Grönland’ın buz örtüsü, bildiğiniz üzere 2019 yılında rekor oranda bir erime yaşadı. 1980 yılından bu yana hızla erimeye devam eden buz örtüsünde şu ana kadar 12,5 milyar ton buz eridi. Tahmin edilenden çok daha hızlı artan bu erime oranları da bilim insanlarının kafalarında karanlık senaryolar oluşmasına yol açıyor.
Buz örtüsünün tamamının ancak yüzyıllar sonra eriyeceği tahmin ediliyor. Fakat buz örtüsünde yaşanan bu kayıplar, sahil bölgelerinde yaşayan insanları sel riski ile karşı karşıya getiriyor. Bilim insanları da buzulları kurtarmak için planlar yapmaya devam ediyor. Araştırmacıların bu amaç için öne sürdüğü ve oldukça tartışmalı olan bir plan ise gezegeni soğutmak.
Grönland’ın buz örtüsü, dört bir yandan tehdit altında
Yükselen sıcaklıklar buzulları yukarıdan eritirken ısınan su da buzulların alttan erimesine sebep oluyor. Yüzeydeki ısınan suların buzullardaki çatlaklardan içeri sızması da buz örtüsünü daha dengesiz bir hale getiriyor. Buz örtüsünün karşılaştığı bu tehditlerin ise gelecek yüzyılda daha da kuvvetli hale geleceği öne sürülüyor. Bilim insanları, içinde bulunduğumuz yüzyılda su seviyesinin 10-20 cm kadar artabileceğini ileri sürüyor.
Bilim insanları ise iklim mühendisliğinin Grönland üzerinde yaratacağı etkiyi ölçmek için birkaç araştırma yapmaya karar verdi. Araştırmacıların iklim mühendisliği olmadan tahmin ettiği çoğu karanlık senaryo, iklim mühendisliği ile daha umut verici bir hal aldı. Çeşitli testlerden elde edilen sonuçlar, iklim mühendisliğinin buzullardaki erimeyi ve su seviyelerindeki yükselişi azaltacağına işaret ediyor. Bilim insanları, iklim mühendisliği ile oldukça detaylı çalışmalarla Grönland’daki hava sıcaklığını 1.1 °C kadar azaltabilirler. Bu da buzullardaki erimeyi %20-32 oranlarında azaltabilir.
Ne yazık ki, buzullarda yaşanan erimenin tamamen önüne geçmek için iklim mühendisliği yeterli değil. Buna ek olarak, hava sıcaklığında yapılan bu değişim yüzünden Dünya’nın başka bölgelerindeki iklim düzeni mahvolabilir. Ayrıca gezegeni soğutmak için yapılan bu çalışmaların kesilmesi durumunda aniden ortaya çıkan ve çok daha yıkıcı bir iklim değişikliğiyle de karşı karşıya kalınabilir. Bu nedenle, böyle bir projeye girilmeden önce oldukça fazla düşünülmesi ve fikir beyan eden kişilerin yalnızca zengin ülkelerdeki sayılı kişiler değil, Dünya’da yaşayan bütün vatandaşların olması gerekiyor.
