Dünya dışında yaşam arayışı, her ne kadar aklımıza ilk olarak 'bizim gibi' düşünebilen, gelişmiş canlıları akla getirse de aslında durum yalnızca bundan ibaret değil. Özellikle Güneş sistemimizdeki gezegenlerde ve uydularında devam eden yaşam arayışları, ilk düşüncenin aksine daha çok mikroskobik canlı arayışı üzerinde şekilleniyor.
Bu noktada Satürn'ün uydusu Enceladus sık sık gündeme gelmeyi başaran uydulardan bir tanesi. Buzlarla kaplı bir yüzeyin altında dev okyanuslar saklayan Enceladus'un okyanuslarının hidrotermal bacalarla dolu olduğu keşfedilmişti. NASA tarafından yürütülen bir araştırmayla ortaya çıkan bu bilgiler, uydunun okyanuslarında yaşam izleri olabileceğine işaret ediyordu.
Ayrıca Enceladus üzerinde gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda uydunun üzerinde bulunan çatlaklardan püsküren buzun içeriğinde dihidrojen (H2) ve metan (CH4) dahil olmak üzere çeşitli karbon içeren organik bileşikler tespit edilmişti. Ancak en son araştırmalar bunun doğrudan yaşama işaret etmeyeceğini, Enceladus'un Dünya'da görmediğimiz türden bazı metan üreten abiyotik reaksiyonların olabileceğini öne sürüyordu. Yeni bir araştırma ise Enceladus'ta yaşam konusunu yeniden gündeme getirdi.
Abiyotik faktörler durumu açıklamak için tek başına yeterli değil:
Arizona Üniversitesi Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Bölümü'nde görevli bir bilim insanı olan Régis Ferrière ve ekibi, ortaya çıkan 'şaşırtıcı derecede yüksek' metan miktarının yalnızca abiyotik faktörler ile tam olarak açıklanamadığını gösteren yeni bir araştırma gerçekleştirdi. Çalışmada çeşitli mikrop popülasyonlarının metan salınımına ne oranda sebep olabileceği gibi bazı konu başlıklarıyla ilgili çeşitli simülasyonlar oluşturuldu. Ortaya çıkan sonuçlar, abiyotik faktörler ile açıklanamayan salınım miktarlarını tutarlı şekilde karşılamayı başardı.
Araştırma sonuçları her ne kadar doğrudan 'Enceladus'ta yaşam var' demeye yeterli olmasa da, Ferrière bu alanda yürütülen çalışmaların önemli olduğunu ve yaşam ihtimalinin henüz reddedilemeyecek kadar olası olduğunu ifade ediyor. Gelecekte yürütülecek çalışmalar ile durumun netliğe kavuşacağı düşünülüyor.
