I. Dünya Savaşı'nı Başlatan Suikast Nasıl Oldu da Japonya'nın Rakunlar Tarafından İşgal Edilmesine Neden Oldu?

70
26
9
7
1
Önemli bir yolcu taşıyan bir şoför, bir gün şehirde yapılan gezinti sırasında hatalı bir dönüş gerçekleştirdi. Bu dönüşün sonrasında yaşanacak olanlar, Japonya'nın onlarca yıl sonra rakun istilasına uğramasına neden olacaktı.

Bir sistemin başlangıç verilerindeki çok küçük değişiklikler bile kaos teorisinde büyük ve öngürlemez sonuçların ortaya çıkmasına neden olur. Konuyu insanlara en basit şekilde anlatmaya çalışan Edward N. Lorenz'in meşhur örneğinde, Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpmasının ABD'de fırtınalara neden olabileceği söylenir. Bu nedenle de bu duruma kelebek etkisi adı verilmiştir.

Kelebek Etkisi yazı dizimizde çok küçük etkiye sahip ya da çok sıradan gözüken olayların nasıl büyük etkiler yarattıklarını açıklayacağız. Zaman zaman Dünya Savaşları'na gidecek, bazen bambaşka ülkelerde bazı olayları inceleyeceğiz. Serideki ikinci olay ise, bir yanlış dönüşün Japonya'nın başına rakunları bela etmesi.

Dönme işte oradan, dönme...

franz ferdinand ve eşi

Birinci Dünya Savaşı'nın fitilini ateşleyen olay olarak Franz Ferdinand suikasti gösterilir. Franz Ferdinand için suikast girişiminde bulunacak olan Gavrilo Princip aslında Ferdinand'ı vurma fırsatı bulamayacaktı. Sürücünün yanlış dönüş yapması nedeniyle Princip amacına ulaşabildi.

Bu olayın ardından da Birinci Dünya Savaşı başladı. Savaştan sonra kaybeden ülkelerin çok ağır yükler altına girdiği antlaşmalar yapıldı. Türkiye olarak bize dayatılan Sevr gibi anlaşmaları yırtıp attık ve yeni bir ülke kurmayı başardık. Avrupa'da ise bunu yapabilen başkası olmadı. O dönemde antlaşmaları değerlendiren kişiler, "Bunlar barış anlaşması değil, 20 yıl sonraki savaşın temelleri" demişti. 

Birinci Dünya Savaşı'nda savaşmış, yapılan anlaşmalardan dolayı mutsuz bir Alman askeri daha sonra faşizm olarak bilinen yönetim felsefesiyle yeni bir dönem başlatacak ve etrafına da kendisi gibi askeri süper güç olmak isteyecek başkalarını toplayacaktı.

Bunlardan biri de Japonya oldu

japonya 2. dünya savaşı

Genellikle Nazilerin gaddarlıklarını bilsek de İkinci Dünya Savaşı, Asya'da mutlak hakimiyet kurmak isteyen Japonya'nın da pek çok insanlık dışı harekatına sahne olmuştu. Amacı bölgedeki adaları ve Çin'in büyük kısmını işgal etmekti. Düşmanımın düşmanı benim dostumdur diyerek Naziler ile birlikte savaşa girmişti. 

Savaşın sonucunu ve atılan atom bombalarını hepimiz biliyoruz. Çok bilinmeyen şey ise Japonya'nın ekonomik yaklaşımları. Japonya çok uzun süre boyunca kapalı bir ekonomiyle ilerlemiş ve çok az sayıda ülkeye ticari imtiyazlar vermişti. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ülkenin bir numaralı ticaret ortağı ABD olmuştu.

Bu dönemde ABD, elindeki fazla ürünleri Japonya'ya satıyor, Japonların bu ürünleri kullanarak ürettiği yeni ürünleri satın aldı ve sonra onları dönüştürüp geri sattı. Bu döngüyü gördüğümüz pek çok ürün olsa da (Evet Transformers da bunlardan biri, vallahi yazacağım, söz!) bu durumun en önemli örneklerinden biri mangalar oldu.

Mangalar Amerikan mı? Ne?

manga

Mangalar tabii ki Amerikan yapımı değil, ancak ilhamlarından biri kesinlikle Amerikan çizgi romanları yani comics. Japonlar, o dönemde ucuz eğlence olan çizgi romanları kendi toplumlarına entegre etti. Bu entegrasyonun sonucu olarak da mangalar ortaya çıktı ve çok büyük popülerliğe ulaştı. Hatta mangalar zaman içerisinde dünyanın geri kalanında da büyük başarı yakaladı. 

Bu mangalar zaman içerisinde oldukça çeşitlendi, çok farklı türlerde içerikler sunmak için kullanılmaya başlandı. Günümüzde aklınıza gelen herhangi bir fikirle ilgili bir manga ya da anime bulabiliyorsunuz. Ekmek yapmak üzerine bile anime olan günümüzün aksine, eski dönemde daha alışılageldik hikayeler anlatılıyordu. Bunlardan biri de hikayemizin kahramanı…

Rakun Rascal bir akım başlattı

rascal the raccoon

Rakunlar çok sevimli canlılar olsalar da özünde Kuzey Amerika'ya ait canlı türleri. Başka bir bölgede daha önce görülmüş bir tür değiller. Japonya'nın kendi ekosistemi içerisinde de rakunlar yer almıyor. Japon halkı bu sevimli canlıları haliyle tanımıyordu, ta ki 1977 yılına kadar.

O yıl, Nippon Animation tarafından hazırlanan Rakun Rascal (Araiguma Rasukaru) yayınlandı. 20. yüzyılın başında Wisconsin'de geçen hikayede başrolde genç bir çocuk ve Rascal adını verdiği rakun bulunuyordu. Çocuk, annesi avcılar tarafından öldürülen rakunu evcil hayvan olarak yanına alıyordu. Kendi ailesini kaybettikten sonra rakunla arasında bir bağ kurulsa da hayvanın vahşi doğası zamanla işleri çok zorlaştırıyordu.

Anime çok büyük bir başarı elde etti. Japonya'daki hemen herkes evcil hayvan olarak bir rakun almak istedi. İstemekle de kalmadı ve bir sürü rakunu ülkeye getirttiler. Dönemin ABD'lileri de durduk yere ihraç edecek bir ürün buldukları için durumu sonuna kadar destekledi. 

Gelin görün ki herkes evcil hayvan bakamaz

rakun

Ne yazık ki insanların geçmişine baktığımızda evcil hayvan bakımı konusunda çok da başarılı bir tür olmadıklarını görüyoruz. Bu durum Japonya'da da farklı olmadı. Bir süre sonra da evcil hayvan olarak alınan rakunlar evlerden atıldı, atılmayanların da çoğu kaçtı. Halbuki "Sen Japonsun bir kere, akıllısın" dediğimiz Japonlar, "doğası gereği evcil hayvan olamayan rakun" temalı bir anime ile bu gaza gelmişti. 

Rakunları vahşi doğaya salma planı ise pek de başarılı olmadı. Doğal bir düşmanı olmayan rakunlar, adadaki ekosistemin adeta canına okumaya, bir engelle karşılaşmayan her tür gibi çoğaldıkça çoğalmaya başladı. 

Rakunlar öncelikli olarak kuş yumurtalarıyla beslenmeye başladı. Kendilerini avlayacak dev kediler, çakallar ya da kurtlar olmayınca çoğalan rakunlar, şehirlerde de her yeri dağıtmaya ve çöpleri devirip karıştırmaya başladı. En önemlisi hasarı ise Japon tapınakları gördü. Ülkedeki tapınak yapılarının %80'i maskeli haydutların saldırısına uğradı.

Yani birbiriyle alakasız gibi gözüken Franz Ferdinand Suikasti ve Japonya'nın rakun istilası sorunu, aslında doğrudan birbirini etkileyen olaylar zincirinin ilk ve son halkaları. O suikast olmasaydı peş peşe iki dünya savaşının yaşandığı döneme girilmeyecekti. Haliyle Japonya da ABD ile değil, Avrupa ile -özellikle de Hollanda ile- işbirliğine devam edecekti. 

Seride yer alan diğer yazıya aşağıda yer alan bağlantıdan erişebilirsiniz. 

70
26
9
7
1
Emoji İle Tepki Ver
70
26
9
7
1