Varlığından haberimizin bile olmadığı birçok kültür ve gelenek, yüzlerce ve binlerce yıl geçmesine rağmen hâlâ bazı topluluklar tarafından devam ettiriliyor. İster Afrika’nın ücra köşelerinde, ister Avrupa’nın göbeğinde olsun bu ilginç kültür ve gelenekler hâlâ varlıklarını devam ettirmek için kendilerine bir yol buluyor.
Hatta o kadar ki; Amazon ormanlarından dışarı adım atmayan kabilelerin bazı kültürel gelenekleri ile İspanya’nın ortasında yaşayan bireylerin gelenekleri bazen bizleri eşit derecede şaşırtmayı bile başarabiliyor. Bu içeriğimizde dünyanın birçok köşesinde varlığını sürdüren tuhaf kültür ve geleneklere yakından bir göz atıyoruz.
Garip bir şekilde hâlâ varlığını sürdüren 9 tuhaf kültür ve gelenek:
- Yaşayan ölüler, Endonezya
- Bebeklerin üzerinden atlama festivali, İspanya
- Evlere kırık tabak fırlatmak, Danimarka
- Hamile eşlerini yanan kömürlerin üzerinde taşıyan erkekler, Çin
- Mermi karıncasına meydan okumak, Brezilya
- Ölülerle dans, Madagaskar
- Sevdiklerinin küllerini yiyen kabile, Venezuela/Brezilya
- Kadın sünnetleri, Afrika/Endonezya/Yemen
- Meşhur boyun halkaları, Tayland
Endonezya’nın yaşayan ölüleri, Güney Sulawesi / Endonezya
Endonezya’nın Güney Sulawesi bölgesinde bir grup insan yüzyıllardır süregelen ölülerle yaşama kültürünü günümüzde de devam ettiriyor. Ulusal basında bir dönem epey bir ses getiren bu kültürün temelinde ise ölümden sonraki yaşam var. Bu bölgedeki insanlar ölen yakınlarını ilk önce geçici tabutlara yerleştiriyor ve onlara hayattayken sevdikleri şeyleri ikram etmeye devam ediyor. Kendilerine yaşadıkları bölge nedeniyle Torajan denilen bu insanlar, gerçek cenaze töreni için para biriktirene veya gerçek cenaze yapılacak koşullar olana kadar ölen yakınlarını mumyalıyor ve onlar ile birlikte yaşıyorlar. Torajanların inanışına göre bir kişinin ölümü yas tutulacak bir şey değil, aksine kutlanması gereken bir şey, çünkü Torajan’lara göre asıl hayat ölümden sonra başlıyor.
Erkeklerin “şeytan” gibi giyinip bebeklerin üstünden atladığı festival, Castrillo de Murcia / İspanya
Ülkemizde epey yaygın olan Hıdırellez kültürünü hepiniz duymuşsunuzdur. İspanya’nın bir bölgesinde de tıpkı Hıdırellez’e benzer bir dini festival düzenliyor. Castrilla de Murcia bölgesinde yapılan El Colacho isimli bu festivalde ise ateşin üzerinden atlamak yerine 1 yaşına gelmiş bebeklerin üzerinden atlanıyor. Her yıl düzenlenen bu festivalde şeytan kılığına giren erkekler, aileleri tarafından sokaklarda yerlere saçılan bebeklerin üzerinden atlıyor. Bunun ardından papazlar tarafından da kutsal su ile kutsanan bebekler, Hristiyan inanışına göre her yeni doğan insanda bulunan gerçek günahtan arınmış oluyor.
Sevdiklerinizin evine kırık tabak çanak fırlatmak, Danimarka
Sevdiklerinize şans getirmesi için hiç evlerine kırık tabak çanaklarını fırlatmayı düşündünüz mü? Akla getirmesi bile oldukça güç olan bu kültür Danimarka başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde hâlâ devam ettiriliyor. Yıl boyunca evlerinde kırılan her türlü porselen yemek gereçlerini biriktiren Danimarkalılar, 31 Aralık gecesinde bu kırık porselenleri sevdiklerinin evlerine fırlatıyor. Tabi yakınlarının evine zarar vermemek için kırık tabaklarını sadece kapıya bırakan büyük bir kesim de bulunuyor.
Hamile eşlerini yanan kömürlerin üzerine taşıyan erkekler, Çin
Bize soracak olursanız biraz fazla empatiden doğmuş olan hamile eşi kızgın kömürlerin üzerinde taşıma geleneği, günümüzde Çin’in bazı bölgelerinde hâlâ devam ettiriliyor. Bu geleneğin temel amacı, eşlerinin hamile olduğu dönemde erkeklerin de belirli sıkıntılar çekeceğini irdelemek. Eğer erkek bu ritüeli başarılı bir şekilde tamamlarsa, kadının sorunsuz bir hamilelik geçireceğine ve sağlıklı bir bebek doğuracağına inanılıyor. Her ne kadar kızgın kömürlerin üzerinde yürümenin hamilelik dönemine pek de olumlu bir etkisi olmayacak olsa da bunun tamamen ruhani bir ritüel olduğunu unutmamak gerek.
Amazon ormanlarında mermi karıncalarına meydan okumak, Brezilya
Brezilya’nın devasa Amazon ormanları, hâlâ modern dünya ile pek iletişim kurmayan pek çok kabileye ev sahipliği yapıyor. Bu kabilelerin kültürleri ise inanılmaz acılara katlanmayı gerektiren bazı gelenekleri içeriyor. Brezilya’da yaşayan Satere Mawe kabilesi ise bilinen en acı verici ritüellerinden biri olan mermi karıncalarına meydan okuma geleneklerini hâlâ devam ettiriyor. Bu ritüel kapsamında 13 yaşına gelmiş kabile erkekleri kendilerini kanıtlamak için mermi karıncaları ile dolu eldivenleri 10 dakika boyunca giyerek kabile danslarını sergiliyor ve her bir erkek bu ritüeli 19 kez tekrarlıyor.
Kabilenin şamanları ise bu özel eldivenleri hazırlamak için mermi karıncalarının zehrini sağıyor ve karıncaları bir süreliğine bayıltıyor. Ardından karıncalar iğneleri iç kısma gelecek şekilde özel eldivenlerin üzerine yerleştiriliyor. Bir mermi karıncasının ısırığının, normal bir arıdan 30 kat güçlü olduğunu düşünürsek Satere Mawe kabilesindeki bir erkeğin 190 dakika boyunca çektiği acıyı hayal bile etmek oldukça güç.
Her 7 yılda bir ölülerle dans etmek, Madagaskar
Ölümden sonra asıl yaşamın başladığı inanışından gelen bir kültürün ürünü olan ölülerle dans, Madagaskar’da yaşayan Malagasy kabilesi tarafından hâlâ devam ettiriliyor. Famadihana adı verilen, her 7 yılda bir düzenlenen bu festivalde insanlar ölen atalarını mezarlarından çıkarıyor ve kalıntılarını temiz çarşaflara sarıyor. Temiz çarşafa sarılma işlemi tamamlandıktan sonra kabile üyeleri atalarını canlı müzik eşliğinde dans ederek mezarlarına geri taşıyor. Bu esnada yine kabile üyeleri atalarından yaşayanların dünyası için tavsiyeler de istiyor.
Ölen sevdiklerinin küllerini yiyen kabile, Venezuela/Brezilya
Brezilya’daki Amazon ormanlarına ve Venezuela’nın bir kısmına yayılan Yanomami kabilesi için ölüleri gömmek büyük bir günah. Bu kabilenin inanışına göre ölen bireylerin ölümden sonraki hayatlarına başlayabilmesi için kalıntılarının tamamaen yeryüzünden silinmesi gerekiyor. Bu nedenle ölülerini yakan kabile üyeleri, geriye kalan külleri de kendi aralarında paylaşarak yiyor. Bu sayede ölenlerin ruhları, kabile üyelerinin ruhları ile birleşerek huzura ermiş oluyor.
Hâlâ devam eden korkunç gelenek kadın sünneti, Endonezya/Yemen/Afrika
Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere birçok sağlık örgütünün peşinde olduğu kadın sünneti geleneği, Afrika’nın 27’yi aşkın ülkesinde başta olmak üzere Endonezya ve Yemen gibi ülkelerde de hâlâ devam ettiriliyor. Kökeni Antik Mısır ve Yunanistan’a kadar dayanan bu geleneğin kurbanı kadınlar ise ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalıyor. UNICEF’in 2016 raporuna göre bahsettiğimiz bu ülkelerde, cinsel organlarının dış kısmı alınmış 200 milyonu aşkın kadın bulunuyor. Milattan önce 1991-1786 yıllarına ait Antik Mısır hiyerogliflerinde izlerine rastlanan bu geleneğin yine milattan önce 800 ila milattan sonra 350 yılları arasında Sudan ile Afrika sınırında bulunan Meroe Uygarlığı’nda popüler hâle geldiği ve yayıldığı düşünülüyor.
İlginç bir güzellik anlayışı sonucu ortaya çıkan boyun halkaları, Mae Hong Son/Tayland
Güzellik için çekilen en büyük eziyetlerden biri olarak bilinen boyun halkaları, Tayland’ın Mae Hong Son bölgesinde hâlâ varlığını sürdürüyor. Kendilerini Kayan halkı olarak tanımlayan bu kabile için uzun bir boyun güzel olmak için olmazsa olmaz bir özellik. Çok ciddi sağlık sorunlarını da beraberinde getiren bu kültür, Kayan kabilesindeki kız çocukları 2 yaşına geldiğinde uygulanmaya başlanıyor. Henüz 2 yaşındayken boyunlarına bu parlak halkaları takmaya başlayan çocuklar, 12 yaşına geldiklerinde 10’un üzerinde boyun halkasına sahip oluyorlar. Kayan kabilesindeki kadınların yaşları ilerledikçe halkaların da sayısı artarak 20’ye kadar ulaşabiliyor. İlk olarak batı kültürüne Marco Polo tarafından tanıtılan bu gelenek, 1984 yılından sonra Tayland devletinin izni ile turistlerin gözlemine açıldı.
Varlığını sürdürdüğüne inanamayacağınız 10 tuhaf kültür listemizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Listede en çok şaşırdığınız kültür veya gelenek hangisi oldu? Sizler de size garip gelen kültür ve gelenekleri bizlerle yorumlar kısmından paylaşmayı unutmayın.