Dünya tarihi savaşlarla ve bu savaşların ardından yaşanan galibiyet ve mağlubiyetlerle doludur. Ancak bir tanesi yalnızca bizim değil, tüm dünyanın kaderini değiştirmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun işgal edilmesi ve neredeyse yok olacak noktaya gelmesi ile başlatılan Kurtuluş Savaşı, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir mücadele örneğidir. Türk milletinin bu eşsiz mücadelesini en iyi yansıtan eser ise milli marşımız olan İstiklal Marşı’dır.
Henüz bir başarı kazanılmamış ve savaşın kaderi bilinmezken yazılan İstiklal Marşı, o günlerde Türk milletinin mücadelesinin en büyük desteklerinden biri olmuştur. Bize kim olduğumuzu tekrar tekrar hatırlatan ve karşımızda kim olursa olsun korkmayarak savaşmamız gerektiğini söyleyen milli marşımız İstiklal Marşı’nın ortaya çıkış hikayesine ve nasıl bir ortamda kaleme alındığına gelin yakından bakalım.
Bu millete bir marş lazım:
1920 yılı. Osmanlı İmparatorluğu, dünyanın dört bir köşesinden gelen emperyalist devletlerin ve onların maşalarının işgali altındadır. Anadolu ayaklanmış ve Kurtuluş Savaşı’nı resmen başlatmıştır. Bu sürecin kontrolü, 23 Nisan 1920’de açılan Millet Meclisi’ndedir. Türk milleti canla başla mücadele ediyor olsa da tünelin ucunda bir ışık görmek maalesef her zaman mümkün değildir.
Bu süreçte Maarif Vekaleti’nin yani bugünün Milli Eğitim Bakanlığı’nın aklına bir şiir yarışması fikri gelir. Bu şiir, kanının son damlasına kadar vatanını müdafaa eden Türk milletine kendini hatırlatacaktır. Bu şiir; Türk milletine umut verecek, inanç aşılayacak, bir an olsun korkmamasını söyleyecek ve bu vatanın elbet kurtulacağını haykıracaktır.
Şairlerimizin dikkatine:
Mustafa Kemal tarafından da onaylanan bu şiir yarışması, 1920 tarihinde milli mücadeleyi destekleyen gazetelerde şu metinle duyuruldu;
Son başvuru tarihi olan 23 Aralık 1920’e kadar yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Bu şiirlerin şairleri arasında Kâzım Karabekir ve Hüseyin Suat Yalçın gibi önemli isimler de vardı. Maarif Vekaleti tarafından yapılan incelemede maalesef bu şiirlerden hiçbiri yeterince iyi bulunmadı. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in aklına, yarışmaya katılmayan bir isim geldi.
"Milletin başarıları para ile övülemez.”
Şair Mehmet Akif, milli mücadelenin en büyük destekçilerindendi. Camilerde konuşmalar yapıyor, gazetelerde sayısız yazı kaleme alıyor ve insanları bu mücadeleyi desteklemeye çağrıyordu. Ancak milli marş yarışmasına katılmamıştı. Çünkü onun için milletin başarıları para ile övülemezdi. Akif, para ödülü olduğu için yarışmaya katılmamıştı.
Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in 5 Şubat 1921 tarihli mektubu ile bir şiir yazmaya davet edilen Mehmet Akif, para almamak kaydıyla bu daveti kabul etti. O dönem yaşadığı Ankara'da bulunan Taceddin Dergâhı'ndaki odasına kapandı ve başladı Türk ordusuna ithaf ettiği benzersiz şiiri yazmaya.
İstiklal Marşı, alkışlar eşliğinde kabul edildi:
Mehmet Akif tarafından kaleme alınan İstiklal Marşı, ön elemeyi geçen yedi şiir ile birlikte Mustafa Kemal başkanlığında 12 Mart 1921 tarihinde toplanan meclis oturumunda okunan ilk şiirdi. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından okunan şiir, tüm meclis tarafından ayakta alkışlandı, tekrar okundu ve diğerlerinin okunmasına gerek görülmeden oy çokluğuyla kabul edildi.
Millet Meclisi tarafından kabul edilen istiklal Marşı, milli mücadeleyi destekleyen tüm gazetelerde yayınlandı ve ülkenin dört bir yanında mücadele veren cephedeki askerlere gönderildi. Mehmet Akif tarafından kabul edilmeyen 500 liralık ödül, o dönem yoksul kadın ve çocukların bakımı için kurulmuş olan Darülmesai’ye bağışlandı. Akif, bu şiiri Türk ordusuna ithaf ettiği için hiçbir kitabına ve hatta tüm şiirlerinin toplandığı Safahat’e bile eklememiştir.
İstiklal Marşı’nın bestecisi kimdir?
İstiklal Marşı, Türk milletinde büyük bir heyecan uyandırmıştı ancak bir yandan savaş tüm şiddetiyle devam ediyordu. Bu nedenle marşın bestelenmesi iki yıl ertelendi. 12 Şubat 1923 tarihinde İstanbul Maarif Müdürlüğü tarafından bir beste yarışması açıldı. Mehmet Akif tarafından kaleme alınan İstiklal Marşı, yarışma kapsamında 24 farklı kişi tarafından bestelendi.
Ülkedeki zor koşullar devam ettiği için yarışma nihayete eremedi ve ülkenin farklı yerlerinde, farklı besteler okunmaya başladı. Bir süre Ankara’da Osman Zeki Bey'in, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in, İzmir’de İsmail Zühtü Bey’in ve Edirne’de Ahmet Yekta Bey'in besteleriyle okundu İstiklal Marşı.
1924 yılında toplanan kurul, ilk olarak Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. Ancak daha sonra 1930 yılında değiştirildi ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör tarafından yapılan bugün de kullandığımız beste kabul edildi. Şiirin yalnızca ilk iki dörtlüğü marş olarak söylenmektedir. 2013 yılında beste üzerinde bazı düzenlemeler yapılmıştır.
'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın'
İstiklal Marşı, bugün olduğu gibi yazıldığı dönemde de bazı kesimler tarafından eleştiriliyor ve hatta yeniden yazılmasından bahsediliyordu. Hastalandığı dönemde ziyaretçilerinden biri Mehmet Akif’e, İstiklal Marşı tekrar yazılsa daha iyi olmaz mı diye sordu. Akif’in cevabı ise hepimizin kulağına küpe olacak cinstendi; “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın.”
10 kıtası ile İstiklal Marşı:
Ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin en kıymetli değerlerinden ve Türk milletinin bağımsızlığının sembolü olan İstiklal Marşı hakkında bilmeniz gerekenler ve yazılış hikayesinden bahsettik. Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.