Arkadaşımızla havuzda veya denizde şakalaşırken çok kolay bir şekilde ayaklarını yerden kesebildiğimizi fark etmişizdir. Normalde çok daha zor bir şekilde kaldırabileceğimiz kişi, suyun içinde oldukça kolay bir şekilde kaldırılabilmiştir. Öyle ki, suyun üstünde yüzerken ise sanki uçuyormuşuz gibi bir hissiyata bile kapılırız. Bu olaylar suyun kaldırma kuvveti ile açıklanabilmekte.
Kaldırma kuvveti sayesinde kazandığımız bu özellikler kulağa çok güzel geliyor. Kaldırma kuvvetinin hava tarafından da uygulandığını ise çok azımız bilir. Evet, az miktarda da olsa hava da bizi hafifletiyor. Kaldırma kuvvetini daha iyi anlayabilmek için öncelikle ağırlık ve kütlenin farkına göz atalım.
Denizin içindeki bir taşın suyun içindeyken, suyun dışında olduğundan daha hafif olduğunu fark etmişizdir. Hafif demek, ağırlığı daha az demektir. Ağırlık dediğimiz şey, bir cisme etki eden yer çekimi kuvvetine bağlıdır. Kütle ise bir cismin değişmeyen madde miktarıdır. Ağırlık formülsel olarak "G= mg" şeklinde hesaplanır. (G=Ağırlık, m=kütle, g=cisme etkiyen yer çekimi kuvveti.)
Bir cismin kütlesi hiçbir zaman değişmez iken; cismin ağrılığı, cismin bulunduğu gezegene (yer çekim kuvvetine) göre değişkenlik gösterir. Bu durumda suda yüzen bir kişiyi kaldırmak, kişinin ağırlığı suyun dışındakine göre daha az olacağından, daha da kolaylaşır.
Kaldırma kuvveti; cismin, sıvının içerisine giren hacmiyle doğru orantılıdır. Bir sıvı içerisine giren herhangi bir madde, taşırdığı sıvının ağırlığına eşit bir kuvvet ile yukarı doğru itilir. Buna göre; bir kişi veya bir cisim ne kadar çok suya batar ise o kadar çok hafifler. İşte bu hafiflemeye sebep olan, suyun cismi yukarı itme yani kaldırma kuvvetidir.
Bu doğrultuda havuzda veya denizde büyük cüsseli birini kaldırmak, kişiye etkiyen kaldırma kuvveti cüssesinin büyüklüğü ile doğru orantılı olacağından, havuzun veya denizin (suyun) olmadığı bir ortamda kişiyi kaldırmaktan oldukça kolay olur.
