlarıyla mücadele edebildiğinden %100 emin olabilirlerse, bu bulgunun tıp dünyasına büyük oranda katkısı olabileceğini ifade etti.

Bu deney farelere ait yetişkin hücreleri, Yamanaka faktörleri olarak bilinen dört molekülün oluşturduğu bir karışımla, vücuttaki neredeyse her dokuyu oluşturabilen genç kök hücrelere geri döndürebilmeyi hedefliyordu. 

Araştırmacılar birkaç ay boyunca Yamanaka faktörleri alan farelerin, özellikle ciltleri ve böbrekleri olmak üzere birçok yönden daha genç hayvanlara benzediğini keşfetti.

Hayvanlar 12 ila 15 aylıkken yapılan deneyler, 1 ay süreli uygulamada başarısızlık gösterirken, 7-10 ay aralığında uzun süre gerçekleştirildiğinde gençleştirmenin daha etkili olduğunu doğruladı.

Fakat deney ile ilgili araştırma ve çalışmalarını sürdüren bilim insanları, Yamanaka faktörlerini insanlar üzerinde deneme konusunda henüz çok emin değil. Bunun nedeni, yeniden programlanmış hücrelerin teratom ismi verilen kanserli doku kümeleri oluşumuna sebebiyet verebilme ihtimali oluşu.

Çalışmaların son aşaması dokuların bu tür riskler olmadan gençleşebileceğini büyük oranda gösterse de, uzmanlar yaşlı insanları gençleştirmek için Yamanaka faktörlerini kullanmak yerine, hücreleri etkili ve güvenli bir biçimde kısmen yeniden programlamak amacıyla yeni ilaçlara ihtiyaç duyulabileceğini düşünüyor.

fare deneyleri

Araştırma grupları, yaşlanmayı tersine çevirebilmek ve bu uygulamalardaki riskleri en aza indirmeyi hedefliyor ve Yamanaka faktörlerinin zamanlanması, kombinasyonu ve dozu üzerinde çalışmalarına devam ediyor.

2
1
1
0
0
Emoji İle Tepki Ver
2
1
1
0
0