Yunan adalarını gözünüzün önüne getirdiğinizde kafanızda canlanan ilk görüntü, artık adalarla bütünleşmiş beyaz ve mavi yapılar olmalı.
Sahiden, neden Yunan adalarındaki yapıların hemen hemen hepsi bu iki renge sahip? Yunan bayrağıyla bir bağlantıları var mı? Anlatalım.
Evlerin ilk inşa edildiği dönemlere gitmemiz gerek.
Adalardaki evler inşa edilirken koyu renkli taşları kullanmışlardı. Hatta bunlardan bazıları hâlâ Yunan adalarında var. Ancak taşların koyu renkte olması tahmin edersiniz ki güneş ışığını emerek dayanılmaz bir sıcaklığa sebep oluyordu. Bu yüzden sıcaklığın önüne geçmek için taşları, boyadan çok daha ucuz olan kireç, tuz ve su karışımıyla boyayarak beyaz rengini elde ettiler.
Banzer şekilde, mavide de yine maliyeti gözettiler. Talk pudrasına benzeyen ve neredeyse her evde bulunan “Loulaki” adlı mavi temizlik malzemesini kireçle karıştırdılar. “Mavi toz” olarak da bilinen bu madde ucuz olduğundan birçok evin boyasında kullanıldı.
Kolera salgını, renkleri pekiştirdi.
1930’lu yıllarda Yunanistan’da kolera salgını patlak verdi. O dönemin devlet lideri Metexas ise kolera için dezenfektan olarak kullanılan kireci, beyaz boya ile karıştırıp herkesin evlerini boyamasını emretti. Halk da koleradan korunma amacıyla bu emre uydu.
Savaş zamanında renkler zorunlu hâle geldi.
Albay Georgios Padapoulos’un 1967 ila 1974 yılları arasındaki diktatörlüğünde evlerin, Yunan bayrağını oluşturan mavi-beyaz olması zorunlu kılındı. Bunu; vatanseverliği artırma, Yunan ulusal gururunu yansıtma amacıyla yapmışlardı.
1974 yılında zorunluluk kalsa da renkler çoktan Yunan adalarının simgesi olmuştu ve turistlerin ilgisini çekiyordu. Ekonomiye olan etkisi nedeniyle mavi-beyaz stilini korumaya devam edildi.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: