Randall Munroe, bir bilim insanı ve ayrıca karikatürist. Kendisi, yaptığı açıklamaları karikatürler ile desteklemeyi seviyor. Sırf bu iş için kullandığı “What If? (Olsaydı?)” adlı bir blogu bile var. Kendisine sorulan sorulara cevap verdiği blogunda XKCD adlı bir de webcomici var.
Randall, kendisine sorulan “Tüm dünya aynı anda zıplasaydı ne olurdu?” sorusuna cevap vermiş.
“Yakından bakalım. Bu senaryonun en başında dünya nüfusunun tamamı, sihirli bir şekilde hep birlikte tek bölgeye ışınlanıyor.
Kalabalık Rhode Adası boyutunda bir alan kaplıyor. Ama “Rhode Adası Kadar Bir Alan” şeklinde belirsiz bir ifade kullanmaya gerek yok, bu bizim senaryomuz ve spesifik olabiliriz. Kalabalık Rhode Adası’nı kaplıyor.
Gece yarısı olduğunda, herkes zıplıyor.
Daha önce başka yerlerde iddia edildiği gibi, gerçekten gezegene etki etmiyor. Dünya bizden yaklaşık 10 trilyon kat daha ağır. Biz insanlar günümüzde isek ortalama 50 cm zıplayabiliriz Dünya katı olsaydı ve anında tepki verseydi bile ancak bir atomun yarısı kadar itilmiş olurdu.
Sonra, herkes yere iniyor.
Teknik olarak, bu durumda dünyaya çok fazla kuvvet uygulanıyor, ancak o kadar geniş bir alana yayılmış ki bazı bahçelerde bir sürü ayak izinin olmasından başka bir şeye yaramıyor. Belli belirsiz bir titreşim dalgası tüm Kuzey Amerika kıtasına yayılıyor ve çok az etkisi oluyor. O kadar ayağın yere çarpmasından çıkan ses gürültülü, gereksiz uzun bir kükremeye sebep oluyor. En sonunda gökyüzü susuyor. Saniyeler geçiyor. Herkes etrafına bakıyor.
Bir sürü rahatsız bakış var. Birisi öksürüyor.
Biri cep telefonunu çıkarıyor. Ardından da dünyadaki diğer 5 milyar cep telefonu çıkıyor. Hepsi -bölgedeki kulelerle uyumlu olanlar bile- bir çeşit “Sinyal Yok” mesajı yayınlıyor. Cep telefonu şebekeleri bu eşsiz yükün altında çöküyor.
Rhode Adası’nın dışında terk edilmiş makineler duruyor. Warwick, Rhode Adası’nda bulunan T.F. Green havalanı günde birkaç bin yolcuya bakıyor. Her şeyi organize ettiklerini (buna yakıt almak için öncüler göndermek de dahil) düşünürsek yüzde 500 kapasiteyle yıllarca, kalabalığı hiç azaltamadan çalışabilirler.
Hesaba çevre havaalanlarını katmak bile bu denklemi pek değiştirmez. Bölgenin hafif raylı sistemi de öyle. Kalabalıklar Providence Limanı’nda bulunan yük gemilerine tırmanabilirler, ama uzun süreli yolculuklar için yeterince yemek ve su depolamak bir problem teşkil eder. Rhode Adası’nın yarım milyon otomobili sefer görece çıkartılır. Birkaç dakika sonra I-95, I-195 ve I-295 yolları gezegen tarihin en büyük trafik sıkışıklığına sahne olur. Araçların çoğu kalabalık tarafından yutulur, ancak şanslı bir azınlık terk edilmiş yol ağında gezinmeye başlar.
Bazıları, benzinleri bitmeden önce New York ya da Boston’u geçmeyi başarır. Bu noktada muhtemelen elektrik olmayacağı için çalışan bir benzin pompası aramaktansa arabayı terk edip başka bir tane çalmak daha kolay olacaktır. Sizi kim durduracak ki? Bütün polisler Rhode Adası’nda.
Kalabalığın kıyıları güney Massachusetts ve Connecticut’a doğru yayılır. Burada karşılaşacak iki kişinin aynı dili konuşuyor olması pek de olası değil, ve kimse de bölgeyi bilmiyor olacak. Bölge birbirine geçen ve çöken hiyerarşiler ile dolu bir kaos kanaviçesine benzeyecek. Şiddet yaygınlaşacak. Herkes aç ve susuz olacak. Market dükkanları boşalacak. Temiz su bulmak zorlaşacak ve onu dağıtacak sağlıklı bir sistem olmayacak. Haftalar içinde, Rhode Adası milyarların mezarı olacak.
Hayatta kalanlar gezegenin yüzeyine dağılacak ve eskisinin külleri üzerine yeni bir medeniyet inşa etmekte zorlanacaklar. Türümüz tutunmayı başaracak ancak sayımız büyük oranda düşüş gösterecek. Dünya’nın yörüngesi etkilenmeyecek -bizim türce zıplamamızdan önceki gibi dönmeye devam edecek.
Ama en azından artık cevabı biliyoruz."
