Netflix Dizisi Şahmaran’a Sosyal Medyadan Gelen Tepkiler: Adana’da Geçen Twilight mı Olur?

Öncelikle Şahmaran dizisinin doğru şartlar altında izlendiğinde çok sürükleyici ve keyifli bir deneyim sunabilme kabiliyetine sahip bir yapım olduğunu söylemeliyim. Her bir bölümde tam da olması gerektiği gibi, ideal bir kıvamda anlatım yapıldığını da düşündüğümü eklemeliyim. Dizinin size aktardığı duygu durumuna girebilmeniz ve aynı frekansta olabilmeniz, belki biraz da hayal gücünüzün kuvvetli olması ve sadece göze, aksiyona hitap eden şeylerden başka, diğer duyguları (aklı, kalbi, hayal gücünü vs.) tatmin eden şeylere de kıymet veren ve bunlardan keyif alan biri olmanız tatmin edici bir deneyim için gerekli şartlar… Tabi bu deneyimler kişiye özel olarak şekillenir ve çoğu kişinin bu şekilde deneyimlememiş olduğunu zaten yorumlardan ben de gördüm. Ve bu nedenle diziye başlamamayı bile düşündüm önce. Fakat IMDB puanının 7 olmasının kuvvetli ve haklı bir sebepten kaynaklanmış olabileceğini düşünerek bir şans vermek istedim. Eleştirel yorumları okuduğumdan nasıl bir şeyle karşılaşabileceğim hakkında temkinliydim. Diğer taraftan hem efsaneyi araştırdım, hem de detaylı dizi incelemesini okudum ve seyrettim. Ve bu şekilde ilk bölüme başladım. (Nereden bileyim ki 8. Bölüme kadar başından kalkamayacağımı?!) Bahsettiğim şekilde çok olumlu bir deneyim yaşamamda bu ön hazırlıkların çok faydası oldu. Bakın şunu söyleyeyim. Ben de ağır ilerleyen ve bir şey anlatmayıp izleyiciyi oyalayan, anlamsızca gizem uyandıran tarzda yapımlardan hoşlanmayan ve bu tarzdaki yapımları sıkıcı bulan biriyim. Örneğin Dune ve Blade Runner 2049 filmlerini aşırı sıkıcı bulmuştum. Ancak buna rağmen bir yapımın sürükleyici olması, heyecan vermesi ve sıkmaması için illa ki aksiyon dolu olması gibi bir şartın olmadığını takdir edenlerdenim. Biz sadece gözden ibaret canlılar değiliz. Yüzeysel olarak göze hitap eden efektler ve aksiyon olmadan da, aklımızı ve hayal gücümüzü tatmin edebilen ve harekete geçirip tatmin eden bir sürü şey var. Ve ben işte bu yönü sağlam olan bir yapımdan sıkılmam, hatta yoğun bir tatmin duygusuyla ve gayet sıkılmadan, sürükleyici bir şekilde izleyebilirim. İşte bu dizi tam da bunu yaptı. (Evet, Şahsu’nun dedesinin başlarda hiç konuşmaması beni sıktı ama sonra karakterin dizideki konumunu öğrenince öyle olması gerektiğini takdir ettim. Bunun dışında hiç sıkılmadım desem yeridir.) Öyle bir akıcılık hissiyle izledim ki, normalde adetim olmadığı halde, bölümleri peş peşe izledim ve tam 8 bölümlük ve toplamda 6 saatlik izleme süresini, yemek ve tuvalet molaları haricinde kesintisiz izleyerek bitirdim ve buna kendim de şaştım. Ufak tefek bazı oturmayan ve “o kadar da olacak” dedirten kapalı noktalar dışında hiçbir bölüm için “hiçbir şey anlatmıyor veya anlamadım” demedim ve dizi bunu bana dedirtmedi. İnanılmaz keyif aldım ve sonuna kadar sürüklenerek izledim. Dizinin doğru beklentilerle ve ön hazırlık yaparak izlenirse, yaşadığım deneyime benzer keyifli bir deneyim yaşatabileceğine inanıyorum. Keyifli veren ve merakla izlenebilecek, modern bir mitolojik öykü izlemiş oldum ve bitirdiğimde yoğun bir tatmin duygusuyla doluydum diyebilirim rahatça. Ve öyle inanıyorum ki bu yapım, Türk yapımlarına yurt dışından yoğun bir ilgiye vesile olacak. Zaten IMDB puanının 7 olması da belki bunun bir göstergesidir.