Bilim insanları ve eğitimciler, öğrenme konusunda yeni testler üzerine çalışıyor. Bilim insanları, yaptıkları yeni bir çalışmayla hızlı öğrenme zorluğundaki en uygun seviyenin kodunu çözdüklerini açıkladı. Ekip, alıştırma zorluğunun; öğrenme algoritmaları, yapay sinir ağları ve bilgisayar modellerindeki öğrenme zorluğuna etkilerini test etti.
Araştırmacılar, öğrenmenin en etkili noktasını keşfettiler. Bu nokta, alıştırmanın ne çok kolay ne de çok zor olduğu bir nokta. Bu en etkili noktada öğrenciler, %15 hata yapıyordu ancak öğrenme süreçleri çok hızlıydı.
Araştırmanın yazar ve Arizona Üniversitesi araştırmacısı Robert Wilson, “Yüzde seksen beşlik dilim, bilişsel çaba ve daha fazla konsantrasyon koyduğunuz ve performansınızı en üst seviyeye çıkaracağınız yer. Yüzde ellilik ya da yüzde yüzlük doğrulukta daha fazla konsantrasyon doğruluk oranınızı arttırmıyor” dedi.
Yüzde 85 kuralı
2012’de yapılan bir araştırmaya göre dil, enstrüman çalma ya da matematiksel denklem gibi yeni şeyler öğrenen insanlar, yeterliliklerinin sınırındaki zorluklara doğru yöneliyorlar. Yeni bir şey öğrenirken aşırı karmaşık ya da aşırı basit sorunları çözmek yerine anlayış sınırlarını biraz zorlayacak problemlere yönelmek tercih edilebilir.
İnsanlar, aşırı zor ve karmaşık seviyelerden başlıklarında endişelenebiliyor ve sinirlenebiliyorlar. Wilson, bu durumu yeni bir dil öğrenirken bir anda en yüksek seviyeye atlayarak öğrenmeye çalışmaya benzetiyor. Tabii çok basit bir noktadan başlanıldığı durumlardaysa insanlar sıkılmaya başlıyor.
Yazarın bahsettiği 'yüzde 85 kuralı', ulaşılması zor trans haline ulaşmaya bir yol haritası sağlayabiliyor. Bu yüzde 85 zorluk penceresinde ve trans hali sırasında konsantre olmak ve çabayı artırmak çok büyük kazanımlar sağlayabiliyor.
Yüzde 85 kuralının sınıflarda uygulanması
Wilson’ın çalışması, öğrencilere ve öğretmenlere, dikkatlerine nerede ve ne zaman odaklanılması gerektiği hakkında da yardımcı olabilir. Wilson, öğrencilerin kendilerini zorlayacakları, hata yapacakları ve yaptıkları bu hataların öğrenme sürecinin bir parçası olduğunu anlayacakları noktasına odaklanmaları gerektiğini söylüyor.
Wilson, eğitimcilerin, öğrencilerini eğitecekleri testleri ve onları değerlendirecekleri testleri ayırmaları gerektiğini ifade ediyor. Yani tüm değerlendirmeleri oldukça ağır vize ve final sınavlarıyla yapmaktansa daha sıklıkla yapılan ikincil değerli sınavlar öğrencilerin öğrenmesinde daha büyük pay sahibi olacak.
Wilson, ayrıca sınavların, öğrencilerin her seferinde yüzde yüze ulaşmasını sağlayacak kadar kolay olmaması gerektiği konusunda da uyarıyor. Wilson, “Bu testlerde hatalar yapmaları lazım çünkü bu hatalarından ders çıkararak doğruları öğrenecekler. Ancak cesaretlerini kıracak kadar çok hata olmaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
