Yıldızlararası İlk Ziyaretçimizde, Komplo Teorilerini Havalarda Uçuşturan Keşif!

27
8
3
1
0
Yapılan keşifler sadece buz ile sınırlı değil. Aynı zamanda cismin bu buz sayesinde organik bileşenler için uygun olan bir ortamı da bulunuyor. Gelişiyle olay yaratan garip şekilli cisim, bilim dünyasında kafaları karıştırmaya devam ediyor, komplo teorileri ise havalarda uçuşuyor.

Geçtiğimiz aylarda Güneş Sistemi, başka bir yıldızın yörüngesinden geldiği belirlenen bir ziyaretçiye tanık oldu. Dünya’dan rahatça gözlemlenebilir mesafeden geçen bu cisim, ilk etapta kuyruklu yıldız olarak sınıflandırılsa da garip şekli ve milyonlarca yıldır devam eden yolcuğu sayesinde kimi astronomlar tarafından astroid olarak sınıflandırıldı. 

Kafalar, Oumuamua adı verilen bu cisim ortaya çıktığı günden bu yana çok karıştı. Bilim insanları kendilerini komplo teorilerine vermekten alıkoyamadılar. Çünkü her yeni detay öğrenildiğinde, daha önce duyulmamış ve görülmemiş bilgiler elde ediliyordu. Dünya üzerinde pek çok gözlemevi ve araştırmacı, bu cisim gözden kaybolana dek inceleme yapacağını aktardı.

Metalle kaplı kabuğunun altında buz var:

Kuyruklu yıldızlar ile asteroidler arasındaki temel fark, kuyruklu yıldızların buz ve tozlardan oluşmalarıdır. Aynı zamanda onlar sert kayalarla kaplı yüzeylere sahiplerdir. Güneş Sistemimizdeki kuyruklu yıldızların çoğu Güneş’e, yapılarındaki buzların eriyemeyeceği kadar uzakta bulunur.

Bir kuyruklu yıldız Güneş’e yaklaştığında, yükselen ısı cismin içindeki buz kütlesini eritir. Bu nedenle buzun içine hapsolmuş toz ve kaya parçaları serbest kalır ve cismin peşine takılırlar. Güneş’e yaklaştıkça artan hızları dolayısıyla, eriyen buzlardan açığa çıkan toz ve kayalar cismin ardında kuyruk oluştururlar. Böylece kuyruklu yıldızlar görürüz. 

Oumuamua ise zamanla kuyruklu yıldızlarda gözlemlenen özelliklerin hiçbirini göstermedi. Rengi kırmızımsıydı ve etrafında toz yoktu. Oldukça sert kaya ve metal yığınlarından oluşuyordu. Diğer yandan kozmik radyasyona maruz kaldığı için su ve ya buz içermediği tespit edilmişti. 

Queen's Universitesi’nde görevli olan astronom Alan Fitzsimmons'un liderliğinde; ABD, İngiltere, Kanada, Tayvan ve Şili’den gelen bilim insanlarıyla kurulan bir ekip, bu garip cisim üzerine çalışma yürüttü.

Sonuç: Buzlu bir çekirdek etrafına sarılmış sert kabuklu bir yapı!

Oumuamua 9 Eylül tarihinde Güneş'e yaklaşık olarak 37 milyon kilometre kadar yaklaştı ve tespitlere göre bu uzaklıktayken çekirdeğindeki buz hiç erimedi. 

Fitzsimmons, "Yüzeyinin kozmik ışınlara maruz kaldığını düşünüyoruz. Karbon açısından zengin buzlarla kaplı olan cüce gezegenlere benzer bir yapısı var. Ayrıca yarım metre kalınlığında organik açıdan oldukça zengin bir katman barındırıyor. Nesne güneş tarafından ısıtıldığı zaman, yüzeyindeki sıcaklık 300 dereceye kadar çıkmıştı. Ancak bu sıcaklık onun alt katmanlarındaki buzu eritemedi." dedi.

 

Kozmik radyasyon, nesnenin yüzey katmanlarındaki karbon açısından zengin olan buzu buharlaştırdığından geride kalan malzeme, kırmızımsı bir renk tonuna sahip organik kalıntıdan ibaret. 

Ekip, bu nesnenin diğer yıldızların da benzer özelliklere sahip sistemlere sahip olduklarını kanıtladığını söylüyor. Bu öngörüden yola çıkarak, gezegenimizin ve Güneş Sistemi’nde bulunan diğer gezegen ve cisimlerin, başka yıldızlarla akraba oldukları savını doğrulayabiliriz. 

Belki de bu akrabalık ve yapısal benzerlik, yabancı yaşamların varlığını da mümkün kılmıştır.

Kaynak : http://www.sciencealert.com/oumuamua-asteroid-organic-carbon-crust-icy-comet-core
27
8
3
1
0
Emoji İle Tepki Ver
27
8
3
1
0