Bu standı görünce aklınıza, “İnsan neden böyle bir şey tasarlar ki?” gibi bir soru gelebilir ki bu gayet doğaldır. Sanal gerçekliğin arkasında ki fikre göre, burada ki amaç büyümekte olan dünya nüfusu ve ortaya çıkan zorluklara kap hastalığı riskinin artması gibi bir perspektifle yaklaşmak. Bunu ilginç bir kıyafet ve bir başlık ile yapan Bayer, testi deneyen 25 yaşında ki bir kadını oldukça etkiledi. Şimdi dilerseniz kadının neler hissettiğini kendi ağzından görseller ile birlikte görelim.
Sanal gerçeklik kostümleri, sahip olduğu ağırlıklarla birlikte öncelikle bedenimin etrafını saracak şekilde dizlerim de dahil olmak üzere giydirildi.
Takım elbiseli bir kadın, elinde görüş alanımı daraltan bir kask ile yanıma geldi. Kaskı takmak için gözlüklerimi çıkardım ve bu da yaşadığım karışıklığın artmasına neden oldu. Daha sonra bazı diğer yardımcı aparatlar giymeye devam ettim.
Bir ara çevrede ki insanların meraklı ve şaşkın bakışlarla ne kadar savunmasız olduğumu söyleyip etrafımda toplandıklarını gördüm. Ellerimde ki aparatlarla birlikte, yüzük parmağımı ve işaret parmağımı birbirinden ayıran eldivenler takıldı. Kendimi bir kasırganın ortasında sıkışıp kalmış gibi hissediyordum.
Kafamdan ayağımın sonuna kadar çeşitli kıyafet ve aparatlar ile donatılmıştım.
Takım elbiseli kadın, yapılacak testlerden birisi olarak ilk önce elinde ki bir hap kutusunu açmamı istedi. Bu oldukça kolay olacak diye düşündüm. Sonra sadece tek bir hap almamı istedi ve kazayla elime üç tane hap aldım.
Sonra oturmaya ve ayağa kalkmaya çalıştım. Gün boyunca bir sırt çantasıyla gezdiğim için bu bölüm çok zor olmadı ama farklı ağırlıklar vücuduma dağıldığı için biraz garip hissettim.
Ağırlık taşıyan ayaklar ile etrafta hareket etmek oldukça zor oldu. Üzerimde, kollarımı hareket ettirmemi zorlayan oldukça garip bir ağırlık vardı.
Sonuç olarak kendimi yarım yüzyıl kadar yaşlanmış gibi hissettim sanırım. Fakat şunu söyleyebilirim ki bu deneyim bana kesinlikle farklı bir bakış açısı kazandırdı. Kafamı ve ellerimi yeteri kadar rahat hareket ettirememek beni oldukça rahatsız etti. Hapların olduğu kutudan ilaç almak oldukça zordu. Tüm gün takım elbise giymeyi, yemek pişirmeyi ya da araba kullanmayı o halimle hayal bile edemezdim. Birkaç dakika sonra o kıyafetleri çıkarmak ve normal halime dönmek kesinlikle beni rahatlattı.
Günümüzde geleceği etkileyen birçok unsurun simülasyonlar aracığıyla deneyimlenebilmesi, hiç şüphesiz ki teknolojinin sayısız nimetlerinden sadece birisi. Dünyanın önde gelen firmaları arasında gelen Bayer’in bu teknolojiye uzak kalması ise elbette düşünülemezdi. Daha önce ABD’li rakibi rakibi Monsanto’yu 66 milyar dolara satın alan ve 117 yıllık Monsanto markasını tarihten silen Bayer, öyle görünüyor ki ilerleyen yıllarda bu teknolojiye olan yatırımlarına devam edecek.
