Görüntüsü sebebi ile Güneş Sistemimizin en dikkat çeken, en ilginç duran gezegeni muhtemelen Satürn'dür. Bunun nedeni ise, adeta bir imza edasıyla yörüngesinde bulunan halkalarıdır.
Fakat size Güneş Sistemimizde aslında tek halkası olan gezegen Satürn değil desem?
Güneş Sistemimizinde, Güneş'e uzaklık olarak Dünyamız ve Mars'tan sonra gelen Jupiter, aynı zamanda 9 gezegen arasında da en büyüğü konumunda. Biz genelde fotoğraflarda (ya da bilgisayar ortamında hazırlanmış görsellerde) Jupiter'i soluk, durgun bir gezegen gibi görüyoruz. Ancak, yeryüzünde devasa gaz bulutlarının ve bu bulutların oluşturduğu muazzam fırtınaların dışında, Jupiter'in bir de Satürn'ünkilere benzeyen halkaları mevcut.
Satürn'ün halkaları, genellikle parçalanmış ya da oldukça küçük boyutlarda asteroitlerin, gezegenin çekim kuvvetine kapılması ile oluşmakta. İşte Jupiter'de de aynı bu şekilde, kaba tabirle "uzay tozundan" oluşmuş halkalar mevcut. Ancak Jupiter'in halkları kütle olarak Satürn'ün halkalarından çok daha az olduğu için Güneş ışınlarını yansıtamaz. Bu da, Jupiter'i gözlemlediğimizde, halkaları görememize neden olur.
Aslında bu halkalar ilk olarak 1979 yılında NASA'nın Voyager 2 uzay aracı tarafından çekilen fotoğraflarda ortaya çıkmıştı ancak, halkaların kaynağı tespit edilememişti. Söz konusu gizem ise 1995-2003 yılları arasında Jupiter'in yörüngesinde dolaşan Galileo uzay aracı tarafından çözüldü ve bu uzay aracı, bu halkaların yakınlardaki küçük uydular üzerindeki göktaşı çarpmalarından kaynaklandığını doğruladı.
Halkalar, Jupiter'e yakınlıklarına göre üç farklı şekilde karşımıza çıkmakta. Jupiter'e en yakın olan Halo halkası. Orta kısımda ise Main(Ana) halka, en dışta ise iki katmanlı Gossamer halka bulunmakta.
