İnsanlık Tarihi Boyunca Yapılmış En İlginç 5 Deney

123
15
4
2
1
Bilim olmadan, gelişme ve ilerlemenin olabilmesi mümkün değil. Ve bilimin, daha doğrusu bilimsel çalışmaların-araştırmaların olabilmesi için de deneyler şart.

İnsanlık tarihi boyunca sayısız mucit, bilim insanı vb. nice deneyler gerçekleştirdi. Kimileri tuhaf, kimileri komik, kimileri hayranlık uyandırıcı. Bazı deneyler ise şaşırtıcı ve hatta ürkütücü. İşte bu haberimizde, en fazla tartışılan ve dolayısıyla hafızalara kazınmış en ilginç 5 deneyi seçtik...

Delgado deneyleri

Jose M. R. Delgado, adını bütün dünyaya, gerçekleştirdiği birbirinden ilginç deneylerle duyurmuş bilim insanlarından birisidir. Ve bu deneylerinden biri de, 1964 senesinde, hayvanların beyinlerine elektrotlar monte ederek onları bir kumandayla yönlendirebileceğine ve davranışlarını kontrol edebileceğine inanmasıyla başladı. 

İlk olarak bir boğa üzerinde çalıştı. Matador gibi hazırlandı, boğanın beynine elektrotlar yerleştirdi ve deneyi uygulamaya koyuldu... Bir elinde kırmızı bir pelerin, bir elinde bir uzaktan kumandayla arenaya çıktı. Boğa serbest bırakıldı. İplerinden kurtulan boğa, arenada hızlı vücut hareketleriyle dolaşan Delgado’ya doğru koşmaya başladı. Seyircilerin korku dolu bakışlarına karşın Delgado, elindeki kumandada bir tuşa basarak boğayı durdurmayı başardı. Kumandanın bir başka düğmesine bastığında ise, boğa ondan kaçmaya başladı. Böylece, deneyi başarıya ulaşmış oldu.

Başka pek çok bilim insanı, Delgado’nun deneyini çürütmek için deneyler yaptı. Fakat Delgado durmadı ve maymunları esnetebileceğini, kedileri saldırganlaştırabileceğini gösteren yeni deneyler gerçekleştirdi ve bu deneyleri de başarıya ulaştı! Delgado’nun deneyleri, beyindeki elektriksel uyarımla kimi hastalıkların iyileştirilebilmesi, engelli kişilerin iletişim kurabilmesi ve bilgisayar kullanabilmesi, protez organların kontrol edilebilmesi gibi birçok gelişmenin önünü açtı.

Stephenson deneyi

Hayvan davranışlarını ve öğrenmeye dayalı davranış değişikliğini inceleyen bir başka önemli bilim insanı: G.R. Stephenson.

Stephenson’un maymunlar üzerinde gerçekleştirdiği deney, muz-korku sistemine dayanıyor. Bir kafese 5 maymun koyan Stephenson, kafesteki bütün maymunları ıslatabilecek basınçlı soğuk su düzeneği de oluşturuyor. Ayrıca kafesin ortasına muz asıyor ve muzun altına merdiven yerleştiriyor. Maymunlardan biri merdiveni çıkıp muzu almaya kalkıştığında, basınçlı su sistemi devreye giriyor ve kafesteki bütün maymunlar soğuk suyla ıslatılıyor. Maymunlar hemen pes etmemiş olsa da, bir müddet sonra aralarından biri muzu almaya yeltendiğinde öbürleri ona saldırmaya başlıyor. Ve zamanla, maymunların tamamı muza hamle yapmayı kalıcı biçimde bırakıyor.

Stephenson, daha sonra, maymunları tek tek değiştirmeye başlıyor. Her yeni gelen maymun, muzu almak istediğinde öteki maymunların saldırısına maruz kalıyor ve derken, maymunlar muza ulaşma çabalarını bırakıyorlar.

Deneyin sonunda, deneyin başında yer alan ve soğuk suya maruz kalan maymunların tamamı değişmiş oluyor. Soğuk suyu tatmış hiçbir maymun kalmıyor kafeste. Fakat yine de, maymunlar muzun bekçiliğini yapmaya ve ona ulaşmaya çalışan maymunları engellemeye devam ediyorlar.

Cinsiyet değiştirme deneyi

John Money, doğuştan idrar yapma sorunları yaşayan, henüz 6 aylık iken penisi yakılarak sünnet edilen ve bu uygulama esnasında penisinin tamamı yanan David Reimer’in cinsel kimliğini tekrar oluşturma adına bir deney planladı.

Money, Reimer’e tekrar penis yapılmasını desteklemedi. Ona, vajina operasyonu yapılmasını istedi. Money’e göre; Reimer her ne kadar dünyaya erkek olarak gelmiş olsa da, kadın cinsel kimliğini de öğrenebilirdi... Reimer, deneyin ilk aşamasında vajina operasyonu geçirmedi. Ancak 10 yaşına değin kız çocuk oyuncaklarıyla oynanmaya zorlandı ve pembe elbiseler giydirildi. Dahası cinsel kimlik farklılıklarıyla alakalı pek çok psikolojik deneye maruz kaldı.

İlk defa 13 yaşındayken intihara kalkışan Reimer, ilerleyen senelerde hormonların etkisiyle büyüyen göğüslerini aldırdı ve penis ameliyatı geçirdi. 38 yaşına geldiğinde ise, 3 üvey çocuğa sahip bir erkek olarak intihar etti.

Üçüncü dalga deneyi

'Die Welle' gibi filmlere de konu olan ve otorite üzerine yapılan bu sosyal deney, Ron Jones tarafından yürütüldü.

Deneyde, demokrasiyi içselleştirmiş toplumlarda faşizmin yeri ve ortaya çıkma ihtimali araştırılıyordu. Cubberley Lisesinde okuyan öğrencilerin bir kısmına, özel oldukları ve öbür öğrenciler üzerinde otorite uygulayabilecekleri bildirildi ve Nazi selamı öğretildi.

Güce, disiplin ve katılım ile sahip olabileceklerine inandırılan öğrenciler çok kısa bir zaman içinde kendi sloganlarını ve logolarını oluşturdular. Akabinde kendi gruplarından olmayan öğrencilere kötü davranmaya, onları dışlamaya ve hor görmeye başladılar. Bir müddet sonra kontrol edilemez bir noktaya doğru giden deneye, daha 4. günündeyken son verildi.

Stanford deneyi

1971'de, Psikolog Philip Zimbardo, Stanford Üniversitesi’nde hapishane şartlarının mahkum ve gardiyanlar üzerindeki etkisinin araştırıldığı bir deney yapıyor.

Mahkumların maruz kaldığı kötü muamelenin nedenlerinin ortaya çıkarılmasının amaçlandığı deneyde; sağlıklı, uyuşturucu vb. maddeler kullanmamış, sabıkası bulunmayan 24 denek seçilir. Deneklerin hiçbiri, daha önce hapishaneye girmemiştir. 2 hafta sürecek deneyde, denekler, kura yöntemiyle mahkum ve gardiyan rollerini oynamak üzere ikiye ayrılırlar. Gardiyan rolünü üstlenecek deneklere haki renkte kıyafetler, göz temasını engellemek için aynalı gözlükler ve tahta coplar verilir.

Deneyin gerçekçi olabilmesi adına, Zimbardo, polisten yardım istemiştir. Tutuklu rolünü oynayacak denekler, polisin de desteğiyle gardiyan rolünü oynayan denekler tarafından evlerinden alınırlar. Sözde silahlı soygun suçundan tutuklanan 12 denek, polis araçlarıyla üniversitede kurulan hapishane laboratuvarına getirilirler.

Hapishane müdürü rolünü Zimbardo'nun kendisi almıştır. Girişte tutuklulara arama, soyma, fotoğraf çekme gibi standart hapishane protokolleri uygulanır. Mahkumlara artık isimleriyle değil, onlara verilen numaralarla hitap edilecektir. Deneyin ilk günü bir hayli sakin geçer. İkinci gün ise, beklenmedik bir biçimde mahkum rolündeki denekler isyan çıkarır ve gardiyanların komutasına itiraz etmek için kapıların arkasına ranzalarla barikat kurarlar. Bu hesapta olmayan isyana karşı, gardiyan rolündeki denekler de sorumluluklarından bihaber olarak harekete geçer ve isyancı mahkumların üzerine yangın tüpü sıkarlar.

Deney, daha ikinci günden itibaren beklenenin dışında bir seyir izlemeye başlar. Denekler, rol yaptıklarını bildikleri halde gerçeklikten koparlar. Gardiyanlar türlü eziyet yöntemleri geliştirirken, mahkumlar ise gitgide sinmeye, silikleşmeye başlarlar. Aralarındaki birlik-beraberlik bozulur. Psikolojik rahatsızlıklar ve davranış bozuklukları baş gösterir.

Deneyin 6. gününde, Psikolog Christina Maslach, hapishane düzeneğini ziyaret eder. Deneyi seyreden 50 kadar gözlemci hapishanede gerçekleşen işkenceyi fark etmemiştir fakat Maslach, deneyin durdurulmasını sağlar. 

Olayın belki de en ilginç yanı ise: Deneyin erken bitirilmesi mahkumları mutlu ederken, sözde gardiyanlar arasında huzursuzluğa neden olmuştur.

123
15
4
2
1
Emoji İle Tepki Ver
123
15
4
2
1