Kuşkusuz modern uygarlık tarihinin en etkili isimlerinden biri İsa’dır. Bununla birlikte; varlığını, faaliyetlerini ve ilgisini kuşatan tartışmalar binlerce yıldır aralıksız olarak devam ederken, çok az araştırmacı onun nasıl göründüğünü sorgulamamıştı bile.
Çoğumuz İsa'nın sahip olduğu geleneksel görüntüyü yukarıdaki gibi biliriz. Leonardo da Vinci'nin Son Akşam Yemeği ve Diego Velazquez'in Cristo Crucificado'yu da içeren bir dizi ünlü sanat eserinden orataya atılan görünümleri birbirine yakın olsalar da söz konusu sanatçılar İsa ile farklı dönemlerde yaşamışlardır, ilhamlarından ve söylentilerden yola çıkarak kendisini resmetmişlerdir. Sonuç olarak sık, uzun, akıcı saçlı, uzun boylu ve açık tenli olarak resmedilmiştir. Gerçek şu ki İsa'nın yaşamış olduğu bildirilen dönemde Galilea bölgesinden (şimdi kuzey İsrail'de) erkeklerin fenotipleri ise bu görsellere hiç uymamıştır. Bu durum da İsa’nın gerçekte nasıl göründüğüne ilişkin soruyu daha önemli hale getiriyor.
Bir yüz rekonstrüksiyonu uzmanı ve eski tıp ressamı Richard Neave, ilk yüzyılda İsa ile aynı bölgede ve aynı dönemde yaşamış tipik sakinlerin yüzünü yeniden canlandırdı.
İsrailli arkeologlarla birlikte çalışan Neave, Kudüs'teki bölgede bulunan üç tane kafatası ele geçirdi. Daha sonra kafataslarının 3D kesit görüntülerini oluşturmak için bilgisayarlı tomografi kullandı ve yüz hatlarının tam yapısına kavuşmuş oldu.
Sonrasında Neave, bu insan kafatasının 3D bir dökümünü yapabildi. Gerçekçi dokular ve dolgunluklar bir bilgisayar programı aracılığıyla oluşturuldu. İsa'nın gerçek benzeyebileceği bir model oluşturulmasına rağmen ekip; saçını, gözler rengini ve ten görünümünü tahmin etmek için bölgenin arkeolojik alanlarında bulunan eski çizimlere güvenerek devam etti. En sonunda nihai olarak şu görüntü elde edildi:
Bu model, İsa'nın nasıl göründüğüne dair kesin bir tarihsel model olarak alınmamalı, ancak onun ortaya çıkış biçiminin doğru bir tasvirini temsil ettiği gereği de göz ardı edilmemelidir.
