Rüyaların Nasıl Oluştuğu ile İlgili Yeni Bir Varsayım Ortaya Atıldı

12
4
2
0
0
Günümüzde rüyaların nasıl oluştuğu ile ilgili 8 varsayım mevcut. Her biri bilim insanları tarafından sert eleştirilere maruz kalan bu varsayımlara bir yenisi daha eklendi.

Fizyoloji uzmanlarının çoğu, rüyaların, uyku sırasında beynin çalışmasının yan etkisi olduğunu varsayıyor. Rusya Bilimler Akademisi’nde görevli bilim insanı İvan Pigarev de söz konusu bu varsayımı destekleyen kişilerden.

Pigarev’e göre rüyalar şöyle oluşuyor: İnsan uyanık olduğunda dışarıdan gelen uyarıları alan sinir uçlarındaki sinyaller beyin kabuğuna ulaşıyor ve buradan hislerin oluşumundan sorumlu olan bölgeye gidiyor. Pigarev, beynin ön bölgesinde bulunan bu yapıların bazal ganglionlar olduğunu tahmin ediyor.

Buradaki nöronlar, görüntülerin oluşmasına bağlı olarak uyku halindeyse akımın yönü değişiyor. Sinyaller dışarıdan değil de vücudun farklı yerlerinde bulunan iç sinir uçlarından gelmeye başlıyor. Bu sinyaller, rüya sırasında nöron aktivitesinin görüntüsünü belirliyor. Uyuduğumuz sırada dışarıdan hiçbir bilgiye ulaşmadığımız için bilincimiz devreden çıkıyor fakat bazı sinyaller algılama bölgesine ulaşıyor ve uyanık olduğumuzda hislerin oluşmasından sorumlu olan bazal ganglionlarla çarpışıyor. Bu sayede sesten başka bir şey olmayan bazı imajlar, bilincimize sızmış oluyor.

Eğer bu varsayımı kabul edersek, rüyaların herhangi bir fonksiyonel anlamının olmadığı, sadece uykunun yumuşak ve zararsız bir patolojisi olduğu ortaya çıkıyor.

Harvard Üniversitesi profesörlerinden Deirdre Barrett da rüyayı, sorunların çözümü için kaynakların mobilizasyonu olarak tanımlıyor. Barett, insanın beynin uyku esnasında daha aktif ve yaratıcı olduğuna inanıyor. Alman Dr. Ernest Hartmann’ın modern rüya teorisi, ‘insanı olumsuz deneyimlerden kurtaran tedavi edici bir mekanizma’ yönünde. 

12
4
2
0
0
Emoji İle Tepki Ver
12
4
2
0
0