Görünce 'Bunu Bir Yerden Hatırlıyorum' Diyeceğiniz Meşhur Tablolar ve Hikayeleri #3

17
4
2
0
0
Görünce 'Bunu Bir Yerden Hatırlıyorum' Diyeceğiniz Meşhur Tablolar ve Hikayeleri serimizin ikinci bölümü sizlerle...

Sanat dünyasını derinden etkileyen, akımlara yön veren, yapıldıktan yüzlerce yıl sonra bile hakkında makalaler yazdıran, çizdiren, konuşturan tabloların en meşhurlarını haberimizde inceleyeceğiz.

İçerikte yer alan tablolar:

  • The Old Guitarist (Yaşlı Gitarist)
  • Nighthawks (Gece Kuşları)
  • Blue Water Lilies (Mavi Nilüferler)
  • Creation of Adam (Adem’in Yaratılışı)
  • Whistler's Mother (Whistler’ın Annesi)
  • No.5, 1948
  • The Great Wave (Kanagawa’nın Büyük Dalgası ya da Tsunami)
  • The Two Fridas (İki Frida)

The Old Guitarist (Yaşlı Gitarist)

picasso

Sanatçı: Pablo Picasso
Yılı: 1903-1904
Sergilendiği yer: Şikago Sanat Enstitüsü, Şikago

Yaşlı Gitarist, sanatçının tıpkı bir önceki içeriğimizde bahsi geçen Hayat (La Vie) tablosu gibi Mavi Dönem’e ait bir tablo. Mavi Dönem, Picasso’nun yakın arkadaşı Carlos Casagemas ile birlikte her şeyi arkalarında bırakıp Paris’e taşındıkları ve Casagemas’ın karşılıksız bir aşk uğruna canına kıymasıyla Picasso’nun girdiği derin depresyona denk gelen dönem.

Picasso Mavi Dönem’de depresif olmasının yanı sıra oldukça yoksulmuş. Bu yüzden kendini sık sık dilencilerle, hayat kadınlarıyla ve toplumca aşağı görülen insanlarla özdeşleştirmeye başlamış. Haliyle Mavi Dönem’deki tablolarında dalgın, düşünceli, yoksul vb. figürler görüyoruz. Yaşlı Gitarist tablosunda da yırtık pırtık giysiler içinde yaşlı, yorgun bir gitarist yer alıyor.

Bazı eleştirmenlere göre Picasso bu tabloda yaşlı adamı çoğu sanatçının yaşamak zorunda kaldığı yalnızlık ve soyutlanmayı temsil etmek için kullanmış. Müzik ve sanat genelde toplumu bir araya getiren şeyler olarak algılansa da bunlar aynı zamanda çoğu sanatçının toplumdan uzaklaşmasına sebep olan şeyler olabiliyor. Ancak soyutlanmaya rağmen yaşlı gitaristin hayatta kalabilmesi için müziğe ihtiyacı var. Yaşlı Gitarist tablosu hem Picasso’nun toplum eleştirisi, hem de insanın varlığı metaforu olarak değerlendirilebilir.

Nighthawks (Gece Kuşları)

gece kuşları

Sanatçı: Edward Hopper
Yılı: 1942
Sergilendiği yer: Şikago Sanat Enstitüsü, Şikago

“Aaa ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum…” dediğinizi duyar gibiyim. Doğrudur çünkü Gece Kuşları tablosu popüler kültürde sıkça atıfta bulunulan bir tablo. Mesela:

gece kuşları

Kent hayatında yaşanan yalnızlık çelişkisini konu alan Gece Kuşları tablosunda gecenin kim bilir kaçında New York City’nin karanlık sokaklarını çiğ beyaz ışığıyla aydınlatan bir restoran görüyoruz. Restoranda oturan dört yabancı fiziksel olarak yakın olsalar da psikolojik olarak birbirlerinden çok uzak görünüyorlar. Hopper’ın bu ikonik tablosu, akıllı telefonların henüz esiri olmadığımız 1940’larda bile birbirimizle bağlantı kurma konusunda çok da başarılı olmadığımızı gözler önüne seriyor.

Gece Kuşları, sadece büyük şehirde yaşamanın soyutlayıcı etkisini değil aynı zamanda 1941’de yaşanan Pearl Harbor Saldırısı’nın ardından gelen paranoyayı yansıtıyor. O zamanlarda ikinci bir saldırı gelmesi ihtimali halkta büyük bir endişe ve korku yaratmıştı. Tablodaki insanların yüzlerindeki donukluğa dikkatli bakın...

Bizler esere bakan kişiler olarak girişi olmayan bir restorana baktığımız bu tabloda ‘dışarıda’ kalmış durumdayız. Bu da tam olarak sanatçının vermek istediği mesaja hizmet ediyor.

Blue Water Lilies (Mavi Nilüferler)

mavi nilüferler

Sanatçı: Claude Monet
Yılı: 1917–1919
Sergilendiği yer: Orsay Müzesi, Paris

Mavi Nilüferler, Fransız ressam Claude Monet’nin hayatının son 30 yılında yaptığı 250 civarında tablo serisinde yer alan tablolardan biri. Nilüferler serisinde sanatçının Giverny’deki evinin çiçek bahçesi tasvir ediliyor. Eserlerin çoğu, Monet’nin katarakt göz hastalığından (gözün net görmesine engel olan bir hastalık) muzdarip olduğu sıralarda yapılmış.

Creation of Adam (Adem’in Yaratılışı)

adem'in yaratılışı

Sanatçı: Michelangelo
Yılı: 1512
Sergilendiği yer: Sistina Şapeli, Vatikan

Yine popüler kültürde sıkça karşımıza çıkan, fazlaca parodi edilen, internet meme’lerine bolca malzeme olmuş bir tablo: Adem’in Yaratılışı.

adam

Adem’in Yaratılışı, Vatikan’daki Sistina Şapeli’nin tavarını süsleyen bir fresk. Çizim, İncil’de anlatıldığı şekliyle Tanrı’nın ilk insan olan Adem’e hayat vermesi sürecini işliyor. Yan tarafında da Havva’nın Yaratılışı çizimi yer alıyor.

Adem’in Yaratılışı tablosunun önemi biraz da kendinden önceki Tanrı betimlemelerinden farklı olması. Öncelerde Tanrı, kral gibi yönetici sıfatlarıyla öne çıkan biri gibi tasvir ediliyordu. Tanrı’ya beyaz bir tunik giydirip kollarını ve bacaklarını açıkta bırakan Michelangelo, Tanrı’yı insandan çok daha farklı ya da dokunulmaz bir konumda değil de erişilebilir bir varlık olarak sunmuş.

Resimde Tanrı’nın kolunun altında yer alan ve konumu sebebiyle ayrıcalıklı olduğuna dikkat çeken figürün kim olduğu da merak konusu. Genelde Adem’in eşi Havva olduğu düşünülür. Ancak Hz. İsa’nın annesi Meryem olduğuna dair teoriler de var. Bu şekilde yorumlanınca kadının yanındaki çocuk da Hz. İsa oluyor. Dikkatli bakınca Tanrı’nın parmağının İsa’nın omzuna değdiğini göreceksiniz. Eğer bu teori doğruysa, Adem’in Yaratılışı, Adem’in günahı sebebiyle insanlığı kurtarmaya gelen Hz. İsa’nın gelişiyle bağlanabilir.

Whistler's Mother (Whistler’ın Annesi)

whistler'ın annesi

Sanatçı: James McNeill Whistler
Yılı: 1871
Sergilendiği yer: Orsay Müzesi, Paris

Amerikalı ressam James McNeill Whistler tarafından yapılan Whistler’ın Annesi tablosunda gördüğümüz kişi, sanatçının annesi Anna McNeill Whistler. Bu sanat eseri, Whistler ile annesi Londra’dayken yapılmış. Rivayete göre James’in tabloda kullanacağı asıl model gelemeyince James annesini model olarak kullanmış. Başlangıçta annesini ayakta resmedecekmiş ama daha sonra çok yorucu olur diye oturarak çizmeye karar vermiş.

Peki gayet sıradan bir durum gibi görünen bu tabloyu farklı kılan ne? Ressamın renk tonu kompozisyonu ve uyum konusunda kendi tarzını ifade edebilmiş olması. İlk bakışta basit görünen tabloyu yakından incelediğinizde resimdeki farklı şekiller arasındaki denge görülüyor. Sanatçı; duvardaki resimde; zeminde ve perdelerde doğru dikdörtgen şekli kullanabilmiş. Bunun sonucu da annesinin yüzü, elbisesi ve sandalyenin düzgün şekli.

Tablonun bakan kişiye verdiği mesaj konusunda farklı görüşler var. Mesela kimilerine göre renkler ve Whistler’ın annesinin pozu yas tutmayı çağrıştırıyor. Bu eleştiri, tablodaki koyu renkler yüzünden yapılmış olabilir. Kimileri bu tabloyu anneliğin mükemmel sembolü olarak değerlendiriyor.

The Great Wave (Kanagawa’nın Büyük Dalgası ya da Tsunami)

dalga

Sanatçı: Katsushika Hokusai
Yılı: 1831
Sergilendiği yer: Çeşitli

Bazen tişörtlerin üstünde bazen dövme olarak vücudun çeşitli yerlerinde gördüğümüz bu tablonun Büyük Dalga, Tsunami, Kanagawa’nın Büyük Dalgası gibi çeşitli adları var.

Japonya’nın en ünlü eserlerinden biri olarak değerlendirilen bu tablo, ukiyo-e ustası Hokusai tarafından yapılmış. Aslında Fuji Dağı'nın Otuz Altı Manzarası (Fugaku Sanju-roku Kei) adlı bir dizi tahta baskının bir parçası olarak oluşturulmuş. İlk bakışta dikkat çeken şey dalgalar olsa da dikkatli bakınca devasa dalgaların tehdit ettiği tekneleri ve serinin diğer tablolarında da görülen Fuji Dağı’nı göreceksiniz. Peki Büyük Dalga tablosu neyi simgeliyor? Botlara vurmak üzere gördüğümüz dev dalgalar, doğanın karşı konulmaz gücünü ve botların durumu da insanların ne kadar zayıf varlıklar olduğunu temsil ediyor.

No.5, 1948

no 5

Sanatçı: Jackson Pollock
Yılı: 1948
Sergilendiği yer: Özel koleksiyon, New York

Yok, tablonun adında bir yanlışlık yok. Adı No.5, 1948. İsmi gibi kendisi de biraz sıra dışı. Çünkü soyut dışavurumculuk akımına katkılarıyla tanınan Amerikalı ressam Jackson Pollock tarafından yapılmış bir eser.

Tablolar ve anlamları serimizin ilk içeriğinde 2017’de 450 milyon dolara satılan Leonardo da Vinci tablosu Salvator Mundi’nin gelmiş geçmiş en pahalı tablo unvanını kazandığını yazmıştık. 2006’da 140 milyon dolara satılan No.5, 1948, 2011’de Katar Kraliyet Ailesi’ne satılan Kart Oyuncuları tablosuna kadar dünyanın en pahalı tablosu durumundaydı.

Damla boyama tekniğiyle üretilen bu eserde sanatçı renkler ve çizgilerle duygularını ifade etmeyi tercih etmiş. Tabii bu farklı çalışma modern işler arayışındaki sanat koleksiyoncularının gözüne hemen çarpmış. 

Bu tablonun önemi, Pollock’un resim sanatının geleneksel çizgilerinden sıyrılarak yeni bir şeyler denemesinden geliyor.

The Two Fridas (İki Frida)

iki frida

Sanatçı: Frida Kahlo
Yılı: 1939
Sergilendiği yer: Modern Sanat Müzesi, Meksiko

Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun en iyi bilinen tablolarından olan İki Frida, Kahlo’nun iki versiyonunu tasvir ediyor. Ünlü sanatçı bu tabloyu kendisi gibi sanatçı olan eşi Diego Rivera’yla boşandıkları 1939 senesinde yapmış.

Portre, Frida’nın iki farklı kişiliğini gösteriyor. Birisi Tehuana kostümüyle gördüğümüz geleneksel Frida, öteki modern giyimli Frida. Geleneksel Frida gerçek anlamda parçalanmış kalbiyle bitişiğindeki bağımsız ve modern Frida’nın yanında oturuyor. Sanatçı bu tablonun hikayesini günlüğüne şöyle yazmış: “Eşim Diego’dan ayrılmamla yaşadığım umutsuzluk ve yalnızlığı dışa vurmak için yaptım İki Frida tablosunu.”

17
4
2
0
0
Emoji İle Tepki Ver
17
4
2
0
0